Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
GALATA SARAYI İÇOĞLANLARI KIŞLA - MEKTEBİ VE GALATA SARAYI MEDRESELERİ
Tarihimizde Rumeli fütuhâtının başladığı zamanlardan ve Yeniçeri Asker Ocağının kurulmasından sonra Ondokuzuncu Yüzyılın ilk yarısında İkinci Sultan Mahmud devrine kadar, Osmanlı Sarayının iç hizmetlerinde ve bilhassa pâdişahın şahsî, günlük hayatının hizmetlerinde sureti mahsusada yetişdirilip kullanılan delikanlılarla genc adamlara “İçoğlanı”, “Enderun Ağası”, “Zülüflü Ağa” unvanları verilmişdir (B.: Enderunu Hümâyun Ağaları Zülüflü Ağalar, cild 9, sayfa 5115).
Onyedinci Yüzyılın ilk yarısına kadar İçoğlanları devşirme çocuklar arasından seçilip ayrılmışdır. Bir kanuna, nizama göre ve belli memleketlerden, bilhassa Bosna, Sırbistan ve Macaristan’dan devşirilen oğlanların vücud yapıları en düzgün ve yüz nakışları en güzel olanları saray hizmeti için ayrılır, geri kalanları, Yeniçeri olarak yetişdirilmek üzere İstanbuldaki “Acemioğlanları Kışlası” na verilirdi, oradan da Yeniçeri kışlasına devredilinceye kadar “Acemioğlanı” adını taşırlardı (B.: Acemioğlanı, Acemioğlanlar Ocağı, cild 1, sayfa 186).
Saray iç hizmetleri için yetişdirilecek oğlanların tâlim, terbiye ve tahsillerinin sağlanması için de dört okul kurulmuşdu:
1. Edirne Sarayındaki Enderun Koğuşları, Odaları; kurucusu Fatih Sultan Mehmed.
2. İstanbul’da Yeni Saray (Topkapusu Sarayı) daki Enderun Koğuşları, Odaları (B.: ...
⇓ Read more...
Tarihimizde Rumeli fütuhâtının başladığı zamanlardan ve Yeniçeri Asker Ocağının kurulmasından sonra Ondokuzuncu Yüzyılın ilk yarısında İkinci Sultan Mahmud devrine kadar, Osmanlı Sarayının iç hizmetlerinde ve bilhassa pâdişahın şahsî, günlük hayatının hizmetlerinde sureti mahsusada yetişdirilip kullanılan delikanlılarla genc adamlara “İçoğlanı”, “Enderun Ağası”, “Zülüflü Ağa” unvanları verilmişdir (B.: Enderunu Hümâyun Ağaları Zülüflü Ağalar, cild 9, sayfa 5115).
Onyedinci Yüzyılın ilk yarısına kadar İçoğlanları devşirme çocuklar arasından seçilip ayrılmışdır. Bir kanuna, nizama göre ve belli memleketlerden, bilhassa Bosna, Sırbistan ve Macaristan’dan devşirilen oğlanların vücud yapıları en düzgün ve yüz nakışları en güzel olanları saray hizmeti için ayrılır, geri kalanları, Yeniçeri olarak yetişdirilmek üzere İstanbuldaki “Acemioğlanları Kışlası” na verilirdi, oradan da Yeniçeri kışlasına devredilinceye kadar “Acemioğlanı” adını taşırlardı (B.: Acemioğlanı, Acemioğlanlar Ocağı, cild 1, sayfa 186).
Saray iç hizmetleri için yetişdirilecek oğlanların tâlim, terbiye ve tahsillerinin sağlanması için de dört okul kurulmuşdu:
1. Edirne Sarayındaki Enderun Koğuşları, Odaları; kurucusu Fatih Sultan Mehmed.
2. İstanbul’da Yeni Saray (Topkapusu Sarayı) daki Enderun Koğuşları, Odaları (B.: Enderun, cild 9, sayfa 5115); kurucusu Fatih Sultan Mehmed.
