Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GEDİKPAŞA TİYATROSU
Aşağıdaki satırları Türk Ansiklopedisinden alıyoruz, Türk Ansiklopedisine o maddeyi Türk Tiyatro Tarihi üzerinde büyük otorite olan Refik Ahmed Sevengil merhum yazmışdır (B.: Sevengil, Refik Ahmed):
“Türk dilinde sürekli olarak temsiller veren ilk sahne teşekkülü; bu çalışmalar 1868 yılından 1884 yılına kadar sürmüşdür. Türk soyundan aktörler ilk defa bu tiyatroda sahneye çıkmışlar, tiyatro yazarlarımızın eserleri ilk defa bu tiyatroda oynanmış ve türk sahne oyuncuları bu eserlerde rol almışlardır.
“Tiyatro binâsı, İstanbulda Çarşıkapudan Bayazıda doğru gidilirken sol kolda, Gedikpaşa Semtine inen sokakda, sol tarafdaydı. Cumhuriyetden sonra buraya İstanbul Belediyesince Tiyatro Sokağı adı verilmişdir.
“Buraya 1860 da bir salaş yaptırılmışdı, bu salaşda yabancılar zaman zaman çeşidli hünerler göstermişlerdir; 1868 de salaş yıkdırılarak ahşab bir tiyatro binâsı yaptırılmış, türk dilindeki oyunlar işte bu tiyatro binâsında oynanmışdır.
“Binâya Osmanlı Tiyatrosu (Tiyatro-i Osmânî) deniliyordu. Bu tiyatroda ilk defa türk dilinde piyesler de oynanacağı 3 ocak 1868 tarihli gazetelerde ilân edilmişdi.
“Yine o ocak ayı içinde türkçe olarak sahneye konulan Sezar Borjiya (Cesar Borgia) piyesinin Asya Kumpanyası tarafından oynandığı belirtilmişdir. Daha önce ermenice temsiller veren bu topl...
⇓ Devamını okuyunuz...
Aşağıdaki satırları Türk Ansiklopedisinden alıyoruz, Türk Ansiklopedisine o maddeyi Türk Tiyatro Tarihi üzerinde büyük otorite olan Refik Ahmed Sevengil merhum yazmışdır (B.: Sevengil, Refik Ahmed):
“Türk dilinde sürekli olarak temsiller veren ilk sahne teşekkülü; bu çalışmalar 1868 yılından 1884 yılına kadar sürmüşdür. Türk soyundan aktörler ilk defa bu tiyatroda sahneye çıkmışlar, tiyatro yazarlarımızın eserleri ilk defa bu tiyatroda oynanmış ve türk sahne oyuncuları bu eserlerde rol almışlardır.
“Tiyatro binâsı, İstanbulda Çarşıkapudan Bayazıda doğru gidilirken sol kolda, Gedikpaşa Semtine inen sokakda, sol tarafdaydı. Cumhuriyetden sonra buraya İstanbul Belediyesince Tiyatro Sokağı adı verilmişdir.
“Buraya 1860 da bir salaş yaptırılmışdı, bu salaşda yabancılar zaman zaman çeşidli hünerler göstermişlerdir; 1868 de salaş yıkdırılarak ahşab bir tiyatro binâsı yaptırılmış, türk dilindeki oyunlar işte bu tiyatro binâsında oynanmışdır.
“Binâya Osmanlı Tiyatrosu (Tiyatro-i Osmânî) deniliyordu. Bu tiyatroda ilk defa türk dilinde piyesler de oynanacağı 3 ocak 1868 tarihli gazetelerde ilân edilmişdi.
“Yine o ocak ayı içinde türkçe olarak sahneye konulan Sezar Borjiya (Cesar Borgia) piyesinin Asya Kumpanyası tarafından oynandığı belirtilmişdir. Daha önce ermenice temsiller veren bu topluluğun başı Güllü Agob idi (B.: Agob, Güllü, cild 1, sayfa 255). Gedikpaşa Tiyatrosunda verilen temsiller uzun zaman onun yönetiminde devam etmişdir.
“Oynanan ilk bir kaç eser yabancı dillerden çevrilmiş piyeslerdir. Bunların ilgi uyandırmadığı görülünce, halk hiâyelerinin tiyatro hâline getirilip oynanmasına başlanılmış, böylece seyircinin ilgisi sağlanmışdır. Bu yolda hazırlanıp oynanan ilk yerli eser 1869 da Leylâ ve Mecnun masalıdır. Bu ilk telif eserin yazarı o zaman yüzbaşı olan Üsküdar karakol kumandanı Kayserili Mustafa Efendidir. Güllü Agob Leylâ ve Mecnunu tiyatro eseri olabilmesi için perde ve sahne bölümleri ile ilgili planı hazırlamış, Mustafa Efendi de sözleri yazmışdır. Piyes o yılın ocak ayı içinde oynanmışdı.
