Tanzimat devrinin en genc vezirlerinden; 1829 da İstanbulda doğdu, Mustafa Reşid Paşanın (B.: Reşid Paşa, Mustafa) üçüncü oğludur, hususî tahsil gördü, memuriyet hayatına babasının sadırazamlığı zamanında Sadâret Mektûbî Kaleminde kâtiblikle başladı, devrin pâdişahı Abdülmecidin kızlarından Fatma Sultanla evlenerek dâmâd olunca evvelâ vezir rütbesini aldı ve süratle yükseldi, Meclisi Vâlâyi Ahkâmı Adliye âzası, sonra Hazîne Hassa nâzırı, 1856 da da henüz 27 yaşında iken Hâriciye Nâzırı oldu. Bir ara Evkaf ve Ticâret nâzırlıklarında da bulundu, bu son vazifesinde iken, babasının ölümünden pek az sonra bir deniz kazasında boğularak öldü. 5 safer 1275 (15 eylül 1858) gecesi üç çifte kayığı ile Sarıyerden yalısına dönüyordu, yanında Amasralı Mustafa adında genc, güzel ve gaayetle mahremi bir uşağı vardı; hem onlar hem de kayıkcılar sarhoşdu; sarhoş kayıkcıların kör gidişi ile kayık Yeniköy açıklarında Boğazdan geçen bir İngiliz vapurunun önüne düşdü ve parçalanarak battı, kayıkcılar kurtarıldı, paşa ile uşağı denizde kayboldu. Paşanın parmağında çok kıymetli bir elmas yüzükle ve cebinde yine pek kıymetli bir inci tesbih vardı, ikisinin tutarı o zaman için büyükce bir servet teşkil ediyordu, kazânın kasıd olması ihtimâli söylendi. Paşa ile uşağının cesedleri iki gün sonra Beykozda ığr...

Tanzimat devrinin en genc vezirlerinden; 1829 da İstanbulda doğdu, Mustafa Reşid Paşanın (B.: Reşid Paşa, Mustafa) üçüncü oğludur, hususî tahsil gördü, memuriyet hayatına babasının sadırazamlığı zamanında Sadâret Mektûbî Kaleminde kâtiblikle başladı, devrin pâdişahı Abdülmecidin kızlarından Fatma Sultanla evlenerek dâmâd olunca evvelâ vezir rütbesini aldı ve süratle yükseldi, Meclisi Vâlâyi Ahkâmı Adliye âzası, sonra Hazîne Hassa nâzırı, 1856 da da henüz 27 yaşında iken Hâriciye Nâzırı oldu. Bir ara Evkaf ve Ticâret nâzırlıklarında da bulundu, bu son vazifesinde iken, babasının ölümünden pek az sonra bir deniz kazasında boğularak öldü. 5 safer 1275 (15 eylül 1858) gecesi üç çifte kayığı ile Sarıyerden yalısına dönüyordu, yanında Amasralı Mustafa adında genc, güzel ve gaayetle mahremi bir uşağı vardı; hem onlar hem de kayıkcılar sarhoşdu; sarhoş kayıkcıların kör gidişi ile kayık Yeniköy açıklarında Boğazdan geçen bir İngiliz vapurunun önüne düşdü ve parçalanarak battı, kayıkcılar kurtarıldı, paşa ile uşağı denizde kayboldu. Paşanın parmağında çok kıymetli bir elmas yüzükle ve cebinde yine pek kıymetli bir inci tesbih vardı, ikisinin tutarı o zaman için büyükce bir servet teşkil ediyordu, kazânın kasıd olması ihtimâli söylendi. Paşa ile uşağının cesedleri iki gün sonra Beykozda ığrıb ağları içinde bulunmuşdu, birbirlerine sım sıkı sarılmışlardı, elmas yüzük de paşanın partesbih bulunamadı. Kazâ esnâsında elinde olup denize düşdüğü tahmin edildi. Uşak Mustafa çok iyi yüzme bilirdi, kayık parçalanınca paşasına kurtarmak için sarıldığı, fakat onu kurtaramadıkdan başka kendisinin de beraber boğulduğu anlaşıldı. Gaalib Paşanın anası, kocasının zehirlenerek öldürüldüğü kanaatinde idi, oğlunun ölüm haberini alınca Gaalib Paşanın kazâ süsü verilerek öldürüldüğünü söylemeye başladı, suikasdın da zevcesi tarafından kayıkcıları satın alınarak tertib edildiğini iddia etti; paşa zevcesi Fatma Sultan ile hiç anlaşamamış, evlilik saadeti tatmamış, boşanıp ayrılamayınca da kendisini içkiye vermişdi. Orta boylu, vechen melih, sohbeti hoş, rind meşreb, musikiye âşinâ, çok mükemmel Fransızca bilir ve devrinin en şık adamıydı. Hem hat bakımından hem de ifâdesi ile çok güzel yazı yazardı. Ölümünde 29 - 30 yaşlarında idi, uşağı Amasralı Musfafa aşırı teveccühü, konağında ve yalısında Sultan’a mensub kişiler tarafından bir dedi kodu konusu yapılmışdı. Babasının Bayazıddaki türbesine defnedildi. Damad Ali Galib Paşa (Resim: Sabiha Bozcalı)