Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GEVHERLİ HANIMSULTAN
“Gevherli (Cevâhirli) Hanımsultan yahud Tayyarzâde Mehmed” adı ile meşhur bir meddah hikâyesinin kahramanı; R. E. Koçu bu eski meşhur hikâyeyi yeniden ele almış, çok mühim tarih notları ile zenginleştirerek “Tayyarzâde Mehmed yahud Binbirdirek Batakhânesi” adı ile bir tarihi roman yazmışdır. Aşağıdaki satırları o büyük romandan çok kısaltarak alıyoruz :
Dördüncü Sultan Murad zamanında Kara Fazli Paşanın kızı Esmâ Hanımsultan bahtsız bir kadındır. Birinci Sultan Ahmed zamanında 14 yaşında iken babası yerinde bir vezir ile evlendirilmiş, az sonra kocası ölmüş, diğer bir yaşlı vezire verilmiş, o da öldükten sonra artık evlenmek isememişdir, başına buyuruk bir hayat sürmeye, ayak takımından güzel gençlerle gönül eğlendirmeye koyulmuşdur. Dadısı kılavuzluk yapmış, Fazli Paşanın Harâmi Deresindeki çiftliğinde, hanımsultanın koynuna çiftliğin ırgadlarından çok güzel bir delikanlı koymuşdur. Fakat delikanlı başından korkmuş, ve kaçmışdır. Yerini genç ve dilber fakat bön bir arabacıya bırakmışdır, hanımsultan ondan da pek tez bıkmışdır, uzakca bir yerde başka bir çiftliğine sürdürmüşdür.
Yaşı altmışına yaklaşan hanımsultan bir genç kadın gibi süslendiği ve bilhassa üstünü başını mücevherlerle donattığı için kendi bendeleri ve halk arasında Gevherli (Cevâhirli) Hanımsultan diye anılmışdır....
⇓ Devamını okuyunuz...
“Gevherli (Cevâhirli) Hanımsultan yahud Tayyarzâde Mehmed” adı ile meşhur bir meddah hikâyesinin kahramanı; R. E. Koçu bu eski meşhur hikâyeyi yeniden ele almış, çok mühim tarih notları ile zenginleştirerek “Tayyarzâde Mehmed yahud Binbirdirek Batakhânesi” adı ile bir tarihi roman yazmışdır. Aşağıdaki satırları o büyük romandan çok kısaltarak alıyoruz :
Dördüncü Sultan Murad zamanında Kara Fazli Paşanın kızı Esmâ Hanımsultan bahtsız bir kadındır. Birinci Sultan Ahmed zamanında 14 yaşında iken babası yerinde bir vezir ile evlendirilmiş, az sonra kocası ölmüş, diğer bir yaşlı vezire verilmiş, o da öldükten sonra artık evlenmek isememişdir, başına buyuruk bir hayat sürmeye, ayak takımından güzel gençlerle gönül eğlendirmeye koyulmuşdur. Dadısı kılavuzluk yapmış, Fazli Paşanın Harâmi Deresindeki çiftliğinde, hanımsultanın koynuna çiftliğin ırgadlarından çok güzel bir delikanlı koymuşdur. Fakat delikanlı başından korkmuş, ve kaçmışdır. Yerini genç ve dilber fakat bön bir arabacıya bırakmışdır, hanımsultan ondan da pek tez bıkmışdır, uzakca bir yerde başka bir çiftliğine sürdürmüşdür.
Yaşı altmışına yaklaşan hanımsultan bir genç kadın gibi süslendiği ve bilhassa üstünü başını mücevherlerle donattığı için kendi bendeleri ve halk arasında Gevherli (Cevâhirli) Hanımsultan diye anılmışdır.
Şehir içinde babasından kalmış sarayı Binbirdirek Sarnıcının üstündedir. O sarayda, oynaşlarına ve ağır eğlence masraflarına para yetiştirme zorunda bulunan Hanımsultanın himâye kanadı altında uygunsuz takımından bir çete kurulmuşdur. Birkaç zengin adam tuzağa düşürülüp kaldırılmış, sonra ellerinden alınan tezkirelerle hazineleri soyulmaya başlanmışdır.
Şehremininde Tayyarzâde Mehmed adında çok güzel bir delikanlı vardır; gaayetle fakirdir, fakat edeb ve irfan sâhibidir.
Devrin zenginlerinin Gümrükemini Hüseyin Efendi konağındaki meclislerinin birer ilmî ve edebî mahfil oluşu ile tanınmışdır. Azil edilir, dostlarının çoğu padişah korkusundan konağına gelmez olur. Yalnızlıkdan bunalan Hüseyin Efendi, çok sevdiği bir dostu olan devrin kalender şeyhlerinden Unkapanlı Geysûdâr (Saçlı) Mehmed Efendiden, söz sohbet bilir bir çubukdar nedim bulmasını ister, Geysûdâr Mehmed Efendi de Tayyarzâde Mehmedi getirir. Hüseyin Efendi konağına kapulanır ve konakdaki nüfuzu, kâhyayı kuşkulandıracak şekilde gün günden artar.
