Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
DİMİTRİ (Tırnavalı Karaoğlan)
Tırnavanın hıristiyan çingenelerinden namlı bir köçek oğlan, sonra usta bir tanburî; kendi ifâdesine göre meşhur “Dırama Köprüsü” yahud “Debreli Hasan” türküsünün nâzmı ve bestegârı; 1836 da Tırnavada doğdu, 1851 de onbeş yaşında iken “Deli Binbaşı” diye anılan Arabkirli Tayfur Ağanın uşağı ve has köçeği olmuş, kendisine aşırı alâkası olan bu zât tarafından İstanbul’a getirilmiş, büyükşehirden de Arabkire gitmek üzere hazırlandıkları sırada inmiş oldukları bir handa Tayfur Ağanın âni ölümü üzerine hâmisiz kalan Dimitri, meyhâne sâzendelerinden ve Lonca çingenelerinden Tanbûrî İbrahimin eline düşmüş, kısa bir zaman içinde Karaoğlan lakabı ile İstanbul’un namlı köçeklerinden biri olmuşdur. Hem oyunlarındaki hüneri, hem de ırkına has çizgiler ve nakışlarla aşırı derecede güzelliği, kibarların rindâne meclislerine girmesine kolaylakla yol açmış, 1855 de ondokuz yaşında iken Zeyrekde pek mükellef bir konağı olan Hâbil Efendi Elbârûtî adında Suriyeli bir hıristiyan arab zenginine kapulmuşdır ve Elbârûtî’nin gaayetle mahremi şıkırdım delikanlısı olmuştur. Câzibeli çağı geçdiği zaman elinde bir hüneri bulunması gerektiği yolunda efendisinin irşâdına uyarak ve temin edilen imkânlardan faydalanarak tanbur öğrenmeye başlamış, gayreti ve fıtrî istidâdı ile bu satın da hakkiyle sâhibi olmuşdu...
⇓ Devamını okuyunuz...
Tırnavanın hıristiyan çingenelerinden namlı bir köçek oğlan, sonra usta bir tanburî; kendi ifâdesine göre meşhur “Dırama Köprüsü” yahud “Debreli Hasan” türküsünün nâzmı ve bestegârı; 1836 da Tırnavada doğdu, 1851 de onbeş yaşında iken “Deli Binbaşı” diye anılan Arabkirli Tayfur Ağanın uşağı ve has köçeği olmuş, kendisine aşırı alâkası olan bu zât tarafından İstanbul’a getirilmiş, büyükşehirden de Arabkire gitmek üzere hazırlandıkları sırada inmiş oldukları bir handa Tayfur Ağanın âni ölümü üzerine hâmisiz kalan Dimitri, meyhâne sâzendelerinden ve Lonca çingenelerinden Tanbûrî İbrahimin eline düşmüş, kısa bir zaman içinde Karaoğlan lakabı ile İstanbul’un namlı köçeklerinden biri olmuşdur. Hem oyunlarındaki hüneri, hem de ırkına has çizgiler ve nakışlarla aşırı derecede güzelliği, kibarların rindâne meclislerine girmesine kolaylakla yol açmış, 1855 de ondokuz yaşında iken Zeyrekde pek mükellef bir konağı olan Hâbil Efendi Elbârûtî adında Suriyeli bir hıristiyan arab zenginine kapulmuşdır ve Elbârûtî’nin gaayetle mahremi şıkırdım delikanlısı olmuştur. Câzibeli çağı geçdiği zaman elinde bir hüneri bulunması gerektiği yolunda efendisinin irşâdına uyarak ve temin edilen imkânlardan faydalanarak tanbur öğrenmeye başlamış, gayreti ve fıtrî istidâdı ile bu satın da hakkiyle sâhibi olmuşdur.
İstanbul’a geldikten sonra Tırnavadaki ebeveyni ile alâkasını kesmemiş ve onlara mektublaşmakta olan Dimitri 1870 de tahayyü bile edemeyeceği bir hakikati öğrenmiş ve hiç ummadığı büyük bir mirasa konmuşdur. Tırnavanın zenginlerinden Dimitri Popof adında bir bulgarın ölümünde açılan vasiyetnâmesinde, çiftliğinin çingene ırgadlarından Topa Petronun oğlu Dimitrinin (Köçek Dimitrinin) aslında kendi oğlu olduğunu ve bu gencin meşru mirascılarından biri olduğunu beyan ettiği öğrenilmişdir. O tarihe kadar Karaoğlanın babası bilinen Topal Petro karısının eski günâhını af etmiş ve hemen İstanbul’a gelerek Elbârûtî konağında Karaoğlanı bulmuş, o sırada 34 yaşında bulunan eski köçeği alıp Tırnavaya götürmüşdür.
