Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GAZ, GAZ DEPOLARI, GAZYAĞI (Petrol)
Halkın “Gazyağı” dediği petrolün İstanbul’da, dolayısı ile Türkiye’de mekânları ışıklandırmada, zeytinyağı kandillerine ve mumlara tercihle ne zaman yaygın bir hâl aldığını tesbit edemedik. Tahminimiz petrol - gazyağı lâmbalarının 1865 - 1870 arasında gereği kadar yayılmış olduğudur.
İstanbul’a gazyağı, yerli ve yabancı tüccarlar eliyle önceleri Amerika’dan, sonra yolu daha kısa ve daha ucuza mal olduğundan Rusya’dan getirilmişdir. Bir akar yakıt olan gazyağı İstanbul’a biline gelmiş şekilde tenekeler içinde getirilmiş ve tenekeler ikişer ikişer sandıklara konmuş, onlara da gaz sandığı denilmişdir.
Gazyağı İstanbul’da bakkallarda satılagelmişdir. Bakkallar da semtin belli bir zaman süresince ihtiyacını karşılayacak kadar Gazyağı bulundurulmuş, alıcının imkânlarına göre ya tenekesiyle, yahud açık, okka hesabından satılmışdır.
Bütün şehrin ihtiyacını karşılayacak sandık sandık gazyağının muhafazası için depolar yapılması bir ihtiyaç olarak görülmüştür.
Gazyağının büyük bir ahşab şehir olan İstanbul’un içinde depo edilmesi çok tehlikeli görülmüş ve gazyağı depolarının şehrin iskân bölgeleri yakınında, bilhassa Yukarı Boğazda ve deniz kenarında kurulması düşünülmüşdür.
İlk Gaz Depoları — İlk gazyağı deposu Yukarı Boğazın Anadolu Yakasında Paşabağçesi ile Beykoz arasında İncirköyü’nd...
⇓ Devamını okuyunuz...
Halkın “Gazyağı” dediği petrolün İstanbul’da, dolayısı ile Türkiye’de mekânları ışıklandırmada, zeytinyağı kandillerine ve mumlara tercihle ne zaman yaygın bir hâl aldığını tesbit edemedik. Tahminimiz petrol - gazyağı lâmbalarının 1865 - 1870 arasında gereği kadar yayılmış olduğudur.
İstanbul’a gazyağı, yerli ve yabancı tüccarlar eliyle önceleri Amerika’dan, sonra yolu daha kısa ve daha ucuza mal olduğundan Rusya’dan getirilmişdir. Bir akar yakıt olan gazyağı İstanbul’a biline gelmiş şekilde tenekeler içinde getirilmiş ve tenekeler ikişer ikişer sandıklara konmuş, onlara da gaz sandığı denilmişdir.
Gazyağı İstanbul’da bakkallarda satılagelmişdir. Bakkallar da semtin belli bir zaman süresince ihtiyacını karşılayacak kadar Gazyağı bulundurulmuş, alıcının imkânlarına göre ya tenekesiyle, yahud açık, okka hesabından satılmışdır.
Bütün şehrin ihtiyacını karşılayacak sandık sandık gazyağının muhafazası için depolar yapılması bir ihtiyaç olarak görülmüştür.
Gazyağının büyük bir ahşab şehir olan İstanbul’un içinde depo edilmesi çok tehlikeli görülmüş ve gazyağı depolarının şehrin iskân bölgeleri yakınında, bilhassa Yukarı Boğazda ve deniz kenarında kurulması düşünülmüşdür.
İlk Gaz Depoları — İlk gazyağı deposu Yukarı Boğazın Anadolu Yakasında Paşabağçesi ile Beykoz arasında İncirköyü’nde getirici tüccar eliyle büyük bir ahşab binâ olarak yapılmışdı (1865 - 1870?). O civar halkı deponun yanma, hattâ infilâk etme tehlikesi karşısında yaşamış, hükûmete şikâyette bulunulmuş, 1872 de Peyki Şevket ismindeki tersane gemisi o sahile bağlanarak gazyağı deposu olarak kullanılmışdır.