“Gedikpaşa Tiyatrosunu destekliyen ilk adam Ali Beydir (B.: Âli Bey, Mehmed, cild 2, sayfa 631). Doğru konuşabilmeleri için ermeni sanatcılara ders vermiş, çevirdiği veya adapte ettiği piyesleri bu sahnede oynatmışdır. Türk tiyatro yazarı yetişmesini ve oynanacak eserlerin çoğalmasını sağlamak için gazetelere ilân verilmesini de Ali Beyin öğütlediği sanılır. Güllü Agobun bu ilânı gazetelerde 4 mayıs 1869 günü çskmışdır.
“Gedikpaşa Tiyatrosuna kimi bu ilân üzerine, kimi daha sonra katılan türk asıllı aktörler Ahmed Necib, Hamdi, İsmail, Mehmed Vâmık, Mehmed Edib, Selim, Hüsnü, Edhem, İbrahim Efendilerdir (B.: Ahmed Necib, cild 1, sayfa 401).
“Gedikpaşa Tiyatrosu müdürü Güllü Agob 1870 de hükûmetden on yıl süreli suflörle oyun oynatma imtiyazı almışdı. Böylece türkçe eser oynayacak ikinci bir tiyatro kurulmasını, seyirci sayısının dağılmasını önlemiş oluyordu.
“1872 - 1873 tiyatro mevsimi Gedikpaşa Tiyatrosunun altın devri olmuşdur. O çağın ünlü yazarları tiyatroya ilgi göstermişler, o arada, Namık Kemal 12 kasım 1872 günü İbret Gazetesinde imzasız bir yazı yayımlamışdır. Bu yazıda halkın tiyatro sanatı ile ilgilendiği, Gedikpaşa Tiyatrosunun yeni bir düzene girdiği, tiyatronun halkı aydınlatmakda çok faydalı olduğu belirtilmişdi; imzâ olmasa da üslub, yazının sahibini okuyuculara söylüyordu.
“Bir altın devir olan 1873 yılında önemli olaylardan biri Gedikpaşa Tiyatrosunda bir edebî heyetin kurulmasıdır. Nuri ve Hayret Beyler bu işin öncüsü oldular, Ali Bey ile Namık Kemal Bey de katılmış, tiyatro yönetici Güllü Agobla birlikde beş kişilik bir komite faaliyete geçmişdir.
“Bir büyük hâdise de, 1 nisan 1873 günü akşamı Namık Kemalin Vatan Yahud Silistire adındaki eserinin sahneye konması olmuşdur. Seyirciler coşmuş, perde kapanınca Namık Kemal şiddetli alkışlarla sahneye dâvet edilmiş, fakat locasından ayrılan şâir sokağa çıkarak evine kaçmışdı. Tiyatrodan sokağa boşanan halk da yazar şânında gösteriler yapmış, bir kısmı İbret Gazetesine giderek Namık Kemali öven bir mektub bırakmışlardı. Devrin pâdişahı Abdülazizin emriyle ertesi gün İbret Gazetesi kapatılmış ve o akşam Gedikpaşa Tiyatrosunun bir odasında Namık Kemal, şerefine verilen bir ziyâfetde tutuklanarak bir kaç arkadaşı ile birlikde sürgüne gönderilmişdi. Tiyatronun edebî komitesi de dağılmışdı.
“1873 - 1874 mevsimi öteden beri oynana gelen eserlerin tekrarlanması ile kapanmışdı.
“1874 - 1875 mevsiminde sahneye Şemseddin Saâminin Besa isimli piyesi ilk defa olarak oynandı. Onu Ahmed Vefik Paşanın Moliere’den adapte ettiği Zornikâhı ile Ali Beyin yine büyük fransız komedi yazarından adapte ettiği Ayyar Hamza tâkib etti (Birincisi La Mariage Forcé, ikincisi Les Fourberies de Scapin).
“Gedikpaşa Tiyatrosu 1874 - 1875 mevsiminde önemli bir hâdise ile karşılaşdı. Besteci Dikran Çuhaciyanın ününden faydalanarak Opera Tiyatrosu adı ile bir topluluk kurulmuşdu. Gedikpaşa Tiyatrosunun belli başlı sanatcıları oraya geçdiler. Güllü Agob bu durum karşısında Fransadan Ménadier adında bir rejisör getirtti. Tiyatro sever genç türk yazarları fransız operetlerini dilimize çevirdiler ve Offenbach’ın bestelediği La Belle Hélene (Güzel Helen) opereti Gedikpaşa Tiyatrosunda sahneye kondu, 2 ocak 1875 akşamında.
