Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GIYÂSEDDİN BEY (Köprübilmez)
Geçen asrın ikinci yarısında yaşamış ve mâsum garâbetleri ile tanınmış bir zât; 1918 - 1920 arasında 80 yaşlarında öldüğüne göre 1840 etrafında doğmuş olacakdır, Abdülmecid, Abdülaziz, Murad, Abdülhamid, Mehmed Reşad ve Vahîdeddin altı pâdişah devri görmüş bir İstanbulludur.
Münir Süleyman Çapanoğlu İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlar arasında: “Aksarayda Yeşiltulumbada otururdu, kulağı ağır duyduğundan dâimâ kaldırımda, yolun kenarından yürürdü. Akşamları da ölçülü bir kadehle 25 dirhem rakı içerdi. Ömrü boyunca Sirkeciye, Eminönüne gitmemiş, Köprü’yü hiç görmemiş, kayığa vapura binmemiş, deniz aşarak Galataya, Boğaziçine, Üsküdara, Adalara geçmemişdi. Çiçek ve meyva meraklısı idi, her çiçeğe ağaca hususi topraklar hazırlardı, büyük ve emsâlsiz güzellikde bir bağçesi vardı. İstanbulun en namlı bağçıvanları ve bağçe meraklıları Gıyâseddin Beyden recâlarla fidan, çubuk, kalem veya tohum alırlardı. Pazarlara gönderdiği güller ve karanfiller Gıyas Beyindir denilerek emsâlinden bir kaç misli bahâya satılırdı. Bir merâkı da Sultan Abdülhamid devrinde padişaha sık sık turfanda meyvâ göndermesi idi, hattâ o yüzden meşrutiyetin ilânında hayli hayli hırpalanmışdı, selâmeti evine kapanmada bulmuşdu. Mütâreke ve işgal yıllarında mefluç olarak öldü..” diyor.
Gıyaseddin Beyi yakından tanı...
⇓ Devamını okuyunuz...
Geçen asrın ikinci yarısında yaşamış ve mâsum garâbetleri ile tanınmış bir zât; 1918 - 1920 arasında 80 yaşlarında öldüğüne göre 1840 etrafında doğmuş olacakdır, Abdülmecid, Abdülaziz, Murad, Abdülhamid, Mehmed Reşad ve Vahîdeddin altı pâdişah devri görmüş bir İstanbulludur.
Münir Süleyman Çapanoğlu İstanbul Ansiklopedisine verdiği notlar arasında: “Aksarayda Yeşiltulumbada otururdu, kulağı ağır duyduğundan dâimâ kaldırımda, yolun kenarından yürürdü. Akşamları da ölçülü bir kadehle 25 dirhem rakı içerdi. Ömrü boyunca Sirkeciye, Eminönüne gitmemiş, Köprü’yü hiç görmemiş, kayığa vapura binmemiş, deniz aşarak Galataya, Boğaziçine, Üsküdara, Adalara geçmemişdi. Çiçek ve meyva meraklısı idi, her çiçeğe ağaca hususi topraklar hazırlardı, büyük ve emsâlsiz güzellikde bir bağçesi vardı. İstanbulun en namlı bağçıvanları ve bağçe meraklıları Gıyâseddin Beyden recâlarla fidan, çubuk, kalem veya tohum alırlardı. Pazarlara gönderdiği güller ve karanfiller Gıyas Beyindir denilerek emsâlinden bir kaç misli bahâya satılırdı. Bir merâkı da Sultan Abdülhamid devrinde padişaha sık sık turfanda meyvâ göndermesi idi, hattâ o yüzden meşrutiyetin ilânında hayli hayli hırpalanmışdı, selâmeti evine kapanmada bulmuşdu. Mütâreke ve işgal yıllarında mefluç olarak öldü..” diyor.
Gıyaseddin Beyi yakından tanıyan Üsküdarlı Vâsıf Hoca da şunları yazıyor: “Evi Aksarayda değil, Cerrahpaşada idi, Babaefendinin Konağı denilirdi, Asıl adı Mustafa olan Baba Efendi, tarîkati nâzeninden gaayetle kibar bir zât ve Gıyas Beyin de mânevi pederi imiş; Gıyas Bey uzun ömrü boyunca evlenmemişdir, 1900 yıllarında ikisi de Taşköprülü ve ikisinin de isimleri Memiş, biri kırkının üstünde, biri de 18 - 19 yaşlarında mürâhik tâze iki uşağı ile yaşardı. Evkaf Nezâretinde küçük bir memuriyeti vardı, hergün genc Memişi de yanında kaleme götürür, getirirdi. Dayım da aynı kalemde kâtib idi, ve Gıyas Bey ile pek sevişirlerdi, beni de bir kaç sefer Gıyas Beyin Cerrahpaşadaki bağçesine götürmüşdür. Sohbeti çok tatlı idi, hattat denilecek kadar güzel yazısı vardı. Mekteb görmemişdi, kendisinin anlattığına göre anasını babasını bilmezdi, onbeş yaşına kadar Ayasofya Hamamının külhanında yaşamışdı, son Külhan Beylerindendi (B.: Külhan Beyi). Onun için destanımsı bir şey yazmak istedim, dayıma okudum, azar işidince bırakdım, karaladığım yâve şudur:
Çiçekleri yemişleri
İki nefer Memişleri
Yokdur aslaa Giyas Beyin
Gizli kapaklı işleri
İnzivâsı imrendirir
Dervişleri keşişleri
Cemal âşıkıdır o bey
Sever dayı revişleri
Topuk vurub kâkül döküp
Keklik misâl sekişleri
“Hâtıralarını yazmak istemişdi, Bana büyük bir defter aldırttı, dayımla birlikde götürdüğümde bir hayli düşündükden sonra:
— İlk satırları sen yaz Vâsıf!.. dedi.
“O söyledi ben yazdım:
Ana baba bilmem. Çocukluğum yuvadan düşmüş, pençeden pençeye dişden dişe dolaşmış da ölmemiş bir kuş yavrusu gibi geçdi. On üç yaşında idim Külhan’a girdim, Kırım Harbi yeni başlamışdı. Bir gün Bâbıâli önünden kadın gibi fistanlı İskoçyalı askerlerin gayda çalarak geçdiklerini hiç unutamam, işte hayatımda ilk defa o gün güldüm. Gülmezdim de ağlar mıydım?.. Ağlamayı da bilmezdim.. o körpe yaşda insanlığımı kaybetmişdim, kaybettiğim o insanlığı Baba Efendi hazretlerinin âguuşi şefkatinde buldum.. (Vâsıf Hocanın verdiği notda bu satırlar çok ağdalı bir dille yazılmışdır, bugünkü dilimize çevirdik).
“Bir hafta kadar sonra Gıyas Bey öldü, defteri sordum, genc Memiş:
— Beyimi o uğursuz defter öldürdü.. geceli gündüzlü yazdı.. ben o defteri ocağa attım yakdım!.. dedi.
“Oğlan yalan mı söyledi, doğru mu bilemem, fakat Gıyas Bey hâtıralarını bitirebilseydi, eşsiz bir vesika bırakacağı muhakkakdı, pek yazık olmuşdur..”
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110628
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 11, sayfalar 7033-7034
Bakınız Notu
B.: Külhan Beyi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.