1885 ile 1890 arasında güzelliği ve bıçkınlığı ile semtinin şöhretlerinden olmuş Kuruçeşme Rum Kilisesi yangın tulumbası sandığı uşaklarından şıkırdım bir rum oğlanı; Galata meygedelerinin birinde âşinâlık peydâ ederek şu kadar yıl boyunca kazandığını iki sene içinde bu rum kopiline yedirdikten sonra iflâs eden ve sabahcı kahvehâneleri peykelerinde ve Karaköy Hamamının külhan odasında yatıp kalkar Eğinli Kadir Ağa adında bir kasab bu satırların muharrırına gelmiş ve ahvâlini anlatarak bir manzûme ile dimitriyi övmemizi istemiş idi. Bana kopilinin tulumbacı kılığında omuzdaşlarından balıkcı bir palikarya ile çekdirilmiş bir de resmini gösterdi: “Çapkın bunu bana nisbet çekdirmiş, balıkcı dükkânına asmışlar..” dedi. O günlerde bir gazetede şöyle bir kıt’a okumuşdum: Penceresinden abanamadım Derdine dildar dayanamadım İçim yanıyor misâli külhan İçinde fakat yıkanamadım Bu kıt’adan intihal de diyebilirim, aşağıdaki satırları ayak üstü karalayıp Eğinli âşıka verdim, bir mecidiyesini aldım, güle oynaya Dimitrisine yolladım idi: Bir gün sözüne inanamadım Yalnınıdan da usananamadım Nasıl oldu da âguuşa geldi Muhabbetine de hiç kanamadım İçim yanarakmisâli külhan Soydum dildârı dayanamadım Ama gel gör ben de soyunup Halvet olup da yıkanamadım Sünbül koçanı ayaklarını Başıma sorguç ...

1885 ile 1890 arasında güzelliği ve bıçkınlığı ile semtinin şöhretlerinden olmuş Kuruçeşme Rum Kilisesi yangın tulumbası sandığı uşaklarından şıkırdım bir rum oğlanı; Galata meygedelerinin birinde âşinâlık peydâ ederek şu kadar yıl boyunca kazandığını iki sene içinde bu rum kopiline yedirdikten sonra iflâs eden ve sabahcı kahvehâneleri peykelerinde ve Karaköy Hamamının külhan odasında yatıp kalkar Eğinli Kadir Ağa adında bir kasab bu satırların muharrırına gelmiş ve ahvâlini anlatarak bir manzûme ile dimitriyi övmemizi istemiş idi. Bana kopilinin tulumbacı kılığında omuzdaşlarından balıkcı bir palikarya ile çekdirilmiş bir de resmini gösterdi: “Çapkın bunu bana nisbet çekdirmiş, balıkcı dükkânına asmışlar..” dedi. O günlerde bir gazetede şöyle bir kıt’a okumuşdum: Penceresinden abanamadım Derdine dildar dayanamadım İçim yanıyor misâli külhan İçinde fakat yıkanamadım Bu kıt’adan intihal de diyebilirim, aşağıdaki satırları ayak üstü karalayıp Eğinli âşıka verdim, bir mecidiyesini aldım, güle oynaya Dimitrisine yolladım idi: Bir gün sözüne inanamadım Yalnınıdan da usananamadım Nasıl oldu da âguuşa geldi Muhabbetine de hiç kanamadım İçim yanarakmisâli külhan Soydum dildârı dayanamadım Ama gel gör ben de soyunup Halvet olup da yıkanamadım Sünbül koçanı ayaklarını Başıma sorguç takınamadım Elde avuçda ne varsa yidi İflâs ettim de yapınamadım Şıkırdımımı kaçırınca da Yorgan altında ısınamadım Geçen yangında cihan yandı da Yar ateşiyle ben yanamadım Hem kundukladı hem de su basdı Tulumbacıdır hiç kınamadım 1. İnce Dimitrim Kuruçeşmeli Kilisesinde tapınamadım Şerâbı lebi lâ’li ile mest Dile düşmekten sakınamadım Hâneberduşuz kaldırımlarda Yar tekmesiyle asınamadım Yârin bıçağı dalıp sîneme Çürüklüğe da taşınamadım Çürüklük garibler mezarlığıdır (B.: Çürüklük); bu yâver için bir biçâreden bir mecidiye aldığıma hâlâ utanırım. Vâsıf HİÇ