3. İstanbulda Kışla - Mekteb olarak yaptırılan Galata Sarayındaki İçoğlanları Kışla - Mektebi; kurucusu İkinci Sultan Bayazıd.
4. İstanbul’da Atmeydanında Partalı İbrahim Paşanın Sarayındaki İçoğlanları Kışla Mektebi (B.: İbrahimpaşa Sarayı); kurucusu Kanuni Sultan Süleyman.
Edirne Sarayında, Galata Sarayında ve İbrahimpaşa Sarayındaki içoğlanları, bir yaş haddine kadar liyâkatini göstererek Yeni Saraydaki Odalara, Koğuşlara alınır, geri kalanlar da çeşidli devlet hizmetleri ile çırağ edilir, “Nanpâre” denilen bir aylığa, geçim gelirine bağlanırlardı. O hizmetlerin her biri de bir kişiyi huzur içinde yaşatabilirdi.
Galata Sarayında İlk İçoğlanlar Kışla - Mektebi ve Gül Baba — “Enderun Tarihi” müellifi Tayyarzâde Ata Bey Galata Sarayının bir İçoğlanları Kışla - Mektebi olarak kuruluşunu Gül Baba adında bir münzevî dervişin hâtırasına bağlamaktadır.
Gül Baba Onbeşinci Yüzyıl sonlarında yaşamışdır, belki de tazelik çağında İstanbulun fethi çenginde bulunmuşdur. Hangi tarikata mensub olduğu kesinlikle bilinmeyen münzevî dervişin, yine o civarda kurulan ve İstanbulun ilk mevlevî dergâhı olan Galata Mevlevîhânesi dolayısı ile bir mevlevî olabileceğini kuvvetle tahmin etmekteyiz. Galata Sarayı yapılırken önce binânın temel şeyhi, kışla - mekteb açıldıkdan sonra da mektebin ilk hocası olmuşdur. Güzel hâtıra şöylece anlatılır:
İkinci Sultan Bayazıd zamanında, İstanbulun Türkler tarafından fethi asrında Galata surlarının arkası, Beyoğlu tamamen kırlık, ormanlıkdı. Galata frenkleri, zengin İstanbullular oralara avlanmaya çıkarlardı. Bir kış günü Sultan Bayazıd da orada ava çıkmışdı. Yolda bir kar tipisine tutulmuş, şimdi Boğazkesen Yokuşu dediğimiz yerde pek bunalmış:
— Bir yer bulsak da sığınsak...
Derken gözüne bir kulübe ilişmiş ve atını hemen oraya sürmüş.. İçeri girince bir de ne görsün.. Gürül gürül yanan bir ocak.. ibadetle meşgul ihtiyar bir münzevî derviş.. Kulübenin içi saksı saksı güllerle donatılmış.. Ve her fidanda üçer beşer çiçek açmış... Kulübe bir gülistan halindedir.. Padişah pek memnun olarak:
— Gül Baba.. demiş, bir arzunuz varsa.. emredin yapayım..
İhtiyar da:
— Padişahım.. demiş, kulübemin bulunduğu şu tepeciğe bir mektep yaptırt.. Ben de ahır ömrümü senin sayende bu gördüğün çiçeklerim ve cıvıl cıvıl çocuk sesleri arasında geçireyim...
Sultan Beyazıt derhal emir vermiş.. Orada geniş bir araziyi duvarla çevirmişler.. Her biri ikişer yüz çocuk alacak üç koğuş, her koğuşa bir hamam ve zâbitan dairesi ve bir büyük mutfak ve bir cami ile beraber “Galatasarayı Acemi Oğlanlar Mektebi” inşa edilmiş.. Elif be hocalığına Gül Baba tâyin edilmişdir.
