Ondokuzuncu asır başlarında İstanbul’un namlı köçek oğlanlarından; Enderunlu Fâzıl Beyin “Çenginâme” isimli meşhur eserinde şu kıt’a ile kayıtlıdır: Ruhsatı vasla rizâ virdi Gazeb Neden ol zâti halîme bu lakeb Kaametü tab’ı mülâyimdir hep Eğilür herkese bir ar’arı var Hâşim Beyin musikî mecmuasında Nuri isimli bir şâirin Şâkir Ağa tarafından bestelenmiş bir mâhur şarkısı kayıtlıdır; şâir bu köçpk oğlanın adını “Küçük Gazab” diye kaydediyor, bundan da aynı lâkabla anılır bir köçek oğlanın daha mevcudiyeti anlaşılır, yine şarkıdan Küçük Gazab’ın Galata meyhânelerinde şöhret bulduğu öğreniliyor (B.: Meyhâne Köçekleri): Dinleyenler hob sedâsın Dahlidemez mübtelâsın Hâsılı sen canfezâsın Küçük Gazeb pür edâsın Neyleyim pek bî vefâsın Âşık oldum sana duydun Bugünlerde pek şen oldun Galata’da şöhret buldun Küçük Gazeb pür edâsın Neyleyim pek bî vefâsın Nuri seni vasfeyledi Tavşanlara heves geldi Âşıkların sensin derdi Küçük Gazeb pür edâsın Neyleyim pek bî vefâsın