Onyedinci asır sonu ile Onsekizinci asır başında hattatlarından; büyük yazı üstadlarından Derviş Alinin kölesi idi (B.: Ali, Derviş; cild 2, sayfa 612); nereli olduğu bilinmiyor, önce adı sâdece Dilâver idi; bir çocuk iken hizmetine girdiği Derviş Alinin yanında yıllarca canla başla çalışmış, o hizmetlerine mükâfat olarak da üstad tarafından kendisine yazı san’atı öğretmilmişdi; fakat Dilâver, bileğine o altın sanat bileyziğini de takarak “sâhibi cevher bir er” olunca “Karârı fırâra” tebdil ederek İstanbul’da üstâdının orda Hüseyin takma adı ile yine takma Elcezâirî (Cezâyirli) künyesi almış, pek kısa bir zaman sonra Cezayirin en son Cezâyirden Mısıra geçerek Kahirde yerleşmiş, orada da yıllarca namlı bir hattat olarak yaşamış ve hicrî 1125 (milâdî 1713) de vefât etmişdir. Bibl.: Müstakimzâde, Tuhfei Hattâtin