Şu satırları Ata Beyin Enderun Tarihinden alıyoruz:
“Ayrıca arabca, farsca, yazı kıraat ve musiki hocaları tâyin edildi. Yeni Saraydaki (Topkapı Saray) ak hadım ağaların eskilerinden tecrübeli ve dirayetli bir ağayı (Galata Sarayındaki iç oğlanlarına) zâbit tâyin ettiler ve o zâbite Galata Sarayı Ağası unvanı verildi (B.: Galata Sarayı Ağası; Ak Ağalar, cild 1, sayfa 495), bu ağanın pâyesi, Yeni Saraydaki Kapu Ağasının bir kademe altı oldu, (terifilerin de Kapu Ağalığı ile Galata Sarayından Yeni Saraya geldiler).
“Ağa unvanı verilen o gençlere senede bir defa Kaftan Parası adı ile yirmişer kuruş, verildi. Üniforma olarak da arkalarına entâri ve kaftan giyerek bellerine kemer kuşandılar, başlarına da kırmızı çuhadan gülâh giydiler.
“Büyük Oda, Orta Oda ve Küçük Oda denilen üç koğuşa içlerinden beşer zâbit tâyin edildi, aşağıdan yukarıya unvanları da şunlar oldu: Baş Eski, Hamamcı Başı, Nöbetci Başı, Oda Başı, Oda Kethüdâsı.
“Galata Sarayında ilim ve marifet tahsil ederek liyâkatini isbat edenler Sarayı Hümâyuna alındılar.
“Yaşları ilerleyip de Sarayı Hümâyuna alınamayanlar da Galata Sarayından timar, zeâmet, mütevellilik gibi vazifelerle çırağ edildiler. İçlerinden sipâhi ağalıklarına, silâhdar ağalıklarına, hattâ yeniçeri ağalığına tâyin edilenler oldu.
“Galata Sarayındaki iç oğlanlarının isteklilerinin imtihanla ilmiye mesleğine geçmeleri sağlandı; onlar da kadı, müderris oldular” (Enderun Tarihi).
İkinci Sultan Bayazıd zamanında yaptırılan Galata Sarayı, Kanuni Sultan Süleyman zamanında Mimar Sinan eliyle temelinden tutularak yenilendi.
Galata Sarayı Medresesi — İkinci Sultan Bayazıd tarafından kurulan Galata Sarayındaki İçoğlanları Kışla - Mektebi İkinci Sultan Selim zamanında 978 (1570 - 1571) kaldırıldı, içindeki oğlanların çoğu Yeni Saraydaki Enderunu Hümâyuna alındı, bir kısmı da yine İstanbulda Bayazıddaki Eski Sarayın Baltacılar Ocağına nefer kaydedildi. Galata Sarayı bir medrese oldu. Fakat halk tarafından rağbet görmedi. Orada vazife kabul edecek müderris de bulunamadı ve medresenin ömrü çok kısa sürdü.
İkinci Galatasarayı İçoğlanlar Kışla - Mektebi — Üçüncü Sultan Murad zamanında Galata Sarayındaki medrese lagvedildi, o büyük binâda bir İçoğlanları Kışla - Mektebi yeniden kuruldu. Bu ikinci mekteb Birinci Sultan Ahmet zamanına kadar devam etti.
İkinci Galata Sarayı Medresesi — Birinci Sultan Ahmed zamanında Galata Sarayındaki içoğlanları yine muhtelif yerlere dağıtıldılar ve o sarayda ikinci defa olarak bir medrese açıldı. Galata surları dışında olan o medreseye talebei ulûm yine rağbet etmedi ve yine mürerris bulunamadı, bu da, o kışla - mektebi kuran İkinci Sultan Bayazıd ile saray mektebin temel şeyhi Gül Babanın velîliklerine, gizli bir hikmete bağlandı.
Üçüncü Galata Sarayı İçoğlanlar Kışla - Mektebi — Galata Sarayındaki ikinci medrese de İkinci Sultan Osman tarafından lagvedildi, temeli Onbeşinci Yüzyılda atılmış ve Onaltıncı Yüzyılda Mimar Sinan eliyle yeniden inşâ edilmiş büyük sarayda üçüncü defa olarak bir saray içoğlanları kışla - mektebi ihya edildi.