1880 - 1881 de gazyağı sandıklarının muhafazası için depo-anbarların yapılması işi süresi 25 yıl olan bir imtiyaz ile Subhipaşazâde Abdürrahman Sâmi Beye verildi. Depoların nerelerde yapılacağı Şehir Emâneti (Belediye) tarafından bir haritada tesbit edildi. Sâmi Bey de imtiyaznâmesinde kendisi için tanınmış hakkı kullanarak Haciyan, Mumciyan ve Samanciyan adında ermeni asıllı üç iş adamı ile bir kollektif şirket kurdu ve 1882 - 1883 Çubuklu sahilindeki gaz depoları ile Beykoz - Anadolukavağı arasındaki sahilde bulunan gaz depoları yapıldı. Gaz tüccarları mallarını o depolarda bir ücret karşılığı muhafaza etmeğe mecbur tutuldular. Gazyağını gemilerden depolara indirme ve kendi özel saç mavunaları ile İstanbul piyasasına sevk etme hakkı da o şirkete verildi.
Gazyağcılar — Yakın geçmişin İstanbulundaki ayak satıcılarından, seyyar satıcılarından. Meskenlere elektrik ışığının henüz girmediği ve petrol lâmbalarının da yeni yeni yayıldığı devirde, halk tarafından “Gazyağı” denilen petrolün mahalle bakkallarına kadar tevzi edilmediği o devirde, İstanbul’un bilhassa kenar mahalleleri için çok lüzumlu esnafdan, satıcılardan olmuşlardı.
Bazan usta çırak iki kişi dolaşırlardı; çırak oğlan iki güğüm dolu gazyağını taşır, usta bir zenbil içinde lâmba fitili, lâmba şişesi bulundurur, hem okka ile gazyağı, hem de ihtiyacı olanlara fitil ve şişe satarlardı; hattâ ustalar lâmbaların ufak tefek tâmirlerini de yaparlardı. Sokak sokak dolaşırlarken “Gazcı!..” diye bağırırlardı. Bir kısmı Anadolu halkındandı, çoğu da musevî idi, fitil ve lâmba şişesi de satanların ise hepsi musevî idi.
Beyitleri “Hûbannâmei Nevedâ” dan alıyoruz.
Gazyağcının civanı kerçi hep bed bed kokar,
Kaş göz nakşı dururken kokusuna kim bakar.
El ayak kirli yağlı, varsun olsun boş ver be,
Döküm yıkım güzel ya, çak işmarı eşbehe.
Lisânı kubad imiş, üstü başı çul çaput,
Suyla sabun ne güne, yıkar haklar olur put.
İstanbul’da geceleri petrol lâmbaları ile ışıklandırılan evler, çok az olsa da hâlâ bulunmaktadır, gazyağı ihtiyaçlarını mahalle bakkallarından temin ederler. Büyük şehirde elektrik cereyanının kesildiği geceler evlerde apartımanlarda mum ve mumun yanı sıra gaz lâmbaları yakılır.
Gaz Tenekesi — Memleketimizde ve dolayısı ile İstanbul’da petrol lâmbalarının kullanılmaya başlandığından bu yana bir ithâl malı olan petrol (gaz, gazyağı) bilinen şekilde teneke kaplar içinde gelmiş ve perakende satışı da bakkallar eli ile yapılmış, boşalan gaz tenekeleri de, halk tarafından, içlerine sâir şeyler konulmak ve bilhassa çeşmelerden evlere su taşıma kabı olarak aranmış, kullanılmışdır.
Kare şeklindeki üst kısmı kesilip atıldıktan sonra açılan ağzına köprü gibi bir ağaç geçirilip çivilenmiş, o ağaç kulp vazifesini görmüşdür. Su taşımada çift teneke kullanılmış, ağaç kulplarından bir iple bir askıya asılarak taşınmışdır.
Halk ve mahalle sakaları çeşmelerden evlere gaz tenekeleri ile su taşımışlardır. Yakın geçmişe kadar dar gelirli ve hattâ orta halli her İstanbul evinde su taşıma kabı olarak bir iki gaz tenekesi mutlaka bulunmuşdur.
Yine o eski mütevâzi İstanbul evlerinde gaz tenekelerinde kuru fasulya, bulgur gibi erzak muhafaza edilmiştir. Zamanımızda su taşıma kabı olarak gaz tenekesinin yerini plâstik bidonlar almışdır, gaz tenekesi ile su taşıyanlar nâdir görülmektedir (B.: Gazanfer Efendi, Düzceli, cild 11, sayfa 6027).
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110400
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 11, sayfalar 6018-6019
Bakınız Notu
B.: Gazanfer Efendi, Düzceli, cild 11, sayfa 6027
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.