Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
GAZETE MÜVEZZİLERİ
Öncelikle günlük gazeteleri ve haftanın belli günlerinde yayınlanan gazetelerle dergileri bâyilerden veya gazete ve dergi idârehânelerinden alarak semtlere, mahallelere götürerek sokaklarda, meydanlarda, iskelelerde satanlara verilegelmiş unvan; sabiden çocuğa, delikanlıya, pir denilecek halde her yaşdan, hattâ zamanımızda kızlara, kadınlara varınca gazete müvezzii vardır.
İstanbul’da ilk müvezziler türemeden önce gazeteler, gazete ve hattâ kâğıt, kitap ile hiç ilgisi olmayan dükkânlarda satılmış ve o dükkânların sahiblerine gazeteler tarafından “Bâyiimiz”, “Satıcımız” denilmişdir. 1860 da Tercemânı Ahvâl Gazetesinin satıldığı yerler şu dükkânlardır:
1) Şehzadebaşında Direklerarasında Kapu çuhadarı Hasan Efendinin çubukcu dükkânı.
2) Üsküdar’da Büyük Karakolhâneye yakın muvakkithâne karşısında Laz Osman Efendinin arzuhalci dükkânı.
3) Beşiktaş’da cami altındaki Hacı Nazif Ağanın attar dükkânı.
4) Salıpazarında Damad Mahmud Paşanın sarayı karşısında Ahmed Efendinin fesci dükkânı.
5) Bağçekapusunda Hamidiye Türbesi yanında berber dükkânı.
6) Kasımpaşa’da Büyük Hamamın karşısında Mehmed Ağanın attar dükkânı.
Gazetenin İstanbul aboneleri de adreslerine gazetelerce “Hadememiz” denilen adamlarla elden gönderilmiş, dağıtılmışdır; halk da onlara “Gazete Uşağı” demişdir. İstanbul’da seyya...
⇓ Read more...
Öncelikle günlük gazeteleri ve haftanın belli günlerinde yayınlanan gazetelerle dergileri bâyilerden veya gazete ve dergi idârehânelerinden alarak semtlere, mahallelere götürerek sokaklarda, meydanlarda, iskelelerde satanlara verilegelmiş unvan; sabiden çocuğa, delikanlıya, pir denilecek halde her yaşdan, hattâ zamanımızda kızlara, kadınlara varınca gazete müvezzii vardır.
İstanbul’da ilk müvezziler türemeden önce gazeteler, gazete ve hattâ kâğıt, kitap ile hiç ilgisi olmayan dükkânlarda satılmış ve o dükkânların sahiblerine gazeteler tarafından “Bâyiimiz”, “Satıcımız” denilmişdir. 1860 da Tercemânı Ahvâl Gazetesinin satıldığı yerler şu dükkânlardır:
1) Şehzadebaşında Direklerarasında Kapu çuhadarı Hasan Efendinin çubukcu dükkânı.
2) Üsküdar’da Büyük Karakolhâneye yakın muvakkithâne karşısında Laz Osman Efendinin arzuhalci dükkânı.
3) Beşiktaş’da cami altındaki Hacı Nazif Ağanın attar dükkânı.
4) Salıpazarında Damad Mahmud Paşanın sarayı karşısında Ahmed Efendinin fesci dükkânı.
5) Bağçekapusunda Hamidiye Türbesi yanında berber dükkânı.
6) Kasımpaşa’da Büyük Hamamın karşısında Mehmed Ağanın attar dükkânı.
Gazetenin İstanbul aboneleri de adreslerine gazetelerce “Hadememiz” denilen adamlarla elden gönderilmiş, dağıtılmışdır; halk da onlara “Gazete Uşağı” demişdir. İstanbul’da seyyar gazete müvezzilerinin öncüleri o “Gazete Uşakları” olmuşdur. Gazeteler ve gazete okuyucuları çoğalınca bayi dükkânları kifâyet etmemiş, aboneler posta vasıtası ile dağıtılmaya başlamış. Gazete Uşaklığı da, bir gazetenin hademeliği olmakdan çıkarak, o işi yapabilecek gençlere, ufak bir ondalık ile kendi hesaplarına yeni bir iş, geçim yolu, sahası olmuşdur; ve Gazete Müvezzileri unvanını almışlardır.
Gazete Müvezziliği, her şeyden önce koşarlı ayaklara sahip olmaya bakar. Var kuvvetleri ile koşabilmek için ayaklarına hafif tulumbacı yemenileri giymişlerdir, bahar ve yaz mevsimlerinde de çoğunlukla, tulumbacılar gibi yalın ayak koşmuşlardır.
