Ahşab tekneli gemiler, sızma ile daimâ su alırlar, teknenin dibinde bir mikdar su birikir, o sular da zaman zaman, gemilerde bulunan ve el ile kullanılan bir tulumba ile çekilip denize akıtılır ki, iskelelere bağlamış ve limanda demir üstünde yatan küçük gemilerde, moturlu veya yelkenli takalarda tulumba ile su çeken tayfalara çok rastlanır. Evliyâ Çelebinin kaydına göre, gemi tulumbası yapıcıları İstanbulda daha XVII. Yüzyıl ortasında ayrı bir esnaf zümresi teşkil etmiş bulunuyorlardı, ünlü yazar şöyle kaydediyor: “Dükkân 7, neferat 80 dir. Bunlar, bir gemi rahnedar olup da içine su dolduğu vakit, gemi içinde bulunan suyu tulumbalar ile çekip gemiyi batmakdan korurlar. Görmeye muhtaç acâip sanattır...” Evliyâ Çelebinin kaydi, bu tulumbacılarnı, imalden ziyade gemilerin suyunu boşaltan bir takım amele, işçiler olduğu zannını veriyor. Belki o işi de yapmışlardır, biz 7 dükkânda toplanmış o esnafın tulumba imalcileri olduğu kanısındayız.