Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
GARİBCE KALESİ VE KÖYÜ
(Bu isim “yakınca” anlamında “Karibce” diye de söylenir ve yazılır). Yukarı Boğazın Rumeli yakasında Rumeli Kavağı Köyü ile Rumeli Feneri Köyü arasında bir balıkcı köyüdür. Köy, aynı adı taşıyan bir koyun batı yönündeki bitimi ile, yine aynı adı taşıyan bir burnun güney yamacı üzerinde kurulmuşdur. Koya, suyu oldukça bol bir dere dökülmektedir, şimdi o dereye de Garibce Deresi deniliyor ise de 1836 - 1837 tarihli Moltke haritasında (B.: Moltke, Freiherrn von) derenin adı Bağçıvan Deresi diye yazılmışdır. Bizim rastladığımız eski metinlerde hep Garibce adı geçerken Moltke Haritasında ve Mehmed Eşref Beyin malî 1324 (1908 - 1909) tarihli ve 1/60.000 mikyaslı Boğaziçi Haritasında Köyün adı “Karibce” diye yazılıdır. Eşref Bey, dereyi de Bağçıvan Deresi diye kaydetmişdir.
Köyün merkezhi kısmı dere boyundadır. Camii ve ilkokulu ve 3 bakkal dükkânı, 7 çeşmesi, mezarlığı da oradadır.
Garibce Köyünün kuzey yönünü kapatan sırt üzerinde ve Garibce Burnuna doğru, Üçüncü Sultan Mustafa zamanında ve bu hükümdarın son yıllarında 1770 - 1775 arasında Karadeniz Boğazının ağzı yeni kaleler ve tabyalar ile tahkim edilirken yapılmış bir kale bulunuyordu.
Garibce Köyü Sarıyer ilçesine bağlıdır. Zamanımızda yukarı boğazın yasak askerî bölgesi içindedir. Üçüncü Kolordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Kor...
⇓ Read more...
(Bu isim “yakınca” anlamında “Karibce” diye de söylenir ve yazılır). Yukarı Boğazın Rumeli yakasında Rumeli Kavağı Köyü ile Rumeli Feneri Köyü arasında bir balıkcı köyüdür. Köy, aynı adı taşıyan bir koyun batı yönündeki bitimi ile, yine aynı adı taşıyan bir burnun güney yamacı üzerinde kurulmuşdur. Koya, suyu oldukça bol bir dere dökülmektedir, şimdi o dereye de Garibce Deresi deniliyor ise de 1836 - 1837 tarihli Moltke haritasında (B.: Moltke, Freiherrn von) derenin adı Bağçıvan Deresi diye yazılmışdır. Bizim rastladığımız eski metinlerde hep Garibce adı geçerken Moltke Haritasında ve Mehmed Eşref Beyin malî 1324 (1908 - 1909) tarihli ve 1/60.000 mikyaslı Boğaziçi Haritasında Köyün adı “Karibce” diye yazılıdır. Eşref Bey, dereyi de Bağçıvan Deresi diye kaydetmişdir.
Köyün merkezhi kısmı dere boyundadır. Camii ve ilkokulu ve 3 bakkal dükkânı, 7 çeşmesi, mezarlığı da oradadır.
Garibce Köyünün kuzey yönünü kapatan sırt üzerinde ve Garibce Burnuna doğru, Üçüncü Sultan Mustafa zamanında ve bu hükümdarın son yıllarında 1770 - 1775 arasında Karadeniz Boğazının ağzı yeni kaleler ve tabyalar ile tahkim edilirken yapılmış bir kale bulunuyordu.
Garibce Köyü Sarıyer ilçesine bağlıdır. Zamanımızda yukarı boğazın yasak askerî bölgesi içindedir. Üçüncü Kolordu ve İstanbul Garnizon Komutanı Korgeneral Fikret Göknar’ın 4 Ocak 1972 tarihli özel bir izinnâmesi ve Tercüman gazetesi erkânından Âdil Ilıcak’ın arabası ile gidilip görüldü. Tekrar görmek icab etti, İstanbul Ansiklopedisi adına ikinci ziyaretimizi, recâmızı kabul eden seçkin devlet adamı İstanbul Vâlisi Vefâ Poyraz Beyefendi ile birlikde yapdık. Burada muhterem vâliye ve muhterem korgenerale ve iyi insan ve dost Âdil Ilıcak’a şükrânımızı tesbit etmek vecibemizdir. Köyde tedkiklerimizde bulunurken bize yardım eden Deniz Binbaşısı İbrahim Neşet İkiz’e, öğretmen Nevzad Sevinç ile öğretmen Halil Tarhan’a da şükrânımızı ayrıca kaydederiz.
Garibce Kalesi — Garibce Köyünün 1770 - 1775 arasında yapılmış olan kaleden sonra kurulmuş olacağı kanısındayız.
