Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
GARİB, GARÎBAN
“Aslı arabca; Gurbet ve Garabet köklerinden: 1. Yabancı, yabancı yerde yaşayan, gurbetde bulunan; 2. Kimsesiz, zavallı, bîçâre; 3. Alışılan tarz ve sûretde olmadığından tuhaf görünen (misâl: ne garib vapur, ne önü belli ne ardı); 4. Tesirli, dokunaklı (misâl: bülbül yine garib garib ötüyor). Cem’i: Gurebâ (Şemseddin Sami, Kaamûsi Türkî).
Hâneberduşlar, apaşlar argosunda cem’i “Gariban” şeklinde söylenir ki kendileri de zâten garîban takımındandır. İstanbul’a yurdun her tarafından iş için gelmiş, hattâ içlerinde çocuklar bulunan “Garîban” ın yattıkları yerler, yürekler sızlatan bir sefâlet arz eder. Bir bekâr odasında bazen yirmi kişinin yattığı görülür. Odalarda ranzalar yapılır; ağır kokulu o odaların ranza tahtalarına serilen döşekler ya bir hasır üstünde bir yorgan mitilinden ibârettir, yahut bir de pide gibi şilte vardır ki lüks sayılır, baş yastığı da öyledir, çoğunlukla sırtlarından çıkardıkları partal ceketler ve pantalonlar, geceleri başlarının altına yastık olur.
En düşükleri sabahcı kahvehânelerinde, sabahcı hamamlarında, “balık istifi” denilen tâbir ile yatarlar.
Tuğla harmanlarında, binâ yapılarında, briket imalâthânelerinde çalışan amele, işçi, ırgatlar tahta kulübeler, tek göz bir baraka, odacık, yahut yapdıkları binânın yağmurdan korunmuş bir köşesinde yatar, barın...
⇓ Devamını okuyunuz...
“Aslı arabca; Gurbet ve Garabet köklerinden: 1. Yabancı, yabancı yerde yaşayan, gurbetde bulunan; 2. Kimsesiz, zavallı, bîçâre; 3. Alışılan tarz ve sûretde olmadığından tuhaf görünen (misâl: ne garib vapur, ne önü belli ne ardı); 4. Tesirli, dokunaklı (misâl: bülbül yine garib garib ötüyor). Cem’i: Gurebâ (Şemseddin Sami, Kaamûsi Türkî).
Hâneberduşlar, apaşlar argosunda cem’i “Gariban” şeklinde söylenir ki kendileri de zâten garîban takımındandır. İstanbul’a yurdun her tarafından iş için gelmiş, hattâ içlerinde çocuklar bulunan “Garîban” ın yattıkları yerler, yürekler sızlatan bir sefâlet arz eder. Bir bekâr odasında bazen yirmi kişinin yattığı görülür. Odalarda ranzalar yapılır; ağır kokulu o odaların ranza tahtalarına serilen döşekler ya bir hasır üstünde bir yorgan mitilinden ibârettir, yahut bir de pide gibi şilte vardır ki lüks sayılır, baş yastığı da öyledir, çoğunlukla sırtlarından çıkardıkları partal ceketler ve pantalonlar, geceleri başlarının altına yastık olur.
En düşükleri sabahcı kahvehânelerinde, sabahcı hamamlarında, “balık istifi” denilen tâbir ile yatarlar.
Tuğla harmanlarında, binâ yapılarında, briket imalâthânelerinde çalışan amele, işçi, ırgatlar tahta kulübeler, tek göz bir baraka, odacık, yahut yapdıkları binânın yağmurdan korunmuş bir köşesinde yatar, barınırlar.
Bir briket imalâthânesinde bir baraka içinde, Doğu Anadolu’dan gelmiş iki delikanlı ile bir çocuğun (yaşları 15 - 30 arası) bir döşek içinde ve iki yorgan mitili altında iki sene yattıkları tesbit edilmişdir. Döşeği yanlamasına sermişler, dışarda kalan ayaklarını gazete kâğıdları üstüne uzatmışlardır. Kulübelerinde iki yıl boyunca bir gece bile ışık görülmemişdir. Gıdaları ekmek, su, kuru soğan, bâzan zeytin, lüks olarak yoğurt, yazın domates, üzüm, karpuz, kavun olmuşdur. Gündeliklerini titiz dikkatle köylerine göndermişler, cıgarayı koklaya koklaya içmişler, günde en çok iki cıgara, vakit öldürmek için bilhassa uzun kış gecelerinde civardaki bir kahveye giderek birer çay içmişler ve kulübelerine döndüklerinde de uyuyuncaya kadar memleketlerinin ağzı ile türkü söylemişlerdir. Parça başına para aldıkları için, üç beş briket veya künk fazla yapmak için sabah ezanından önce karanlıkda çalışmaya başlamışlardır, sokak lâmbasının ışığında.