Bu devre içinde en mühim olay, Dördüncü Sultan Mehmedin padişahlığının ilk yıllarında, tarihimizde “Atmeydanı Vak’ası” diye anılan ihtilâle katılmaları ve meydanda sipâhilerle yeniçeriler arasındaki kanlı şehir muhârebesine sipâhiler yanında silâhlı döğüşmeleridir (B.: Atmeydanı Vak’ası, cild 3, sayfa 1316). Müverrih Naîmâ Efendi hicrî 1058 (1648) vekaayii arasında şunları yazıyor:
“Galata Sarayındaki oğlanlar Sultan İbrahim zamanında hergün Allah Allah diye bağrışarak bir nampâre ile çıkarılmalarını isterlerdi; parasızlıkdan tayinleri verilemiyor, fakirler kuru ekmek yiyorlardı. Sipâhiler ayaklanınca onlarda Galata Sarayından boşandılar; Atmeydanında İbrahimpaşa Sarayına geldiler. Atmeydanı sarayındaki oğlanlar da ya biz ne dururuz diyerek meydana, sokaklara döküldüler. Kol ile gelip kendilerini zorla saraya sokmak isteyen yeniçeri ağası ile yeniçeri kolunu hücum idüp kaçırdılar. Yeni Saraydaki oğlanlar da tutulamadı, onlar da saraydan çıkdılar; Elçi Hanını, ve o civardaki bâzı hanları ve bekâr odalarını boşaltdılar, içlerine girip oturdular. Dünyâyı bilmez, hapishâne gibi saraylarda sitem çekmiş delikanlılar şehrin içine lâübâli dağıldı, sipâhi yazılmak sevdasında oldular..”
Atmeydanı cenginde yeniçeri kılıç ve kurşunları ile çoğu kırılmış, ölmüşdü.
Üçüncü Galata Sarayı Medresesi — Dördüncü Sultan Mehmed zamanında, hicrî 1086 (M. 1675) Galata Sarayındaki İçoğlanları, Atmeydanındaki İbrahimpaşa Sarayında ve Edirne Sarayında bulunan içoğlanları ile birlikde dağıtıldı ve Galata Sarayında üçüncü defa olarak bir medrese açıldı devrin müverrihi Fındıklılı Silâhdar Mehmed Ağa vekaayinâmesinde şöyle kaydediyor:
“Bu üç saraydaki içoğlanlarının kavga ve fesadları eksik olmayub cevrü cefâları çekilmez olmuşdu. İçlerinde pâdişah hizmetine lâyık elli kadar içoğlanı İstanbuldaki Yeni Sarayda (Topkapusu Sarayında) Hazîne, Kiler ve Seferli odalarına dağıtılıp geri kalan bin kadar oğlan yolları ile sipâhi ve silâhdar bölüklerine verildi. Galata Sarayının muhafazasına kırk nefer bostancı ile bir bostancı ustası memur edildi ve yevmiyesi sarayın evkaafından verilmek üzere Musilei Süleymâniye pâyeli bir müderris tâyin edildi..” diyor.
Onyedinci Yüzyılda yaşamış ünlü ermeni mellifi Eremiya Çelebi Kömürciyan (1637 - 1695) “İstanbul Tarihi” isimli eserinin altıncı faslında şunları yazıyor: “Karşımızda, Galata Sarayı denilen pâdişah sarayı vardır. Burada içoğlanları terbiye edilir ve onlara okumak yazmak öğretilirdi. İçoğlanlar bu binâda amelî ve nazarî edeb, terbiye görürler ve tahsil ederler ve hizmete alıştırılırlardı, daha sonra da kademe kademe yükselerek Hasodaya alınırlardı. Fakat şimdi büyük bir israfı önlemek maksadı ile çocuklar Galata Sarayından kaldırılmış ve Galata Sarayında diğer saray (Kasır) ve bağçelerde olduğu gibi yalnız muhafızlar bırakılmışdır” (H. D. Andreasyan tercemesinden).
