Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
GAZANFER AĞA MEDRESESİ, SEBİLİ VE TÜRBESİ
Bozdoğan Su Kemerinin Haliç tarafına bakan yüzünün hemen önünde ve Atatürk Bulvarının kenarında bir medrese ile sebil, türbe ve ufak bir hazîreden mürekkeb bir mimarî manzûmedir; onaltıncı yüzyıl sonlarında inşâ edilmiş olup Türk yapı sanatının güzel eserlerinden biridir; Üçüncü Sultan Mehmed zamanında Sarâyi Hümâyun kapu ağalığında bulunmuş ak hadım ağalardan (tavâşî’lerden) Gazanfer Ağanın hayır eseridir, zamanımızda İstanbul Belediyesinin Şehir Müzesi binâsı olarak kullanılmaktadır (B.: Gazanfer Ağa, Kapuağası; Belediye Müzesi, cild 5, sayfa 2462).
Manzûmenin vakfiyesi hicrî 1004 cemâziyelevveli sonlarında (ocak 1596) tanzim edilmişdir; vakfiyelerin inşâdan birkaç sene sonra tanzil edilegelmekde olduğu müteaddit misâllerle malûmdur, bir kıyas ile bu mimarî manzûmenin hicrî 1000, milâdî takvim ile 1591 - 1592 yıllarında yapıldığını söylemek mümkündür.
Mimar Sinan’ın halefi Davud Ağanın eseri olması muhtemeldir; manzûmenin üslûbundaki yumuşak ve kıvrak ifade, bu tahmini te’yid etmeğe kâfi bir mesned teşkil ettiği kanaatindeyiz, yazılı bir vesikaya henüz rastlanmamışdır (B.: Davud Ağa, Mimar, cild 8, sayfa 4284).
Manzûme, şimdiki Atatürk Bulvarı ile Kovacılar Caddesi kavşağı köşesinde meyilli arâzi üzerine ustaca konulmuşdur; arka aydınlık avlusunun önünden zamanımızda Gazanferağ...
⇓ Read more...
Bozdoğan Su Kemerinin Haliç tarafına bakan yüzünün hemen önünde ve Atatürk Bulvarının kenarında bir medrese ile sebil, türbe ve ufak bir hazîreden mürekkeb bir mimarî manzûmedir; onaltıncı yüzyıl sonlarında inşâ edilmiş olup Türk yapı sanatının güzel eserlerinden biridir; Üçüncü Sultan Mehmed zamanında Sarâyi Hümâyun kapu ağalığında bulunmuş ak hadım ağalardan (tavâşî’lerden) Gazanfer Ağanın hayır eseridir, zamanımızda İstanbul Belediyesinin Şehir Müzesi binâsı olarak kullanılmaktadır (B.: Gazanfer Ağa, Kapuağası; Belediye Müzesi, cild 5, sayfa 2462).
Manzûmenin vakfiyesi hicrî 1004 cemâziyelevveli sonlarında (ocak 1596) tanzim edilmişdir; vakfiyelerin inşâdan birkaç sene sonra tanzil edilegelmekde olduğu müteaddit misâllerle malûmdur, bir kıyas ile bu mimarî manzûmenin hicrî 1000, milâdî takvim ile 1591 - 1592 yıllarında yapıldığını söylemek mümkündür.
Mimar Sinan’ın halefi Davud Ağanın eseri olması muhtemeldir; manzûmenin üslûbundaki yumuşak ve kıvrak ifade, bu tahmini te’yid etmeğe kâfi bir mesned teşkil ettiği kanaatindeyiz, yazılı bir vesikaya henüz rastlanmamışdır (B.: Davud Ağa, Mimar, cild 8, sayfa 4284).
Manzûme, şimdiki Atatürk Bulvarı ile Kovacılar Caddesi kavşağı köşesinde meyilli arâzi üzerine ustaca konulmuşdur; arka aydınlık avlusunun önünden zamanımızda Gazanferağa sokağı adını taşıyan sokak geçer, bu sokağın öbür kenarı boyunca Bozdoğan Su Kemeri uzanır.