Yukarı Boğazda, kale ve tabya, 11 müstahkem mevki vardı. Bunlardan İstanbul tarafındaki dördü “Rumeli Kavağı Kalesi”, “Telli Dalyan Tabyası”, “Anadolu Kavağı Kalesi” ve “Yûşâ Dağı Tabyası” dır, içlerine “Usta” unvanını taşıyan bir zâbitin emrinde Bostancı neferleri yerleştirilmişdi. Bostancıbaşı Ağa denilen sarayın en büyük zâbitlerinden birinin yüksek komutası altında ayrı bir askerî teşkilâttır (B.: Bostancı, Bostancılar Ocağı, Bostancıbaşı Ağa, cild 6, sayfa 2976).
Karadeniz tarafındaki yedisi “Bağdadcık Kalesi”, “Revancık Kalesi”, “Rumeli Feneri Kalesi”, “Anadolu Feneri Kalesi”, “Garibce Kalesi”, “Büyük Liman Kalesi” ve “Poyraz Limanı Kalesi” dir, içlerine Anadolu’nun Karadeniz yalısı halkından toplanıp getirilen askerler yerleştirildi. Mahallî kıyâfetlerini, zıpka denilen kara don ve mintanlarını, puşu denilen kara bezden başlık - kabalaklarını muhafaza ettiler; Boğazın son kasabacıklan Sarıyer ile Beykoz’a çok uzakda bulundukları için, kendilerine evlenme, ev bark, tarla bağçe sahibi olmalarına da izin verildi ve o kalelerin hemen yanı başlarında küçük köyler teşekkül etti. Kalelere “Dizdar” unvanı bir zâbit tayin edildi ve 7 kale ile tabya “Boğaz Nâzırı Ağa” unvanını taşıyan ve Rumeli Feneri Köyünde oturan bir kumandanlığa bağlandı. Kalelerin efradı, kumandanları Boğaz Nâzırı Ağa ile birlikde, Yeniçeri Asker Ocağına bağlı yamak bir asker ocağı oldu ve “Boğaz Kaleleri Yamakları”, yahut sadece “Yamaklar” denildi.
Garibce Kalesi, 1770 - 1775 arasında, Türkiye hizmetine girmiş Macar asıllı bir Fransız subayı olan Baron de Tott’un hazırladığı bir projeye uyularak yaptırılmışdı (B.: Tott, Baron de); Garibce Köyünün de o tarihden sonra kurulmuş olması gerekir diyoruz.
Zamanımızda Garibce Kalesinden eser kalmamış gibidir. Moltke tarafından 1836 - 1837 de yapılmış 1/25.000 mikyaslı Boğaziçi haritasında bu kale basit çizgi ile gösterilmişdir, esas binânın kare plânlı olduğu tahmin edilebilir, bir kale duvarı içinde de birkaç yapı gösterilmişdir, “Yıkık Kışla” diye de bir yazı vardır. Kalenin dibinde deniz kenarında da bir binâ görülüyor, şimdi o mevkide köyün beton direkler üzerinde yapılmış kahvehânesi bulunmaktadır.
1928 de İstanbul Ticâreti Bahriye Müdürlüğünce tertib edilerek yayınlanmış “İstanbul Limanı” isimli rehberde Garibce’den şu satırlarla bahsediliyor:
“Garibce Burnu: Garibce Burnu’nda eski bir taşdan köşk ve şimâlî şarkîye (Kuzey Doğuya doğru uzanan bir tepede eski Garibce İstihkâmları ve etrafında birkaç ev ile çiftlikler görülür. Garibce Burnu’nun şimâlî sâhili (Kuzey kıyısı), şimâlî şarkîye açık hafif bir koy teşkil eder ve düz bir sığlık ile çevrilmişdir. Bu sâhilde şimâle doğru hafif bir cereyan (akıntı) vardır. Güzel havada sahilden 4 gomena açık olmak şartı ile bir gemi 10 kulaca demirleyebilir..”.
Bu rehberde “eski bir taşdan köşk” diye kaydedilen binânın, Molke’nin Boğaz haritasında Garibce Kalesinin hemen altında gösterilmiş yapı olması muhtemeldir.
1928 gibi yakın bir tarihde yayınlanmış bir rehberde, Garibce Köyünden bahsedilmeyerek “birkaç ev vardır” diye geçilmesi de garibsenir. Köy mezarlığında 1787 ve 1812 tarihlerini taşıyan kabir taşları mevcuddur. Rehberin yayınlandığı tarihe nisbetle en azdan 140 yıl önce kurulmuş bir köyden birkaç ev diye bahsetmek elbet ki revâ değildir. Yine o rehberde koskoca bir boğaz kalesi için “İstihkâmlar” denilmişdir. Bu kayıddan Garibce Kalesinin 1928 de bir kale hüviyetini kaybetmiş denilecek kadar harab olduğu anlaşılır.