Bayram gelir; devrin âdetince Tayyarzâdenin evine bir bayram boğçası gönderilir. Fakat kâhya delikanlının boğçasını değişdirir, çubukdarın evine, içine ırgad ve uşak çamaşırları bulunan bir boğça gider. Tayyarzâde ortada hiçbir sebeb yok iken bu hakaarete bir mânâ veremez, bir kasıd veya yanlışlık olduğunu da düşünmez, Hüseyin Efendinin konağına gitmemeye yemin eder.
O sırada Tayyarzâdenin evine 13 - 14 yaşlarında çok güzel bir oğlan gelir, pırpırı kılık, çıplak ayaklı olduğu halde Gevherli Hanımsultanın sarayından geldiğini söyler, o da bayram boğçası ile bir aşk nâmesi getirir. Boğçayı ve nâmeyi yollayan Hanımsultandır ve Tayyarzâdeyi sarayına çağırmaktadır. Tayyarzâde hiç tereddüd etmeden dâveti kabul eder ve Fazlıpaşa Sarayına gider.
Hanımsultanın Sahbâ adında mahremi bir gürcü câriyesi vardır, çok güzeldir ve Hanımsultanın haznedarıdır. Boğça ve nâmeyi Hanımsultanın adına gönderen odur, bir defa gördüğü Tayyarzâdeye deli gibi âşık olmuşdur. Boğçayı ve nâmeyi götüren çıplak ayaklı pırpırı oğlan da Sahbânın hâneberduşlar terbiyesinde yetişmiş küçük oynaşıdır, adı Dilâverdir. Sarayın sâdece muhabbet, eğlence âlemlerini bilmektedir, altındaki batakhaneden haberi yokdur.
Sahbâ, Hanımsultanın oynaşları ile yatmadığını bildiği için, Hanımsultana Tayyarzâdeyi onun için getirttiğini söyler ve bu hizmeti pek makbule geçer; Hanımsultan güzel delikanlıyı sarayının taht odasında kabul eder ve Mehmedi bir altın tahta oturtur: “Bu tahtı ilk evliliğimde, babam düğünüme gelen Birinci Sultan Ahmed için yaptırdmışdı.. o günden bu yana kimse oturmamışdır, şimdi sen gönlümün sultanı Tayyaroğlunu oturtuyorum..” der, delikanlının ayaklarından Sahbânın gönderdiği güllü çoraplarını kendi eliyle çıkarır ve Mehmedin ayaklarını öper. Fakat muhabbetli bir işret âleminden sonra, delikanlıya bütün eğlencesinin, muhabbetinin öpüp koklamakdan ibâret olduğunu söyler ve dairesine çekilir ve Tayyarzâdeyi mahremi Sahbâya bırakır. O gece Mehmedin koynuna giren gürcü kızı delikanlıya o sarayın bir batakhâne olduğunu anlatır.
O günlerdedir ki, her tarafda Tayyarzâdeyi aratan Gümrükcü Hüseyin Efendi de Mehmedin Fazlipaşa Sarayında olduğunu öğrenir, Gevherli Hanımsultandan çubukdarını istemek üzere Fazlıpaşa Sarayına gider ve kendi ayağı ile batakhâneye düşer.
Tayyarzâde Sahbâdan duydukları karşısında dehşet içinde kalmışdır. Bir yolunu bularak devrin amansız kanlı müstebid pâdişahı Dördüncü Sultan Muradın huzuruna çıkar. Sultan Murad Fazlipaşa Sarayını bizzat kendisi basar. Pâdişahı gören Gevherli Hanımsultan bir beyin kanaması ile, yanında bulunan Pırpırı Dilâver çocuğun kolları arasına düşerek ölür.
Tayyarzâde Mehmed pâdişah nedimi olarak saraya alınır ve Gürcü Sahbâ ile evlenir. Dilâver de yine sarayda Seferli Koğuşuna alınır (B.: Hanım Oynaşı; Hüseyin Efendi, Gümrükcü; Mehmed Ağa, Tayyarzâde; Mehmed Efendi, Unkapanlı Geysûdâr; Fazli Paşa, Kara, cild 10, sayfa 5596; Binbirdirek Batakhânesi, cild 5, sayfa 2789; Güllü Çorab).
Gevherli Hanımsultan ve Tayyarzâde Mehmed
(R. E. Koçunun romanı için S. Bozcalının kompozisyonu)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110602
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 11, sayfalar 7020-7023
Not
Görsel: cilt 11, sayfa 7021
Bakınız Notu
B.: Hanım Oynaşı; Hüseyin Efendi, Gümrükcü; Mehmed Ağa, Tayyarzâde; Mehmed Efendi, Unkapanlı Geysûdâr; Fazli Paşa, Kara, cild 10, sayfa 5596; Binbirdirek Batakhânesi, cild 5, sayfa 2789; Güllü Çorab
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.