Bu Bulgar-kıbti melezi Karaoğlan Dimitridir ki o sıralarda Tırnavada bulunan İsmail Fenni Ertuğrul’un tanbur hocası olmuşdur (B.: Ertuğrul, İsmail Fennî).
Gospodin Popofun mirâsındaki hakkını uzun ve gürültülü bir dâvâdan sonra alan Karaoğlan dimitri Tırnavada duramamış, babalığını ve anasını alarak 1876 da İstanbul’a dönmüş, Haliç Fenerinde yerleşmişdir.
Hoş sohbet, rind meşreb, bulunduğu meclisleri canlandırı, şenlendirir, köçeklik zamanında girip çıktığı konakların yalıların gönül cünbüşlerini, zeberdest uşakların, şehlevend kayıkcıların, kaşlı gözlü bağçıvanların aşk yârelerine nasıl merhemi kâfur olduklarını bir meddah gibi anlatırdı.
Cemâl âşıkı, ince, zarif, nâzik, kelimenin en kuvvetli mânâsı ile büyük sanatkâr idi. Tayfur Ağa ile ilk ustası Tanbûrî Kıbti İbrahimi dâmâ hürmetle, rahmetle anar idi. “Drama Köprüsü” yahud “Debreli Hasan” ismindeki meşhur Hüseyni türkünün hem bestesinin hem de güftesinin kendisinin olduğun söylerdi.
Debreli Hasanı gencliğinde köçeklik zamanında Boğaziçinde bir yalıda tanımış. Hasan, güzellikoe âfeti devran dört kaşlı bir arnavud genci imiş. Yalının Ayşe Hanım adındaki kızının düğününde herkes gülüp eğlenirken Debeli Hasan gözleri yaşlı dolaşır, hizmet edermiş. Genç arnavudun bu hâli çingene köçeğin merâkını çekmiş ve o gece yalıda Debreli Hasanla aynı odada yatarak ve ona türlü diller dökerek sırrını, derdini öğrenmiş. Kendisinden az kabaca, 19-20 yaşlarında olan uşak, iki sene evvel gönüllü jandarma neferi olarak bulunduğu Dramada Ayşe adında bir kızı sevmiş, araya çavuşunu koyarag kızı istemiş, vermemişler, tezine de o kız esnafdan bir genc nikâhlanmış. Gelin kızı kocasının evine götürecek düğün alayı bir köprüden geçecekmiş; Debreli Hasan martini almış, sözde nöbetci gibi köprü başında durmuş, alay geçerken at üstündeki gelin kız Ayşeyi vurmuş, yaş küçüklüğü ve aşk çılgınlığı sebebleriyle onbeş yıl prangabendliğe mahkûm olmuş. Rodos Zındanına gönderilmek üzere yatarken (Drama, Selanik mahbushânesinden) bir gece duvarı delip kaçan üç haydudla beraber o da kaçmış ve İstanbul’a gelerek o yalıya uşak olmuş. Hasan: “Karaoğlan... şimdi beni ele verecek misin?..” diye sormuş. Dimitri pek muhabbetli yakınlık gösterdiği halde oğlanın sır saklayacağına güvenemeyen kaatil genç arnavud o düğün gecesi îtirâfını yapdıkdan az sonra yalıdan kaçmış. Fakat onun dilber yüzündeki göz yaşlarını asla unutmayan Karaoğlan Dimitri yıllarca sonra benimdir dediği meşhur türküyü yapmış; türkünün üftesi şudur:
Drama Köprüsün Hasan Gece mi geçtin,
Bre Hasan gece mi geçdin?
Ecel şerbetini Hasan ölmeden içdin,
Bre Hasan ölmeden içdin?
Anandan babandan Hasan sen vaz mı geçdin,
Bre Hasan sen vaz mı geçdin?
At martini Debreli Hasan
Dağlar inlesin
Drama mahbesinde Hasan
Nâmın söylesin!
Hayatının son yirmi yılında saz hocalığı yapan Karaoğlan Dimitri 1910 yılında 74 yaşında vefât etmişdir. Son deminde islâmiyeti kabul etmiş ve Ayvansaray Kapusu dışında Tokmak Tepe mezarlığana defnedilmişdir.
Reşad MİMAROĞLU
Resim altı: Debreli Hasan Türküsü Sayfa: 4589
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Reşad Mimaroğlu
Kod
IAM081027
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 8, sayfalar 4589-4590
Bakınız Notu
B.: Ertuğrul, İsmail Fennî.
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.