Bizim ziyâretimizde (Mart 1972) toprak üstünde kale duvarlarından en küçük bir iz görülmüyordu. Fakat yer altında dehlizler, eskiden arkalarına toplar yerleştirilmiş pencereler ve oldukça geniş iki bölme duruyordu.
1971 de baş kadın rolünde Hülya Koçyiğit’in oynadığı “Senede Bir Gün” filminin bazı sahneleri bu kale harabesinde çevrilmiş ve köy gençlerinden birkaç kişi de figüranlık yapmışdır.
Her Türk kalesi gibi Garibce Kalesi’nin de bir camii vardı, köyün yaşlılarından Temel Çınar Reisin rivâyetine göre kale camii 1925 de yıktırılmış. Yine o zâtın rivâyetine göre kale kale kapusunun üstünde bir kitâbe taşı mevcuddu. Kalenin İkinci Sultan Mahmud tarafından yapıldığını bildiriyordu. Halen kitâbe taşı kaldırılmış, köyce kimler tarafından nereye götürüldüğü biliinmiyordu. Bu taşın bir tâmir kitâbesi olması gerekir.
Garibce Köyü — 1972 de 65 evli bir köydü, nüfusu 375 - 400 arasında idi; halkının hepsi balıkcı ve cedleri Anadolu’nun Karadeniz yalısından gelmiş Sürmeneliler, çoğunlukla da Rizelilerdi.
Köyün 1 camii, 1 ilkokulu, 3 bakkal dükkânı, 1 balıkcı kahvehânesi, 7 çeşmesi vardır; fırını yok, ekmeği Rumeli Feneri Köyünden geliyordu; kasabı da yok, eti Sarıyer’den alıyorlardı. Köye yakın zamanlarda elektrik getirilmiş bulunuyordu.
Garibce balıkcılarını besleyen veli nimetleri kalkan balığı idi. İstanbul balıkhânesine “Karadeniz kalkanı” diye gelen balık, Garibce balıkcılarının getirdikleri kalkanlardır. Köyde büyük küçük 40 balıkcı motoru vardır. Sobalı, yataklı, konforlu motorlardır.
Kalkan balığı avı Şubat’dan Haziran’a kadar 5 ay kadar sürmektedir. Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında dinlenilir, motorlar temizlenir, tekneler ve makinalar revizyondan geçer. Eylül’den Ocak ayına kadar süren Çingene Palamutu avına hazırlık yapılır.
1972 de bir kalkan ağının maliyeti 150.000 lirayı buluyordu. Kalkana çıkdıkları zaman bir hafta, hattâ onbeş gün denizde kaldıkları olur.
Bu balıkcı köyünün hayatî ihtiyacı, köy önündeki küçük koyun ağzına en uzun 75 metrelik bir mendirek idi. 1972 Şubat’ında Garibce’nin az kuzeyinde Rumeli Feneri Köyünün limanı yapılmaya başlamışdı. O işi üzerine alan müteahhit, liman inşaatı için kurduğu şantiyeleri bozmadan Garibce Mendireğini de 500 - 800 bin liraya yapabileceğini bildirmişdi. Köylünün temin edebileceği bir para değildir, Garibce’ye devlet elinin uzanması gerekiyordu.
Köyün camii yenidir, köylü namazını 1925 yılına kadar Kale Camiinde kılmışdır, kaledeki cami yıkıldıkdan sonra köyün içinde yeni bir cami, köylü parası ile ancak 1945 - 1947 arasında yaptırılabilmişdir. Kare plânlı ve 18 basamak taş merdivenle çıkılır fevkaanî bir camidir. Altı, balıkcı köylüler tarafından müşterek bir mahzen olarak kullanılmaktadır.
Camiin yanında avlumsu bir mezarlık vardır, orada gördüğümüz iki kabir taşının kitâbeleri, köy tarihçesi için önemlidir, şunlardır:
“Merhum ve magfur Kerimoğlu Abdullah ruhu için elfâtiha, sene 1201 (M.1786 - 1787)”.
“Ziyâretden murad bir duâdır.
Bugün bana ise yarın sanadır.
Gençliğine doyamayan, muradına eremeyen, denizde garikan vefat eden Şileli Kalyoncuoğlu Molla Ahmed’in oğlu merhum Mehmed Yazıcı’nın ruhu için fâtiha, sene 1227 (M. 1812)”.
Köyün beş sınıflı bir ilkokulu vardır, köyün en büyük binâsıdır ve köyün dere boyundaki kısmındadır. 1972 de 50 öğrencisi ve 2 öğretmeni vardı (Nevzad Sevinç, Halil Tarhan). Okul binâsı da yeni cami ile birlikde köylü parası ile 1945 - 1947 arasında yapılmışdır.