“Güllü Agob bu sefer tiyatroyu halkın ayağına götürme yolunu tuttu. Topluluk Kadıköy, Ortaköy, Üsküdar ve Beyoğlunda temin edilen sahnelerde de oynadı. O yıl tiyatro mevsimi kapandıkdan sonra da Üsküdarda Bağlarbaşındaki yazlık tiyatroda da temsiller verildi.
“Bu tiyatronun tarihçesinde önemli olaylardan biri de 23 ekim 1875 akşamı Kıbrısda Magosa Zındanında bulunan Namık Kemalin Zavallı Çocuk isimli piyesinin sahneye konmasıdır, yazarın adı açıklanmamışdı.
“Opera Tiyatrosu yalnız bir mevsim çalışabilmiş, 1875 - 1876 mevsimi başlamadan Gedikpaşa Tiyatrosundan ayrılmış olan sanatcılar yine oraya dönmüşlerdi.
“1876 yılı mayısının 29/30 gecesi Abdülaziz tahtdan indirildi. Beşinci Murad pâdişah oldu, Namık Kemal ve Arkadaşları da zındandan çıkarak İstanbula döndüler. Gedikpaşa Tiyatrosunun yöneticisi o 1876 yılının temmuz ayının 25, gününden 30. gününe kadar Vatan piyesini üst üste Gedikpaşa, Beyoğlu, Kadıköyü, Bağlarbaşı ve Ortaköyde oynatarak masraf çıkdıktan sonraki gelirinin Hersek ve Bulgaristan ayaklanmaları karşısında orduya terkedileceğini gazetelerde ilânla bildirdi. 1876 - 1877 tiyatro mevsimini de yine Vatan piyesi ile açdı. O mevsimde yeni bir telif eser olarak da sahneye Aleksinaç yahud Osmanlı Kahramanları piyesi kondu, piyesin yazarı genç bir zabit, Karadağda Aleksinaç harekâtına katılmış Ziya Bey idi, ki sonra paşalığa kadar yükselmiştir.
“Gedikpaşa Osmanlı Tiyatrosunun işleri iyi gitmiyordu. Güllü Agob tiyatrosunun müdürlüğünü başkasına devretmek zorunda kaldı. 17 ocak 1877 günü akşamı yine Vatan piyesinin temsilinde tiyatronun yöneticisi olarak Dikran Kalemciyan gösterilmiştir.
“Fakat 1877 - 1878 mevsimi başında Güllü Agob tiyatrosunun idâresini yine üzerine aldı. Bu mevsimde oynanan tek yeni piyes alman şâiri Schiller’in Haydudlar’ıdır. Eseri Fransızcasından Manastırlı Rifat ve Hasan Bedreddin Beyler çevirmişlerdir.
“Güllü Agob’a verilen on yıllık Türk dilinde suflörle tiyatro oynatma imtiyâzı, tekeli, 1880 de sona erdi. O tarihde Gedikpaşa Tiyatrosu binâsının kontratı da sona ermişdi. Gedikpaşa Tiyatrosunda Mınakyan idâresindeki bir topluluk temsiller vermeye başladı Güllü Agob da bir kaç arkadaşı ile Şehşâdebaşında bir salaşda bir süre eski eserleri tekrarladı, sonra da mızıkai hümâyunda tiyatro oynayanlara ders vermek üzere saraya alındı.
“Gedikpaşa Tiyatrosunda Mınakyan idâresinde ve 1881 - 1882 mevsiminde yeni Türkçe oyun Alexandre Dumas Fils’in La Dam O Kamelya’sı (La Dame aux camélias, Kamelyalı kadın) oldu, meşhur piyesi Türkçeye Ahmed Midhat Efendi çevirmişti.
“Mınakyan Şehşâdebaşında özel bir tiyatro kurub temsiller vermeye başlayınca Gedikpaşa Tiyatrosu bir süre boş kaldı. O tiyatronun eski sanatcılarından Fasulyaciyan, daha önce Güllü Agob küserek ayrı bir topluluk kurmuş, Bursaya giderek oyunlar vermişdi ve Bursa vâlisi Ahmed Vefik Paşa tarafından himâye edilmişdi. (B.: Ahmed Vefik Paşa, cild 1, sayfa 477; Fasulyaciyan, Tovmas, cild 10, sayfa 5515); 1882 de hâmisinin Bursa vâliliğinden azli üzerine İstanbula geldi ve Gedikpaşa Tiyatrosunu kiralıyarak temsiller verdi. Fakat gelir ağır masrafları karşılayamadı, tiyatro yine kapandı.
