Nuruosmaniye Camiinin fevkaani avlu köşesi ile Mahmudpaşa yokuşunun üst başı arasında uzanan ve kendi adını taşıyan sokakda ve Büyük Kapalı Çarşının karşısındadır. Hadükatül Cevaminin kaydına göre on sekizinci asrın ilk çeyreğinde 1718 ile 1730 arasında sadırâzam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından yapdırılmışdır. “Çuhacılar Hanı” diye de anılır (B.: Çuhacılar Hanı Mescidi). Hanın esasının bir bizans yapısı olduğu da söylenir. İstanbulun kakmacı - kuyumcuları (kendilerine verilen kıymetli taşlar ve altın ve gümüşlü mücevher yapıcı sanatkârlar) yüz elli yıldan beri bu hanın içinde toplanmışlardır, daha evvelleri han, tamamen çuha tüccarları tarafından iskân edilmiş idi, Çuhacılar Kethüdâsı da o handa otururdu, ki han adını da o münasebetle almışdır. Büyük bir iç avluyu fırdolayı çevirmiş iki katlı ve kesme taştan bir binâdır. İkinci katdaki odaların avlu tarafının önünde, taş sütunlar arasına atılmış kemerler ile yine fırdolayı bir revak - koridor vardır, o ikinci katdaki odaların, ve onların önündeki bu ruvakın üstü kurşun kaplı kubbelerle örtülmüşdür; oda kapularının kapu kanatları demirdendir. Hanın sokak kapusu da demir kanadlıdır ve sokaktan hana ve han avlusuna üstü tonos kemerli uzunca bir geçid ile girilir; ikinci kata çıkan taş merdiven, bu geçidin avlu tarafı başınd...

Nuruosmaniye Camiinin fevkaani avlu köşesi ile Mahmudpaşa yokuşunun üst başı arasında uzanan ve kendi adını taşıyan sokakda ve Büyük Kapalı Çarşının karşısındadır. Hadükatül Cevaminin kaydına göre on sekizinci asrın ilk çeyreğinde 1718 ile 1730 arasında sadırâzam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından yapdırılmışdır. “Çuhacılar Hanı” diye de anılır (B.: Çuhacılar Hanı Mescidi). Hanın esasının bir bizans yapısı olduğu da söylenir. İstanbulun kakmacı - kuyumcuları (kendilerine verilen kıymetli taşlar ve altın ve gümüşlü mücevher yapıcı sanatkârlar) yüz elli yıldan beri bu hanın içinde toplanmışlardır, daha evvelleri han, tamamen çuha tüccarları tarafından iskân edilmiş idi, Çuhacılar Kethüdâsı da o handa otururdu, ki han adını da o münasebetle almışdır. Büyük bir iç avluyu fırdolayı çevirmiş iki katlı ve kesme taştan bir binâdır. İkinci katdaki odaların avlu tarafının önünde, taş sütunlar arasına atılmış kemerler ile yine fırdolayı bir revak - koridor vardır, o ikinci katdaki odaların, ve onların önündeki bu ruvakın üstü kurşun kaplı kubbelerle örtülmüşdür; oda kapularının kapu kanatları demirdendir. Hanın sokak kapusu da demir kanadlıdır ve sokaktan hana ve han avlusuna üstü tonos kemerli uzunca bir geçid ile girilir; ikinci kata çıkan taş merdiven, bu geçidin avlu tarafı başındadır. Rivâyet edildiğine göre iç avlunun ortasında eskiden büyük bir havuz bulunuyormuş, sonra ibtal edilmiş ve yerine de kâgir bir bina yapılarak hana eklenmişdir. Han odabaşısı Rûşen Kılıçaslanın verdiği malûmata göre Çuhacı Hanının dörtte bir hissesi evkafın olub dörtte üçü eşhas elindedir. İç avlu ortasındaki muhdes iki bina da dahil bütün han 134 göz-odadır; bu odaların hepsi dükkân - atölye olarak kullanılmaktadır: 78 kakmacı kuyumcu, 7 gümüş işçisi, 5 elmastraş, 6 silindirci, altın eritici - ayarcı, 4 altın yaldızcı, 6 dökmeci, 6 tornacı, 6 karyolacı, 1 darbhâne altın bilezik ayarcısı, 1 elektrikçi, 1 gelin telcisi, 1 kutucu, 3 mineli rozet yapıcısı, 1 cilâcı, 1 kapu kilidi ve gömme kilid imalâthânesi, 1 marangoz, 2 kahvehâne, 2 aşçı ve 1 mezeci vardır (1964). Çuhacı Hanı hicrî 22 zilhicre 1168 (29 eylül 1755) büyük Hocapaşa Yangınında yanmış, bugün görülen binâ o yangından sonra tâmiren yapılmışdır; hiç şüphesiz ki ilk yapısının güzelliğinden çok şeyler kaybetmiş olacakdır. Hakkı GÖKTÜRK