Manzûmenin giriş yüzü, kapusu Kovacılar Caddesi üstündedir. Sokak kapusundan girildiğine göre solda sebil, sağda tüıbe ve hazîre, karşıda da medrese bulunmaktadır.
Manzûmenin Kovacılar Caddesine açılan kapusu, köşeleri kaval sütunlara dayanmış memeli bir Bursa kemeri ve onun altında bir basık kemerden ve en üstte yapraklı bir tacdan mürekkebdir. Sütun ve taç köfekiden, basık kemer ve ayna mermerdendir.
İçerde ikinci kapu ki, medresenin medhalidir ve ilk kapunun tam karşısındadır, iki basamakla çıkılan bir sahanlık üstünde, renkli taşlarla işlenmiş basık kemerle yapılarak, sahanlığa doğru çıkıntı teşkil eden çerçevesinin üstüne bir ahşab saçak ilâve olunmuşdur.
Türbenin bulunduğu ön avlucuk ile medrese haremi arasında ve medrese kapusunun iki yanında, iki sıra pencereli, içi ve dışı kesme köfeki taşından bir duvar vardır; bu cepheye medrese höcresi konmamışdır.
Medresenin harem avlusu, murabbaa yakın mustatil şekilli olup, başlıkları mainli, on adedi mermer ikisi de Hereke taşından ve 34 santim kutrunda 12 sütuna müstenid kamerler ve kubbeciklerle, bir rivakla çevrilmişdir.
Rivakın üç tarafında 15 höcre ve medhalin tam karşısında dershâne; harem kapusundan girildiğine göre sol tarafda 3 bölme ayak yolu vardır.
Sağ ve solda sıralanmış beşer höcrenin her birinde rivak altına açılan bir kapu ve rivak altına ve harem avlusuna bakan bir pencere, kapular karşısındaki duvarlarda da ikişer pencere vardır. Kapular yanındaki tek pencereler zemine çok yakın olduğu halde dış duvarlardaki iki pencere, höcreye yalnız aydınlık temin etmek için yapılmışdır, yerden 2 metre yükseklikte olup dânişmendlerin hariç ile meşgul olması önlenmişdir.
Solda çaprast bir geçitle girilen altıncı höcrede, yalnız ışık temin eden iki üst pencere vardır.
Soldaki son höcrede sokak tarafında iki üst pencere, arkadaki avluya bakar üç alt pencere; sağdaki son köşe höcrede de sokak tarafında iki üst pencere ve arka avluya bakar iki alt pencere vardır.
Dershânenin iki yanındaki höcrelerde de biri harem avlusuna, ikisi ard avluya bakar üçer alt pencere bulunmaktadır.
Dershânede de yedi alt, sekiz üst ve iki yuvarlak pencere vardır.
Her höcrede bir ocak olduğu halde dershânede yokdur. Dershânenin zemini de umumî seviyeden yarım metre yüksekdir.
Dershâne kubbesi yarım küre alîkalara müstenid olup, bunların kemer başlarının mesnedlerinde istalaktidli takozlar konmuşdur.
Hücrelerin kubbeleri kürevî müselleslerle duvarlara oturur; silmeli bir kuşakdan sonra kubbe gelir; dış kasnakları 35 santim irtifaındadır. Rivak kubbelerinde ise kasnak yokdur.
Türbe 12 dılılı bir binâdır: her yüzünde birer tane olmak üzere 12 üst penceresi ve yüzünde de birer alt pencere vardır; geri kalan yedi yüzünün birinde türbenin kapusu, altısında da alt pencereler yerinde birer dolap höcresi bulunmaktadır. Türbe kapusunun önünde iki direğe müstenid bir sayvan vardır. Kubbe, köşelerde bir çift badem ve köşeli bir püskül vâsıtası ile duvarlara oturur, türbe duvarının kalınlığı 1,10 metredir.
Türbenin içinde, Gazanfer Ağa’nın sandukasından başka, akrabası olduğu tevâtüren söylenen iki kadın kabri vardır.