Yangın Tulumbası Sandıklarının efrâdına da Tulumbacılıkda “Uşak” denilirdi. Gazete Uşaklığı, nıüvezzilik tulumbacılara, bilhassa çok genç uşaklara gaayet uygun bir iş olmuşdu, tulumba kolu altına girip yangınlara koşmak için, her sabah gazeteleri koltuklayarak sokaklarda koşmak âdetâ bir koşu antrenmanı oluyordu. Yakın geçmişin bir sporu olmuş tulumbacılığı, İstanbul sokaklarının ayak tabakasından çıplak ayaklı çocukları büyük bir heves duymuşlardır; işte o çocuklar da gazete müvezziliği yoluna atılmış, delikanlı müvezzilerin yamakları olmuşlardır ve o çocukların “Usta” dedikleri gençler, ondalıklarından bir kısmını o sokak çocuklarına seve seve bırakmışlardır. Gazete müvezzii yamağı çıplak ayaklı çocukların çoğu da biraz serpilince semtlerinin, mahallelerinin yangın tulumbası sandığının çekirdekten yetişmiş uşakları olmuşlardır. Cumhuriyet devri başlarında tulumbacılık teşkilâtı tamamen dağıtılıncaya kadar bu durum devam etmişdir. Bütün tulumbacılar gazete miivezzii olmamış, fakat gazete müvezziliği yapan bütün o çıplak ayaklı çocuklar ve yeni tüylenmiş, mürâhik gençler mutlaka tulumbacı olmuşlardır; olamamışlarsa, ayaklarının koşarlı olmasına rağmen, aşırı derecede boy kısalığı gibi, tulumbacılığa elvermeyen vücut özürleri engel olmuşdur.
Ahmed Râsim anlatıyor: “... iyice hatırlıyorum ki müvezzilik 93 Muharebesinde (1876 Türk Rus harbi) ilerledi. Bâzı geceler “İlâve!.” diye tîz bir sadâ akseder, Dârüşşefaka’nın kalın demir kapularından aşarak bizim yatak koğuşlarına kadar gelirdi...” (A. R. Muharrir, Şâir, Edib)..
İkinci Sultan Abdülhamid devrinin iki büyük rakip gazetesi, Sabah ile İkdam, ayakları koşarlı seçkin tulumbacılardan, büyük ondalık vererek özel müvezziler kullanmışlardır ve o gençler gazete müvezzilerinin de büyük şöhretleri olmuşlardır.”
Digo Hüseyin, Üsküdar Belediye Dâiresi yangın tulumbasının uşaklarındandı, İstanbul’un Anadolu yakasında İkdam Gazetesinin gözde müvezzii idi; uzun boylu, esmer, sırım gibi bir delikanlı idi; İkdam’ı, bir gün Üsküdar’dan Beykoz’a kadar, bir gün de Haydarpaşa’dan Pendiğe kadar sıralanmış köylerde dağıtırdı. Sabah Gazetesi Boğaziçi’nin Anadolu yakasına Şirketi Hayriye’nin ilk postasını yapan vapuru ile gönderilirdi, İkdam da Üsküdar İskelesinden vapura binen Hüseyin’e verilirdi. Hüseyin Kuzguncuk’da vapurdan iner, Vaniköyü’nde biner, Kandilli’de iner, Çubuklu’da biner, Paşabağçesinde iner, Beykoz İskelesinde vapuru kahve içerek karşılardı. Yol boyunca da İkdam Gazetesini satar, dağıtırdı. İkdam Gazetesi sahibi ve başmuharrir Ahmed Cevdet Bey, Digo Hüseyin’e “Benim kara dumanım..” derdi.
Çerkes Reyhan, Defterdar yangın tulumbası uşaklarındandı, Sabah Gazetesinin İstanbul içi ve Haliç’in İstanbul yakası müvezzii idi, o gazeteyi Beyazıd’dan Unkapanı’na, oradan da Eyyub Sultana kadar dağıtırdı.
O devrin tulumbacı olmayan meşhur bir müvezzii de Şimendifer Kenan idi, kısa boylu, sarı tahta sakallı bir gençti, bütün gazeteleri ve bilhassa Malûmat Gazetesini dağıtır satar, büyük şehrin Marmara kıyısı semtlerini dolaşır, Kumkapı’dan Yeşilköy’e kadar o da ara treni ile yarışır ve her yarışında da treni geçerdi, Malûmat’ın mecmuasında bir resmi yayınlanmış ve altına şu satırlar yazılmışdır: “Babıâli civarında Çıngırak, Yedikule’de Velospit, Makriköyü’nde Tatar, Ayastefanos’da Otomobil ve bütün İstanbul’da Şimendifer tesmiye edilen matbuatın kıdemli müvezzii Tırıl Kenan”.
