1962 senesinde ağustos ayında Avrupayı oto - stop usûlü ile yol parası vermeden dolaşarak İstanbula gelmiş ve İstanbulda, bu satırları yazan hâne berduşun on gün kadar misâfiri olmuş 18 yaşında bir fransız lise öğrencisi; türkleri çok sevdiğini söylemişdir; “Gazeteci olacağım, Lamartine’nin, Pierre Loti’nin, Clande Farrère’in izinden gidip memleketinizi bugünkü yüzü ile fransızlara tanıtacağım, ama önce kendim görüp tanımak istedim..” demişdir. İstanbulun her tarafını gezdirdim; Topkapu Sarayı Müzesinden Kılıçalipaşa Hamamına, Gülhâne Parkından Yüşa Dağına, Kilyosa, Karaburuna, Belgrad Ormanına, Şileye, Agvaya varınca; görüp, gezdik, kahvelerde oturduk, plajlarda, hamamlarda yıkandık; ona bir de Fransızca - Türkçe ve Türkçe - Fransızca lugat hediye ettim. Resminin bir gazetede çıkmasını istedi, onu da sağladım ve resmini çeken gazeteciye: “İstanbul’u İstanbullulardan çok tanıyorum..” dedi. Gömleğinin sağ kolunda Fransız ve sol kolunda Türk bayrağı dikilmiş bu şirin ve sıcak kanlı Fransız genci ile mektuplaşdık, son mektubunda Fransız bahriyesinde askerliğini yapacağını yazıyordu. (1965). Mehmed GÖKÇINAR