Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GELİN BAKMAYA GİTMEK
Zamanımızda tamamen terkedilmişdir, İstanbul kadınları arasında Fetih yıllarından kalmış çok eski bir gelenek idi, bir yerde düğün, gelin olduğu duyulduğunda, kadınlar, hattâ çok çok uzak semtlerden gelin bakmaya giderlerdi. Ahmed Midhat Efendi “Jön Türk” isimli romanında (1908) şunları yazıyor:
“Geline bakmaya gitmek!... Onsekiz mahalle aşırı yerlerden kadınlar sökün ederler.. dâvetli değildirler.. düğünevi kapısında bekçi de dursa hücüm ederler ve mutlaka girerler.. çarşaf, ayakkabı çıkarma yok.. eğer hava azıcık da yaşlık ise, vay o düğün evinin hâline!... içine tulumbacılar alınarak yangından kurtarılmış eve benzer...”.
Onyedinci yüzyılda yaşamış Fındıklılı Silâhtar Mehmed Ağa da, “Silâhdar Tarihi” nin 1687 yılı vekaayii arasında Kanlı İbrahim adında bir kalyon levendi’nin müdhiş mâcerasını anlatır iken, gelin bakmaya gitme geleneği üzerine de, yine tüyler ürpertici ikinci vak’a kaydeder (B.: İbrahim Fındıklılı Kanlı) ; aşağıdaki sathırları R. E. Koçunun bir yazısından alıyoruz:
“Birkaç gün sonra, Kasımpaşa’da Kanlı İbrahim Çetesine mensub oldukları ihbar edilen iki kalyon levendi daha yakalandı; sorguya çekilmeden yine Alay Köşkü önünde başları vuruldu; padişah onları da seyretmişdi.
“Fakat o levendlerden birinin tevkif edilen kapatma fâhişesi müdhiş bir itirafda bulundu:
— ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Zamanımızda tamamen terkedilmişdir, İstanbul kadınları arasında Fetih yıllarından kalmış çok eski bir gelenek idi, bir yerde düğün, gelin olduğu duyulduğunda, kadınlar, hattâ çok çok uzak semtlerden gelin bakmaya giderlerdi. Ahmed Midhat Efendi “Jön Türk” isimli romanında (1908) şunları yazıyor:
“Geline bakmaya gitmek!... Onsekiz mahalle aşırı yerlerden kadınlar sökün ederler.. dâvetli değildirler.. düğünevi kapısında bekçi de dursa hücüm ederler ve mutlaka girerler.. çarşaf, ayakkabı çıkarma yok.. eğer hava azıcık da yaşlık ise, vay o düğün evinin hâline!... içine tulumbacılar alınarak yangından kurtarılmış eve benzer...”.
Onyedinci yüzyılda yaşamış Fındıklılı Silâhtar Mehmed Ağa da, “Silâhdar Tarihi” nin 1687 yılı vekaayii arasında Kanlı İbrahim adında bir kalyon levendi’nin müdhiş mâcerasını anlatır iken, gelin bakmaya gitme geleneği üzerine de, yine tüyler ürpertici ikinci vak’a kaydeder (B.: İbrahim Fındıklılı Kanlı) ; aşağıdaki sathırları R. E. Koçunun bir yazısından alıyoruz:
“Birkaç gün sonra, Kasımpaşa’da Kanlı İbrahim Çetesine mensub oldukları ihbar edilen iki kalyon levendi daha yakalandı; sorguya çekilmeden yine Alay Köşkü önünde başları vuruldu; padişah onları da seyretmişdi.
“Fakat o levendlerden birinin tevkif edilen kapatma fâhişesi müdhiş bir itirafda bulundu:
— Levendim üç beş gece Kanlı İbrahim ile talana gitti... her seferinde bana cevâhir getirirdi.. çok tatlı geldi, kendimiz müstakil iş yapalım dedik.. elmaslarımı takıp takıştırdım.. İstanbul kadınları gelin seyrine heveslidir.. rastgele bir kapuyu çalar;
— Hâtunlar... Kasımpaşa’da düğün vardır, gelin seyrine gider misiniz?.. diye sorarım..
Muhakkak bir iki avrat kandırırım.. yanlarına câriyelerini de alırlar, avratlar elmaslarını takınır, câriyeleri de lâyık olan şeyleri takarlar.. doğru bizim eve gideriz.. kocam ile ayakdaşı levendler pusuda bekler... avratların üzerine atılırlar.. palalarını çekerler.. avratların nutku tutulur.. üzerlerindeki cevâhirleri verirler, levendlerden her biri avratları ve câriyeleri sineye çekip muhabbet eder, onları istifrâş eyler... sır çıkmamak için de boğarlar.. böylece bizim evde ondört avrat kaybettiler...
“Kadın, tahminen otuz yaşlarında, Rumelinde, Lüleburgaz’ın hasırcı ak çingenlerindendi. Koyu kumral saçlı, karaya yakın koyu yeşil gözlü, elleri ve ayakları büyük büyük ve uzun boylu idi. Âleti ve şâhidi ve belki de fâillerinden biri olduğu cinâyetleri gaayet sâkin, âdeta bir mârifet nakleder gibi anlatmışdı.
“Levend kapatması fâhişe, Kasımpaşa’daki evine götürüldü, evin içinde ve bağçesinde gösterdiği yerlerden cesedler çıkarıldı; câni kadnı da 14 cinâyete sahne olmuş meş’um evin sokak kapusunda asarak idam ettiler.
“Asılmadan önce topuklarına inen sacları dibinden kesilmiş, başı ayrıca ustura ile de kazınmışdı. Cırıl çıplak, ana doğması soyunmuş, önüne peştamal yerine, belinden bir iple, kesik uzun saçları bağlanmış, sarkıtılmışdı.
“Mart sonları idi. Kış geri dönmüş gibi soğukdu. Çıplak fâhişe, belindeki saçları savrula savrula evinin kopuşunda iki gün asılı kaldı ve seyrine hemen bütün İstanbul halkı gitti.
“Bu vak’lardan sonra Boğaziçinin Rumeli yakası bir yıl kadar pek sönük kaldı. Köylüleri ve yâlı sâhibleri gidemedikleri gibi o tarfın kırlarında avcular da dolaşamadı. Bir sakinin tecavüzüne uğramak tehlikesinden başka. “Sakî levenddir” diye sorgusuz cellâd pençesine düşmek de vardı.
“Yine uzunca bir zaman İstanbul kadınları kendi semtlerinin dışında gelin seyrine gidemez oldular.(R.E.Koçu, Bıçaklı Zorbalar)
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110523
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 11, sayfalar 6085-6086
Bakınız Notu
B.: İbrahim Fındıklılı Kanlı
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.