Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GEMİ ATEŞCİLERİ, KÖMÜRCÜLERİ
Buharlı gemilerde gemilerin ocaklarında çalışan ve “Gemi Ateşcisi”, “Gemi Kömürcüsü” denilen ameleyi tayfa ile karıştırmamak lâzımdır. İstanbulun liman vapurlarında yakın zamana kadar kömür yakılan ocaklar kullanılmışdı; ocaklara iki yanında bulunan birer kapudan dik demir merdivenlerle inilirdi; içi elektrikle aydınlatılmış ve cehennemi sıcaklıkdaki ocakların başında ateşciler (Kömürcüler) yaz ve kış bir iç donu ile yarı çıplak çalışırlardı, başlarına bâzan bir büyük mendil bağlarlar, yahut bir takke geçirirler, saçlarını kömür tozundan korurlardı; kömüre bulanmış gövdelerini, yüz, kol, el, bacak ve ayaklarını bir su dökünüp temizlemek, saç temizlemekden çok daha kolaydı. Üzerlerindeki donları da, amelenin itiyâdına göre ya kısa, ya uzun paçalı donlar olurdu.
Liman vapurlarının sabahdan akşama sayısı binleri aşan yolcuları arasında, ocağın kapu ağızlarından ateşcilerin çalışmasını seyre meraklı pek çok kişi bulunmuş, hattâ o seyircilerin arasında genç kadınlar, kızlar bile görülmüşdür. Kendine mahsus şekilde büyük küreklerle ocağa kömür atmaları, büyük gelberilerle ocakdan kızgın kömür cürufunu çekip ocağın demir zeminine dökmeleri, ucuna bez sarılmış uzun demir çubuklarla yanan kömürü karıştırmaları, ateş karşısında yanmış ve kömür tozlarına bulanarak kararmış vücudlarına ter p...
⇓ Devamını okuyunuz...
Buharlı gemilerde gemilerin ocaklarında çalışan ve “Gemi Ateşcisi”, “Gemi Kömürcüsü” denilen ameleyi tayfa ile karıştırmamak lâzımdır. İstanbulun liman vapurlarında yakın zamana kadar kömür yakılan ocaklar kullanılmışdı; ocaklara iki yanında bulunan birer kapudan dik demir merdivenlerle inilirdi; içi elektrikle aydınlatılmış ve cehennemi sıcaklıkdaki ocakların başında ateşciler (Kömürcüler) yaz ve kış bir iç donu ile yarı çıplak çalışırlardı, başlarına bâzan bir büyük mendil bağlarlar, yahut bir takke geçirirler, saçlarını kömür tozundan korurlardı; kömüre bulanmış gövdelerini, yüz, kol, el, bacak ve ayaklarını bir su dökünüp temizlemek, saç temizlemekden çok daha kolaydı. Üzerlerindeki donları da, amelenin itiyâdına göre ya kısa, ya uzun paçalı donlar olurdu.
Liman vapurlarının sabahdan akşama sayısı binleri aşan yolcuları arasında, ocağın kapu ağızlarından ateşcilerin çalışmasını seyre meraklı pek çok kişi bulunmuş, hattâ o seyircilerin arasında genç kadınlar, kızlar bile görülmüşdür. Kendine mahsus şekilde büyük küreklerle ocağa kömür atmaları, büyük gelberilerle ocakdan kızgın kömür cürufunu çekip ocağın demir zeminine dökmeleri, ucuna bez sarılmış uzun demir çubuklarla yanan kömürü karıştırmaları, ateş karşısında yanmış ve kömür tozlarına bulanarak kararmış vücudlarına ter parıltıları, ocağın müdhiş ateşinin o terli vücudlarda akisleri, elbet ki seyre değer bir canlı tablo idi, hattâ mitolojik deyimle, ateşcileri eski yunanın Efaistosuna, eski romanın Vülkenine, bir “Cehennem Mâbudu” na benzetmek mümkindi.
Öylesine ağır bir günlük işde çalışan gemi ateşcileri, kömürcüleri çoğunlukla, belki de tüm olarak bekâr uşakları idi. Bir evleri, bekâr odaları da olmamışdır; gemide yatıp kalkmışlardır. Hafta izinleri gecesini Galatanın, Tophânenin bir çarşı hamamına giderek gereği gibi yıkanıp temizlenmek ,ve temiz vücudla geceyi de hamam peykesinde yatıp geçirmek en rahat saatleri olmuşdur. O ağır işcilerin günlük hayatına yakın ilgi gösteren tek kalem sâhibi, “Gavyâ” isimli kitabında ünlü kadın şâir Şükûfe Nihal Hanım olmuşdur; o kitabının basdaki ilk şiirinde vapur ocaklarını Cehennemdeki Gayyâ Kuyusuna, ateşcileri de zebanilere benzeterek; aşağıdaki mısraları oradan alıyoruz:
. . . . . . . . . . . .
Çocukken rüyamıza giren Gayyâ Kuyusu,
Tıpkı böyle karanlık, derin bir cehennemdi,
İçinde ne hava var, ne güneş var, ne de su...
İşte o cehennemi, o gayyâyı gördüm ben.
. . . . . . . . . . . .
Ellerinde kürekler iki korkunç zebâni,
Durmadan hız veriyor bu kocaman ateşe..
. . . . . . . . . . . .
Zebâni dediklerim vapur ateşçisidir..
. . . . . . . . . . . .
Ateşe hız veriyor, terini sile, sile...
Gemi Ateşcisi Mustafa, 1944.
(Fotoğrafdan S. Bozcalı eli ile)
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110532
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 11, sayfalar 6087-6088
Not
Görsel: cilt 11, sayfa 6088
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.