Galata Sarayındaki bu üçüncü medrese de rağbet görmedi, koca saray yarı metruk bakımsız kaldı. Dördüncü Sultan Mehmedin ve iki halefinin devamlı olarak Edirnede oturmaları da sarayın harâbisine ayrıca sebeb oldu. Nihayet tam 40 sene sonra Üçüncü Sultan Ahmed zamanında ve hicrî 1127 (M. 1715) senesinde sadırâzam Şehid Ali Paşanın emriyle Galata Sarayından medrese kaldırıldı, saray tekrar saray içoğlanları için bir kışla - mekteb oldu.
Dördüncü Galata Sarayı İçoğlanları Kışla - Mektebi — Tarihî binâ kuruluşundaki aslına dönmekle kalmadı, yarım asra yakın bakımı ihmal edilmiş Galata Sarayı esaslı bir tamir gördü, öylesine ki Sadırâzam Şehid Alipaşa Galata Sarayının ikinci kurucusu, olarak kabul edilebilir. Müverrih Râşid Efendi şöyle anlatıyor:
“Galata Sarayının tamirine başlanmışdı, 1127 senesi muharremi başında (ocak 1715) tamir işi bitti ve Galata Sarayı evvelki hâlinden mükemmel oldu. Dördüncü Sultan Mehmed Devrinde bu saraydaki acemioğlanları dağıtılmış ve Galatasarayı Ulâyi İbrahimpaşa ve Sâniyei İbrahimpaşa isimleri ile on aded medreseye tahvil edilmişdi. Bu tamirden sonra Galata Sarayındaki medreseler kapatıldı, müderrisleri münâsib medreselere dağıtıldı, Galatasarayı yine Enderunu Hümâyuna alınacak oğlanların yetişdirileceği bir saray oldu. Müteaddid hocalar, vâizler, bir saray ağası, gereği kadar baltacı ve aşcı tâyin edilerek mertebelerine göre ulufeler bağlandı. Sarayın camii ve hamamı da içinde olub alınan istitadlı gençler yedirilip giydirilip her türlü ihtiyacdan uzak tahsili maarif ile meşgul oldular.
“Galata Sarayının etrafı balyoslar ve ecnebilerle dolmuşdu, büyük fesadlar olurdu. Bu sefer saray ağası baltacı ve yedekcilerle kola çıkıp dolaşmaya başladığından o havâlinin asâyişi de temin edildi..”.
Bu tamire Habeşîzâde Rahîmî Efendi on beyitlik bir tarih manzumesi yazmışdır, tarih beyti şudur:
Didi târihi tâmirin Rahîmâ hâtifi gayb
“Açıldı bu sarâyi meymenet efzâyi sultani”
1127
Fütuhat devri çokdan sona ermişdi; büyük kısmı yeniçeri ocağı için, en güzel ve yakışıklıları da Enderunu Hümâyun ile Edirne Sarayında, Galata Sarayında ve İstanbulda Atmeydanındaki İbrahimpaşa Sarayında kurulmuş içoğlanları mektebleri için devşirilen oğlanların kaynakları olan memleketler kaybedilmiş, devşirme kanunu kendiliğinden kalkmışdı. Yeniçeri yetişdiren İstanbuldaki Acemioğlanları kışlasına İstanbul halkının ayak takımının çocukları ile anadoludan gelen garib uşaklar alınmaya başlamışdı. Böyle bir devirde ihyâ edilen Galata Sarayı Kışla Mektebine, geçim sıkıntısı çeken ailelerin evlâdları rağbet ettikden başka hâli vakti yerinde âilelerin evlâdları, hattâ kibar evlâdları da girdiler.
