1890 ile 1900 arasında Şengül Hamamı dellâklerinden bir delikanlı; kendisini yakından tanımış kalender halk şâiri Merdivenköylü Tevfik Efendi şunları yazıyor: “Zâhirde hamam çıplağı esâfili nâsdan, ama yüreğinde arslan yatar bir delikanlı idi; sûretinde hüsnü an, sîretinde merdi meydan olub Şengül Hamamında soyunub dellâk peştemalını kuşandığında onsekiz yaşlarında bir esmer mürâhik tâze idi. Balkan Harbinde 30 - 31 yaşlarında gönüllü asker oldu; Edirnenin sukutunda Sarayiçindeki katliamda kaafilei şühedâya katıldı. Cennet hamamında şefaat kurnasında rahmet suları ile yıkansın. Bir gün bir reca ve minnet ile Resne Fotoğrafhânesine götürüb bir fotoğrafını çekdirtmişdim, resmi yadigârı rûzigâr olarak kaldı”. Hayatı süflî hizmetde geçmiş, fakat canını vatan yolunda vermiş bu Dellâk Galibin şânında aşağıdaki manzûme de Tevfik Efendinindir, hamamcının kızı babasının uşağı Galibe âşık olmuş, Tevfik Efendi manzûmeyi o kızın ağzından yazmış: Hamam çıplağı civan, siyah peştemal belde, Böyle güzel görmemiş İstanbul denen belde. Şengülün derûnunu rûşen ider bir aydır. Dolub dolub boşalır, gör bu hamam bir aydır, Kişmir Şâhının oğlu, yakışır o güle naz, Bir de sor uşşâkına, ağlayan çok, gülen az. Cennet kaçkını melek, gel hamamda soyun de, Talan et gönülleri, haydud mu var soyunda! Canl...

1890 ile 1900 arasında Şengül Hamamı dellâklerinden bir delikanlı; kendisini yakından tanımış kalender halk şâiri Merdivenköylü Tevfik Efendi şunları yazıyor: “Zâhirde hamam çıplağı esâfili nâsdan, ama yüreğinde arslan yatar bir delikanlı idi; sûretinde hüsnü an, sîretinde merdi meydan olub Şengül Hamamında soyunub dellâk peştemalını kuşandığında onsekiz yaşlarında bir esmer mürâhik tâze idi. Balkan Harbinde 30 - 31 yaşlarında gönüllü asker oldu; Edirnenin sukutunda Sarayiçindeki katliamda kaafilei şühedâya katıldı. Cennet hamamında şefaat kurnasında rahmet suları ile yıkansın. Bir gün bir reca ve minnet ile Resne Fotoğrafhânesine götürüb bir fotoğrafını çekdirtmişdim, resmi yadigârı rûzigâr olarak kaldı”. Hayatı süflî hizmetde geçmiş, fakat canını vatan yolunda vermiş bu Dellâk Galibin şânında aşağıdaki manzûme de Tevfik Efendinindir, hamamcının kızı babasının uşağı Galibe âşık olmuş, Tevfik Efendi manzûmeyi o kızın ağzından yazmış: Hamam çıplağı civan, siyah peştemal belde, Böyle güzel görmemiş İstanbul denen belde. Şengülün derûnunu rûşen ider bir aydır. Dolub dolub boşalır, gör bu hamam bir aydır, Kişmir Şâhının oğlu, yakışır o güle naz, Bir de sor uşşâkına, ağlayan çok, gülen az. Cennet kaçkını melek, gel hamamda soyun de, Talan et gönülleri, haydud mu var soyunda! Canla başla, aşk ile, müşterisin yıkar a, Nahveti şebab hakkı, hatır gönül yıkar a. Cum’agünü giyinir, çuha potur saltayı, Onu görüb sevmeyen, insan değil salt ayı. Soyunuk başka güzel, giyimli başka güzel, Ben Galibin üstüne sevemem başka güzel. Baba korkusu derdi başından aşkın bana Püsküllü belâ oldu dellâkim aşkın bana Kasem Hüdâya yalnız sana mahsus gaalibâ, Nalınla tıkır tıkır topuk vuruş Galib Ağa! Bu on beyit nazımda ne hoş açdım ayağı, Ey Hafiklim Hafiklim öptür artık ayağı. Resne Fotoğrafhânesinde çektirilmiş resimde Dellâk Galibin kıyafeti, Hafik, Tokat, Sivas taraflarının değil, Rumeli kıyafetidir. Fotoğrafhâne gardrobunda bulunub giydirilmiş olacakdır. Dellâk Hafikli Galib (Fotoğrafından Sabiha Bozcalı eli ile)