Çocuk gazete müvezzileri İstanbul sokaklarının hem sesleri, hem de süsleri, İstanbul’un atılma, tahsili bırakma sebepleriyle birlikde gazete müvezzii çoğunun hayatı acı bir hikâye, hattâ roman konusudur. (B.: Ali, Tazı, cild 2, sayfa 615).
Sokaklarda çıplak ayakla koşmalarına, perişan kılıklarına rağmen içlerinde, kahramanlık timsalleri vardır (B.: Bedri, cild 5, sayfa 2374); İstanbul’dan şirin bir tip olarak Türk ressamlarına ve yabancı ressamlara model olmuş çocuklar vardır (B.: Ataaykut, Murad, cild 3, sayfa 1179); pırıl pırıl zekâya sahip olanlar vardır; biri, o zekânın ışığında bu İstanbul Ansiklopedisine eşsiz büyük hizmette bulunmuştur (B.: Eskici, Erhan, cild 10, sayfa 5282); 1944 - 1945 arasında Köprünün Adalar ve Haydarpaşa - Kadıköy iskelelerinde çıplak ayakları ile gazete sata sata ilerde huzura kavuşacağını uman, fakat bir gün bir iskele memuru tarafından kovularak dayak yememek için kaçarken ayağı kayıp denize düşen ve boğularak ölen Nedim çocuk gibi gazete müvezziliğinin meslek yolunda kurbanları da vardır.
İstanbul Seyyar Gazete Müvezzileri Cemiyeti — Bize gönderilmiş 17 Kasım 1962 tarihli bir mektuba göre, o sıralarda Cağaloğlu’nda Şerefendi Sokağında 13 numaralı binâda kurulmuş bir cemiyetdir, mektub “başkan Sabri Erdinç” diye imzalanmışdır; mektubda, müvezziliğin bir meslek hâline getirilmesi için kurulmuş bir cemiyet olduğu yazılıyor. İlk iş olarak da, İstanbul müvezzilerine tek tip esvab (bir çeşit üniforma) giydirilmesi ele alındığı söyleniyor. Aradan on yıl geçmişdir, 1972 de bu satırların yazıldığı sırada İstanbul gazete müvezzileri, yine çeşitli giysilerle gazete satıyorlardı; eskice, hırpânice, ama pitoresk kıyâfetlerdir. Mektuba düşünülen tek tip esvabın resmi de eklenmişdir, hele şapkası ile, çirkin ve âvâre müvezzi hayatı için, sıkıntılı bir esvabdır.
Bu cemiyetin 1972’deki durumu hakkında bilgi edinmek üzere yazdığımız mektuba cevab alınamadı.
Türkiye Gazete Dağıtıcıları Sendikası — Sendika, gazete alıcısıyla doğrudan doğruya temasta bulunan ve müvezzi adı verilen geniş kitlenin çıkarlarını, haklarını savunmak, onların sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak amacıyla 1970 yılında kurulmuştur. Sendikanın merkezi Sultanahmet’de Ticarethâne Çıkmazında 25 numaralı binâdır.
Sendika, bütün Türkiye’deki gazete müvezzilerini bir araya getirmek ve aynı sendika çatısı altında toplamak çabasındadır. Bu maksatla Bursa’da bir temsilcilik kurulmuştur.
Sendikanın Yönetim Kurulu şöyledir:
Mehmet Döner (Genel Başkan), Celâlettin Akbalık (2. Başkan), Muharrem Kurtoğlu (Genel Sekreter), Attilâ Önger (Sayman), Üyeler: Metin Toprak, Yüksek Nurtan, ismail Zengin, Angelos Vafridis, Şemsettin Güralp.
Cemâleddin Bildik (Bildik, Cemâleddin, cild 5, sayfa 2769) bir röportaj yazısında şunları yazıyor:
“Gazete başına kazanacakları bir kuruşun peşinde tabana kuvvet koşarlar, bazan tramvay vatmanından ve biletcisinden, otobüs şoföründen ve kondüktöründen tokat da yerler; vapurda kollarından tutularak dışarı da atılırlar. Fakat, bütün bu hareketler karşısında, ellerindeki fikir bültenlerini (gazeteleri), kovuldukları, söğüldükleri ve döğüldükleri yerlere sokmaktan asla geri kalmazlar.
“Sıcağa aldırmaz koşarlar, soğuk demezler, yalın ayak başı kabak, hastalanacaklarını zerre kadar akıllarına getirmeden koşarlar. Ayakta karın doyururlar, sağa sola koşmaktan bitâb düştükleri zaman da, fırsat bulurlarsa rastgele yerlerde uyurlar ve ömürleri, koltuklarının altındaki 10 - 15 kilo ağırlığındaki gazete paketleri olduğu halde koşmakla geçer.