Galata Sarayında Birinci Sultan Mahmudun bir kütübhâne tesisi münâsebeti ile Vak’anüvis Vâsıf Efendi hicrî 1167 (M. 1753 - 1754) vekaayii arasında şunları yazıyor:
“İstanbulda bâzı kibarlar sırf terbiye ve tahsilleri için evlâtlarını bin niyaz ile Galata Sarayına aldırırlardı ve artık onların muhafazası ile istikballerini düşünmeden kurtulurlardı, Galata Sarayında maarifden behreyab olanlar oradan Yeni Saraya (Topkapusu Sarayına) alınırlar ve ekserisi istidadlarınca feyz alıp devlet kapusunda mevki sâhibi olurlardı. Fakat fakir evlâdları kitab tedârik edemezler, yazıda okumada güçlük çekerler, arkadaşlarından emânet aldıkları kitablarla sıkıntı içinde tahsile çalışırlardı. İstidadlı fakir genclerin tahsillerini kolaylaşdırmak için Birinci Sultan Mahmud Galata Sarayında bir kütübhâne ile dershâne yapdırttı, Büyük Oda karşısında münâsib bir yer seçilerek üç ayda tamamlandı, iki yanına da iki çeşme yapıldı ve dershâneye bir müderris tayin edildi”.
Sarayın her koğuşunda birer küçük hamam, bir de saray müstahdemlerinin girip yıkandıkları büyük bir hamam vardı ki “Hastalar Hamamı” diye anılırdı, Birinci Sultan Mahmud Galata Sarayına kütübhâne ve dershâne ilâve ederken Hastalar Hamamını da tamir ettirmişdi; ki zamanımızda bir çarşı hamamı olarak işletilen Galatasarayı Hamamıdır. (B.: Galatasarayı Hamamı).
Onsekizinci Yüzyıl başlarında Galata Sarayının etrafında yeni bir müslüman mahallesi vücud bulmuşdu. 1715 de Saray tâmir ve tevsî edilerek tekrar içoğlanları kışlası ve mektebi olarak ihyâ edilirken bu yeni mahalleye de bir mescid yapdırılmışdı.
Bu devresinde Galata Sarayındaki içoğlanları çoğunlukla şehrî, İstanbullu gencler idi. Kışla - Okulun bu devresi için Tayyarzâde Atâ Bey şunları yazıyor:
“Galata Sarayındaki ağaların, kendilerini görmeye gelen akrabaları ile konuşmalarına saray ağzı ile Buluşma denilirdi; ağalar yalnız salı günleri saray kapusunun iç tarafında görüşmeye mezun idiler. Hasta olan ağalara iyileşinceye kadar ana veya babası tarafından alınarak evinde tedavisine izin verilirdi. İkindi ile akşam namazları arası ağaların, içoğlanlarının teneffüs zamanı idi, saray meydanında top oyunu oynarlar, dolaşırlar, yâran ile sohbet ederlerdi.”
Onsekizinci Yüzyılda yaşamış ermeni müellifi P. G. İnciciyan (1758 - 1833) “İstanbul” isimli eserinde şunları yazıyor: “Beyoğlu yokuşu üzerinde güzel manzaralı bir mevkide Galata Sarayı vardır. Bu binâda tahsil ve terbiye gören birçok genclerden kaabiliyetli olanlar pâdişah hizmetine verilir. Pâdişah senede bir defa Galata Sarayına gelerek genclerden bir kaçını bizzat seçer ve onları kendi sarayına götürür. Galata Sarayının bulunduğu yolun biraz ilerisinde muhtelif sanatlara âid dükkânlar Galata Sarayının gelirini temin eder” (H. D. Andreasyan tercemesinden). 1210 (1795 - 1796) da Galata Sarayı bağçesinin büyük bir parçası ifraz edilerek icârei müeccele ile satıldı ve o arsalar üzerinde yapılan evlerin geliri Selimiye vakfına bağlandı.
İkinci Sultan Mahmud zamanında 1235 şevvalinde (temmuz - ağustos 1820) Galata Sarayı tamamen yıkdırılarak yeniden yapıldı, yeni sarayın yapısı altı yedi ay içinde tamamlandı.