İstanbul’daki Garîban’ın hayatı çok dikkatle tetkik edilmeye değer. Millet Meclisinde konuşulacak bir konudur. Günlük gazetelerin röportaj yazarları bu konuya temas etmeyi, nâdir de rastlansa, ihmal etmemişlerdir. En güzel yazılardan biri Cumhuriyet gazetesinde 1963 yılında “Garîbanlar Yurdu” başlığı ve Alâeddin Bilgi imzası ile yayınlanmıştır, aşağıdaki satırları oradan alıyoruz:
“... Kuruçeşme’de Kırbaç Sokağındaki Garîbanlar Yurdunu İstanbullular bilmez ama Edirne’den Van’a, Kars’a kadar yoksul tüm köylüler biliyor. 30 - 40 metre karelik bir avlunun etrafında gecekondulara rahmet okutan tipte ufak ufak odalar. Altı metre karelik bir odada 20 kişi yatıyordu. Birbirinin eşi 16 oda.
“Üç kişi sobanın başında (linyit, yakılan odun sobası) ısınmaya çalışıyordu, iki üç kişi de ranzaların üzerinde yan gelmiş oturuyordu. Duvardan duvara gerilmiş iplerde asıl renklerini kaybetmiş çamaşırlar asılıydı.
“... Mevsimine göre 200 - 300 kişinin barındığı bu yerde, Kuruçeşme depolarına kömür geldi mi bayram havası esiyordu. Kömürün gelmesi, İş’in gelmesi demekdi. Karaköse’nin Eleşkirt ilçesinin Tahir köyünden on akrabası ile aynı odada kalan Ramazan şöyle konuşdu:
— Şansın yâver giderse bir iki ay çalışırsın.. günde 20 - 30 lira gelir helâlinden.. durmadan kömürü sırtlarsın, ya da kazmayı sallarsın.. taş taşırsın.. harç kararsın.. bir de şansın yâver gitmedi mi, bekle Allahım bekle ki iş çıksın..
“... Karadenizli, Çankırılı, Kırşehirli, Kuruçeşme’deki bu odalarda toplananların hepsi böyle anlatıyor. Anadolu’nun dört bir tarafından gelip burada toplanmışlar. İş için, çalışmak için İstanbul’un dört bir tarafına dağılıyorlar ve geceleri yine burada toplanıyorlar. Odalarda bir kişilik yatacak yerin aylık kirası 20 liradır. Hemen her oda bir memlekete ait, yeni gelen memleketlisini bulur, onun yanına gider.
“Burasını, insanların yatabileceği bir yer olarak düşünmek bile, insan olanın yüreğini sızlatmalıdır” (Cumhuriyet Gazetesi, A. Bilgi, 20 Ocak 1963).
Aşağıdaki beyitler Hippi şâir Mehmed Gökçınar’ındır. (B.: Gökçınar, Mehmed):
Hor görme Hippilermi, diyar garibleridir,
Oğlan mı kız mı farksız sevimli serseridir.
Benim Hippiciklerme niçin kızar, şaşarlar,
İstanbul bu, elbetki sürü sürü koşarlar.
Sâde yabancılar mı, yok mu hiç yerli malı?
Bir gün de onlar için şöyle bir dolaşmalı.
O kaş gözler, o boy bos, o ayaklar, o eller,
Hepsi ana kuzusu, garîbandan güzeller.
Igazlı, Kazdağlısı; Sübhandağlı, Bingöllü,
Bir vahşî bakışıyla zabtediyor bin gönlü.
Sivaslı, Tokadlısı,; Hafik, Zara, Zileli,
Kimi kaplan pençeli, kimi arslan yeleli.
Ya Bitlisli, Vanlılar; Karslı, Erzincanlılar,
Güzellerin cellâdı, elleri fermanlılar.
Saymazsın Gökçınar, koskoca Anadolu,
Garîban uşaklarla dolmuş İstanbolu.
Yatdıkları odalar yürekler sızlatıyor,
Bakarsın bir döşekde üç hemşeri yatıyor.
Konuşur derdleşirler, köye mektub yazarlar,
Umut iğnesi elde, lâfla kuyu kazarlar.
Timar etmek kolay mı gönüldekiyarayı,
Toplamaya mecburdur başlık için parayı.
Kimi iş bulamamış, saz çalar, türkü söyler,
Kiminin kafasında kavak yeli, heyheyler.
Yarı sıla sayılır hemşeri muhabbeti,
Bilemezler tadını görmeyenler gurbeti.
Bu konuda aşağıdaki satırlar Günaydın gazetesinden alınmışdır, aynı delikanlının ayrı ayrı pozlarda üç resmi altında şunlar yazılıdır: “Yozgatlı Zeki Güler sahahları çıra satıyor, öğleden sonra kalaycılık yapıyor, akşamları da kara kara düşünüyor. 21 yaşındaki Zeki başlık parası biriktirmeye çalışmaktadır, onbeş bin lira..” (Kemal Yıldırım, Günaydın, Mart 1972).
Kuruçeşme’deki Gariban Yurdu
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Üsküdar’da Büyük Hamamın bir kapalı çarşı olarak restorasyonunda çalışmış amele Trakyalı Mustafa’nın binâ içinde yatıp barındığı köşe, 1962
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Koltuğunda yorganı ile İstanbul’a gelmiş Erzincanlı Ömer, 1960
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Görsel: cilt 11, sayfa 5997
Yapıda çalışan Ilgazlı Mustafa, 1953
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Yol amelesi Zaralı Hasan, 1950
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM110363
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 11, sayfalar 5994-5998
Not
Görsel: cilt 11, sayfalar 5995, 5996, 5997, 5998
Bakınız Notu
B.: Gökçınar, Mehmed
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.