“Herkesin uykuda bulunduğu bir sırada, gazete idârehânelerinin kapıları önünde ve binâlarının yan sokakları arasında biriken gazete müvezzileri arasında öyleleri vardır ki üç beş kişilik ailelerinin geçimlerini omuzlarına yüklenmişlerdir. Yine bunlar arasında ilkokul, ortaokul ve lise talebelerine, hattâ üniversiteye devam eden gençlere de rastlamak mümkündür.
“Dün bizim matbaanın arkasındaki dar sokakta da birçok gazete müvezziine rastladım. Aldıkları sabah gazeteleri arasına “Akşam” ı da ilâveye gelen otuz kırk kadar genç. Bir kısmı başları altına gazete paketlerini yastık yapıp yerlere serilmişler, uyuyorlar. Arkadaşlarının anlattıklarına göre, sabahın saat beşindenberi İstanbul’un en uzak semtlerine kadar dağılan müvezziler, ona kadar beş saat koşmuşlar, ve yorgun düştükleri bu kaldırımlar üstünde, “Akşam” ın intişar saatine kadar uyumayı fırsat bilmişler. Bir saat sonra yine cadde cadde, sokak sokak koşacaklar ve gecenin kim bilir hangi saatinde yataklarına girerek uyuyacaklar ve sabahın saat beşinde de sabah gazetelerinin idârehâneleri önünde bekleşecekler.” (Akşam, 1947).
Cemâleddin Bildik yine Akşam Gazetesinde gazete müvezzileri üzerine yayınladığı başka bir yazısında, gazete müvezziliği yaparak dul anasına bakan bir Tıp Fakültesi öğrencisinin hayatını anlatmışdır. Bilhassa akşamları gazete satan ilkokul çocukları pek çoktur. Hattâ bu satırların yazıldığı sırada, Günaydın Gazetesinde yayınlanmış bir habere göre, Fatih Kız Lisesinde okuyan Sabâhat Uncu adında 16 yaşında bir kız Saraçhânebaşı’ndaki yeraltı geçitinde akşamları gazete satıyordu (1972).
Hangi lise olduğunu tesbit edemedik, 1939 - 1940 ders yılında lisenin edebiyat bölümünü iyi derece ile bitirmiş Mustafa adında bir genç, her akşam Köprünün Adalar ve Kadıköy - Haydarpaşa iskelelerinde gazete satardı ve çıplak ayakla dolaşırdı. Yukarda adını kaydettiğimiz Tazı Ali gibi Mustafa’nın da hayat hikâyesini tesbit etmek istemiş ve bize bâzı notlar vermesini reca etmişdik; ağlayarak yazdığı, kaydettiği notlarının arasından dört kıt’alık bir de manzûme çıkmıştı, manzûme şudur:
Ne acı günlerdir o, çocukluğumu bilmedim,
Yoksulluğun içinde inim inim inledim.
Babamın bir orospu karı için evini,
Bırakıp kaçdığını anacımdan dinledim.
Kış gelir kılıç gibi, evde ne od ne ocak,
Ben gazete satarım, ekmek parası ancaık.
Eski püskü de olsa sırtım palto görmedi,
Nerdedir, utanmaz mı babam olacak alçak.
Ah Gazete Gazete, sensin beni koruyan,
Yıllar boyu cebime her akşam para koyan,
Sokaklarda koşduran yalın ayak aşk ile,
Koca bir İstanbuldur çocuk sesimi duyan.
Yorgan oldun üstüme, yasdık oldun başıma,
Destek oldun yıllarca adım adım yaşıma,
Bir gün de gel sen benim kefenim ol Gazete!
Adım müvezzi diye geçsin mezar taşıma.
Digo Hüseyin
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Şimendifer Kenan
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Nedim Çocuk
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Gazete matbaalarının önünde baskının bitmesini bekleyen müvezziler.
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Gazete satarak lise tahsilini bitiren Mustafa, 1939
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Gazete satan liseli kız Sabahat.
(Resim : Sabiha Bozcalı)
Müvezziler Cemiyetinin Gazete Müvezzilerine giydirmek istediği üniforma
Theme
Folklore
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM110420
Theme
Folklore
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı
Description
Volume 11, pages 6033-6038
Note
Image: volume 11, pages 6033, 6034, 6035, 6036, 6037
See Also Note
B.: Ali, Tazı, cild 2, sayfa 615; B.: Bedri, cild 5, sayfa 2374; B.: Ataaykut, Murad, cild 3, sayfa 1179; B.: Eskici, Erhan, cild 10, sayfa 5282
Theme
Folklore
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.