Sebil sekiz köşelidir. Beşinde pirinç parmaklıklı sebilhâne pencereleri, birinde avluya açılan kapusu bulunup ikisi de sağır duvardır. Köşelerdeki sütunların başlıkları istalaktidli olup çift merkezli birer sivri kemerle bağlanmışlardır. Bu kemerlerin aynaları hendesî şekilli mermer şebekelerdir. Kemer başı silmelerinin hemen üstünde bir silme, düz bir asaba ve en nihâyet saçak silmesi gelmektedir. Sebilin kubbesi çift olup iç kubbe basık, hariçdeki yarım küreden daha yüksektir. Saçak 1,20 metre genişliğindedir ve dış kubbe ile yekvücud bir bütün teşkil eder. Dipdeki sağır duvarda yekpâre bir taş tekne bulunmaktadır, bu tekneye su, sebil içindeki derin bir kuyudan verilir ki kuyunun suyu da Kırkçeşme suyunun mecrâsından alınmışdır.
Hazîre, sokak kapusundan girildiğine göre sağda, duvarla türbe binâsı arasındadır. On kabir vardır. En eskisi Mustafa Şah adında bir gence âit olup 10 X 10 santim boyunda küçük bir mermer üstünde kavuklu bir kabirdir, ölüm tarihi hicrî 1025 (M. 1616) dir. 1221 (1806 - 1807) tarihli diğer bir kabir Gazanfer Ağa vakfının mütevellilerinden hattat hâfız Mehmed Emin Efendinindir.
Bugün (Belediye Müzesi) Şehir Müzesi vazifesini görmekte olan Gazanfer Ağa Medresesi 1943 de, kurşun örtüsü, kapusu, penceresi, sıvası tamamen mahvolmuş harab ve perişan bir halde idi. Ön duvarların ve sebilin taşları karşıki ahşab evler yandığı zaman yangın ateşinde kireçleşmiş ve dağılmış bir halde idi ve her halde yapıldığı tarihden sonra pek çok yangın görmüşdü.
Medreseyi yeni vazifesine hazırlamak üzere 1943 - 1944 yıllarında tâmirini bu satırların muharriri yapmışdır (B.: Ayverdi, Ekrem Hakkı, cild 3, sayfa 1663).
Tâmirde, dânişmend odaları arasındaki duvarlarda, kemerlerine dokunulmadan geçit yerleri açıldı, bu suretle, bir müze için zarurî olan, salonların mütemâdiyeti sağlandı. Bu ameliye, eserin aslına bir müdahale gibi görünse de, herhangi bir eski binânın zamanımızda bir vazifeye sâlih hâle getirilmesi için, harâbiye terk edilmekden kurtarılması için zarurî bir hâldir.
Tâmire başladığımızda ocak yaşmakları mevcut değildi, yalnız yerleri duruyordu. Ocaklar birer höcre hâline getirildi, yalnız bir odada, numunelik olarak yaşmağı ile ihya edildi.
Sebilin darmadağın olmuş mermer direkleri değiştirildi, sebil saçağına da asıl şekli verildi.
Ekrem Hakkı AYVERDİ
Gazanferağa Medresesi, Sebili, Türbesi
(Resim : Bülend Şeren)
Gazanferağa Medresesi, Sebili, Türbesi
(Resim : Ekrem Hakkı Ayverdi)
Gazanferağa Medresesi, Sebili, Türbesi
(Plan : Ekrem Hakkı Ayverdi)
Theme
Building
Contributor
Ekrem Hakkı Ayverdi, Bülend Şeren
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Ekrem Hakkı Ayverdi
Identifier
IAM110412
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Ekrem Hakkı Ayverdi, Bülend Şeren
Description
Volume 11, pages 6024-6027
Note
Image: volume 11, pages 6025, 6026, 6027
See Also Note
B.: Gazanfer Ağa, Kapuağası; Belediye Müzesi, cild 5, sayfa 2462; B.: Davud Ağa, Mimar, cild 8, sayfa 4284; B.: Ayverdi, Ekrem Hakkı, cild 3, sayfa 1663
Theme
Building
Contributor
Ekrem Hakkı Ayverdi, Bülend Şeren
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.