Bu yeni binâya Keçecizâde İzzet Molla on beyitlik bir tarih kitâbesi yazmış ve cümle kapusunun iç tarafına konmuşdu, manzum kitâbenin Tayyarzâde Atâ Beyin Enderun Tarihindeki sureti şudur:
Zibü ziver ile buldu bu Sarâyı Galata
Şehlevendâne kesim yosma edâyi Galata
Böyle tâk itmedi Kisrâya binâ mîmârı
Cânına minnet eğer olsa Agaayı Galata
Mest olur nakşına dikkatle bakan ringi zarif
Gelemez hâtırına başka safâyi Galata
Öyle ıslaahı cihan ettiki Sultan Mahmud
Oldu câyi sulehâ dâri hevâyı Galata
O şehrin bendeliği neş’esin idrâk edemez
Cem eger mâmelekin itse fedâyi Galata
Tenkdir dâirei tavrı teeddüb yoksa
Nice mazmun gelir fikre berâyı Galata
Ne kadar cânına kâr itse de bîmi şâhî
İtmemek şâire mümkin mi senâyi Galata
Nice def’a o şehinşâhı cihan keremin
Olsa tecdidine muhtac binâyi Galata
İzzetâ hurdai elmâs ile nakşet târih
“Kondu bir resmi nev icâda Sarâyı Galata”.
1235 (M. 1820)
Galata Sarayının büyük kapusu yanına bir de çeşme yaptırılmışdı, zamanımızda mevcud değildir. Bugünkü son binâ yapılırken kaldırılmışdır. Galata Sarayı binâsı Tıbbiye Mektebi yerleşdirildikden sonra, İkinci Sultan Mahmudun 26 şaban 1260 (M. 10 eylül 1844) günü Tıbbiyedeki umumî imtihanlarda bulundukdan sonra binânın cümle kapusundan tantanalı bir alayla çıkışını gösteren bir resimde, büyük kapunun sağ tarafında o çeşme görülmektedir. İzzet Molla çeşmeye de on beyitlik bir mücevher tarih yazmışdır, tarih beyiti şudur:
Reşha pâşi kand olub İzzet didi târihini
“Eyledi Mahmud Han icrâ bu gûne kevseri”.
1235
1820 de Galata Sarayının yeni binâsında pâdişah için bir de özel kasır yapılmışdı (B.: Galata Sarayı Kasrı).
1826 da Yeniçeri Ocağı kaldırıldıkdan sonra “Asâkiri Mansure” adı ile talimli yeni ordu teşkilâtı kurulur iken (B.: Asâkiri Mansûrei Muhammediye, cild 2, sayfa 1089) onbaşılardan miralaylığa kadar zâbitan kadrosunun büyük kısmı, ilk tâlimlerde gösterdikleri ehliyet ve liyakate göre Topkapusu Sarayı ile Galata Sarayındaki ağalardan teşkil edildi.
Nihayet 1250 (1834) senesinde Galata Sarayındaki ağalar, içoğlanları ordu hizmeti ve sâir devlet memuriyetleri ile tamamen dağıtıldı ve boş kalan sarayda, gereken tâdil ve tâmirler yapılarak Tıbbiye Mektebine tahsis edildi; daha sonra askerî idâdiler yerleştirildi, kısa bir süre kışla oldu ve nihayet Mektebi Sultânî de o tarihî binâda açıldı, Sultânînin adı da cumhuriyet devrinde lise oldu (B.: Galatasarayı Tıbbiyesi; Galatasarayı Lisesi).
Gül Baba
(Sabiha Bozcalının Kompozisyonu)
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM110279
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 11, pages 5925-5930
Note
Image: volume 11, page 5926
See Also Note
B.: Enderunu Hümâyun Ağaları Zülüflü Ağalar, cild 9, sayfa 5115; B.: Acemioğlanı, Acemioğlanlar Ocağı, cild 1, sayfa 186; B.: Enderun, cild 9, sayfa 5115; B.: İbrahimpaşa Sarayı; B.: Galata Sarayı Ağası; Ak Ağalar, cild 1, sayfa 495; B.: Atmeydanı Vak’ası, cild 3, sayfa 1316; B.: Galatasarayı Hamamı; B.: Galata Sarayı Kasrı; B.: Asâkiri Mansûrei Muhammediye, cild 2, sayfa 1089; B.: Galatasarayı Tıbbiyesi; Galatasarayı Lisesi
Theme
Building
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.