“1884 bu tiyatronun son yılı oldu. Ahmed Fehimin teşebbüsü ile tiyatro yine açıldı. Ahmed Midhat’ın yazdığı ve Ali Haydar’ın bestelediği Çengi opereti sahneye kondu. Fakat yine Ahmed Midhatın yazdığı Çerkes Özdenleri piyesi sahneye konduğunda Çerkesleri bağımsızlık yolunda kışkırtıyor diye verilen bir jurnal üzerine, Gedikpaşa Tiyatrosu bir gece içinde yıktırıldı” (R. A. Sevengil, Türk Ansiklopedisinden kısaltılmış olarak).
R. A. Sevengil’in yukardaki yazısında “Salaş” demekle yetindiği Gedikpaşa Tiyatrosunun ilk binâsının resmî küşâdı Cerîdei Havâdis gezetesinde şöyle ilân edilmiş idi:
“Şâyan buyurulan müsâadei pâdişahı ile Yâver Bey mârifeti ile Gedikpaşa civârında müceddeden inşâ edilmiş Canbaz Tiyatrohânesi ramazanın beşinci çarşanba akşamı (5 ramazan 1276, 27 mart 1860) küşâd olunup Suliye (Soulier) nam canbaz bütün kumpanyası ile canbaz ve perendebaz ve zorbaz ve balet ve pandomim ve sâir çeşidli ve eğlenceli oyunlar icrâ olunacağından cümlenin malumu olmak üzere ilân olunur..”.
Gedikpaşa Canbazhâne Tiyatrosunun ömrü sekiz yıl olmuşdu. O devir için de aşağıdaki notları M. Nihat Özön ile Baha Dürder’in Türk Tiyatrosu Ansiklopedisinden alıyoruz:
“... Soulié 1862 yılında yine ramazan ayında çarşamba, perşembe, cumartesi geceleri Gedikpaşa Canbazhânesinde, öteki geceler de Beyoğlunda Taksim tarafındaki yerde oynamışdır. 1863 ramazanında Gedikpaşada Ohannes Kasparyan İtalyadan bir trup getirterek Cambaz Tiyatrohânesinde pantomim ve bâzı müzikli oyunlar vermişdir. 1866 da tiyatro sâhib değişdirdi. Sirk şeklinden çıkarılıp bir tiyatro binâsı kuruldu. 20 aralıkda açılış töreni yapıldı. Ardeli ve ortakları burayı kiraladılar, İstanbul halkını eğlence için Beyoğluna gitmek zahmetinden kurtaracağını, Avrupadan müteaddid usta oyuncular, rakkaaseler getireceğini ilân etti. Operalar, baletolar başladı. 1867 ocak ayı başında türkçe vodvil ve komedya ve kaabil olursa opera oynamak üzere meydana çıkan bir topluluğun bir başlangıç yahud tecrübe oyunlar vereceği ilân edildi. Aynı yılın şubat ayında da Karabet Papazyan tarafından Sezar Borjiya’nın ermeniceden türkçeye çevrildiği ve kurban bayramının ikinci günü, 4 nisan 1868, oynanacağı haber verildi, bunu Asya Kumpanyası oynayacaktı. Gedikpaşa Canbazhâne Tiyatrosu Güllü Agob’un eline geçdikden sonra artık Osmanlı Tiyatrosu adı ile oyunlar verilmeye başlandı..”.
Tiyatro tarihimizde topluluğun adı ile Osmanlı Tiyatrosunda neler yapıldığı o maddede kaydedilecekdir (B.: Osmanlı Tiyatrosu).
Gedikpaşa Tiyatrosu
(Plân : Türk Ansiklopedisinden)
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110508
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 11, sayfalar 6077-6080
Not
Görsel: cilt 11, sayfa 6077
Bakınız Notu
B.: Sevengil, Refik Ahmed; B.: Agob, Güllü, cild 1, sayfa 255; B.: Âli Bey, Mehmed, cild 2, sayfa 631; B.: Ahmed Necib, cild 1, sayfa 401; B.: Ahmed Vefik Paşa, cild 1, sayfa 477; Fasulyaciyan, Tovmas, cild 10, sayfa 5515; B.: Osmanlı Tiyatrosu
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.