Yelkenli gemiler devrinde âdetâ gelenekleşmişdi, her gemide “Zenâne” adı verilir bir kötü genc bulundurulurdu; gemide tayfa kılık kıyâfetinde dolaşır, ama çok ağır işlerden olan gemi hizmetlerini görmez, tayfalık yapmazdı; şübhesiz ki kaba ülfet ve sohbet ehli olan gemicilerin nefis bâzicesi olarak âdeta yarı esir hayatı sürerlerdi, limanlarda da asla karaya çıkarılmazlardı. Kaptanların yalnız kendilerine tahsis ettikleri öyle genclere de “Kaptan Zenânesi” denilirdi. Geçen asır sonlarında “Galata Canavarı” diye anılmış Bıçakcı Petri adındaki bir delikanlı İstanbula ilk defa Kefalonyalı Lefteri adında bir korsan kaptanın zenânesi olarak gelmişdi ve İstanbulda ilk cinâyetini Galatada Marsilya Otelinde o kaptanı öldürmekle işlemişdi. Bibl.: Galata Canavarı, cild 11, sayfa 5888). Gemi Zenânesi Ayamavrili Bıçakcı Petri ve hâmisi Kefalonyalı Lefteri Kaptan ile dört nefer Kefalonyalı Korsanı (R. E. Koçunun Galata Canavarı Bıçakcı Petri isimli eserindeki resimlerinden)