Köyün tek kahvehânesi olan koy kenarındaki balıkcı kahvehânesi de bir köy malı idi. Deniz içinde bir binâ kalıntısının hüviyetini kaybetmiş temeli üzerine çıkılan beton direkler üzerindedir. Balıkcı reislerinden Mahmud Bayrakdar ile oğlu tarafından işletiliyordu.
İçinden bir dere geçdikden başka suları kaynaklardan gelen 7 çeşmesi vardır:
Cami Çeşmesi: Yeni Camiin yanındadır; Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından yapdırıldığı rivâyet edilmektedir, sonra yerine, hâlen görülen çeşme köylüden Mahmud Topcu tarafından yaptırılmışdır.
Soğuksu Çeşmesi: Kaynağı bulunduğu yerdedir, 1223 (M. 1808) de yapılmışdır, Harputlu Toramanoğlu Molla Musa’nın hayır eseridir.
Tepesuyu Çeşmeleri: Suları aynı kaynakdan gelen 150 metre aralıklı iki çeşmedir.
Kayadibi Suyu Çeşmesi.
Ev Çeşmesi: Kaynağı bir evin bağçesinde olup kaynağı başına Faytoncu Mustafa adında biri tarafından yapılmış, sonra Ahmed Kurşun tarafından onarılmışdır.
Hacısuyu Çeşmesi: 1326 (M. 1908) de Sürmene’nin Hamandoz köyünden Hasanoğlu Hacı Süleyman tarafından yaptırılmışdır.
Garibce, ilçe merkezi Sarıyer’den 14 kilometre mesâfededir yol Rumeli Kavağı köyünden geçerek gelir; Sarıyer - Rumeli Kavağı arası, Boğazın ana sahil yolunun devamıdır, Rumeli Kavağından sonra Rumeli Feneri Köyüne giden dağ yoluna çıkılır ve oradan ayrılan bir dağ yolu ile Garibce’ye inilir.
Garibce ile Rumeli Kavağı arasında 5,5 kilometrelik bir de sahil yolu vardır, fakat yaya yoludur, nakil vasıtası geçemez.
Garibce ile Rumeli Feneri Köyü arası da, dağ yolu olarak 2 kilometredir.
Garibce’nin güney-batısındaki tepenin üstünde bir kule harabesi vardır, Bizanslılardan, yahud Cenevizlilerden kalmış deniliyordu, gidilip görülemedi, bu kule Moltke haritasında da işaret edilmişdir.
Âli Sâim, 1933 de pek genc yaşında iken yayınladığı ilk eseri olan “İstanbul ve Eski Eserleri” isimli kitabda Garibce için: “Garibce’ye vapur da işlemez. Boğazın bu şirin köyünde yazmaya değer bir şey yok gibidir..” diyor. Henüz bir lise öğrencisi iken öyle bir eseri kaleme alma ve yayınlama cesâretini göstermiş bir genc için kaçınılmaz büyük hatâlardandır.
Kanlıcalı Abdürrahim Câbir Vada, bir yayın tarihi taşımayan, fakat 1943 den önce yayınlandığını bildiğimiz “Boğaziçi Konuşuyor” isimli eserinde Garibce Köyünden şöyle bahsediyor: “... biraz daha içeride (Boğaz ağzından içeride) Anadolu tarafında Poyraz, Rumeli cihetinde Garibce köyleri vardır. Poyraz’ın plajı ve Garibce’nin koyu pek güzeldir. (Bu yukarı boğaz köylerine) Şirketi Hayriye vapurları işlemez. Halkının esas meşgalesi balıkcılık ve deniz nakliyeciliğidir..”
Karakin Efendi Deveciyan’ın “Balık ve Balıkcılık” isimli ölmez eserinde de Garibce Burnu, yukarı boğazda kurulan Büyükliman ve Bağlaraltı dalyanları arasında hudud olarak kaydedilmişdir (B.: Bağlaraltı Dalyanı, cild 4, sayfa 1817; Büyükliman Dalyanı, cild 6, sayfa 3303). Bağlaraltı Dalyanı Moltke haritasında gösterilmişdir.
Garibce Köyü
(Kroki: Nevzad Sevinç)
Theme
Building
Contributor
Nevzad Sevinç
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM110366
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Nevzad Sevinç
Description
Volume 11, pages 5999-6003
Note
Image: volume 11, page 6000
See Also Note
B.: Moltke, Freiherrn vonB.: Bostancı, Bostancılar Ocağı, Bostancıbaşı Ağa, cild 6, sayfa 2976; B.: Tott, Baron deB.: Bağlaraltı Dalyanı, cild 4, sayfa 1817; Büyükliman Dalyanı, cild 6, sayfa 3303
Theme
Building
Contributor
Nevzad Sevinç
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.