TR
Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
About
Istanbul Encyclopedia
Reşad Ekrem Koçu
Web Project
Entries
❯
Volume 11: Fır-Gök
GALATA MEYHÂNELERİ
Yakın zamanlara kadar halkının çoğunluğunu rumlarla frenk adı altında toplanmış Avrupalı yabancıların teşkil ettiği Galata, fethinden bu yana yüz yıllar boyunca meyhânelerinin çokluğu, büyüklüğü, hepsi rum milletinden meyhânecilerinin de işret erbâbının keyfine uygun hizmetleri pek iyi bilmeleri ile meşhurdu; alkollü içkilere “habâsetin anası” denildiğine göre, ayyaşlıkla ahlâksızlık sıkıca yan yana yürüyerek, o arada, “cinsî sapıklık” ve “homo seksüalite” de o meşhur meyhânelerde en pervâsız sahnelerini bulmuş, yine yüz yıllar boyunca Galatanın rum meyhânecileri müşterilerinin o yönden zevklerine de dâimâ mahbub uşaklar kullanarak gereği gibi hizmet etmesini bilmişlerdi (B.: Meyhâne). Divan edebiyatımızda ve kalender meşreb halk şâirlerimizin şiirlerinde Galata, hep meyhâneleri, ve meyhânelerinde mahbub uşakları, o dilber oğlanların da aşkbazlıkları, cilveli hizmetleri için hatırlanmışdır. Galatada, temelleri Galatanın türkler tarafından fethinden önce atılmış meyhâneler vardı ve onlardan bâzıları asrımız başlarına kadar meyhâne olarak süregelmişdi ki, sonuncusu diyebileceğimiz “Lavirentos Meyhânesi” 1943 de hâlâ o isim altında işletilmekte idi, o sıralarda yıktırılmış ve yerine, Galatada Necâtibey Caddesindeki ikiz mâliye binâlarından biri yaptırılmışdır (B.: Lavirentos Meyhâne...
⇓ Read more...
Yakın zamanlara kadar halkının çoğunluğunu rumlarla frenk adı altında toplanmış Avrupalı yabancıların teşkil ettiği Galata, fethinden bu yana yüz yıllar boyunca meyhânelerinin çokluğu, büyüklüğü, hepsi rum milletinden meyhânecilerinin de işret erbâbının keyfine uygun hizmetleri pek iyi bilmeleri ile meşhurdu; alkollü içkilere “habâsetin anası” denildiğine göre, ayyaşlıkla ahlâksızlık sıkıca yan yana yürüyerek, o arada, “cinsî sapıklık” ve “homo seksüalite” de o meşhur meyhânelerde en pervâsız sahnelerini bulmuş, yine yüz yıllar boyunca Galatanın rum meyhânecileri müşterilerinin o yönden zevklerine de dâimâ mahbub uşaklar kullanarak gereği gibi hizmet etmesini bilmişlerdi (B.: Meyhâne). Divan edebiyatımızda ve kalender meşreb halk şâirlerimizin şiirlerinde Galata, hep meyhâneleri, ve meyhânelerinde mahbub uşakları, o dilber oğlanların da aşkbazlıkları, cilveli hizmetleri için hatırlanmışdır. Galatada, temelleri Galatanın türkler tarafından fethinden önce atılmış meyhâneler vardı ve onlardan bâzıları asrımız başlarına kadar meyhâne olarak süregelmişdi ki, sonuncusu diyebileceğimiz “Lavirentos Meyhânesi” 1943 de hâlâ o isim altında işletilmekte idi, o sıralarda yıktırılmış ve yerine, Galatada Necâtibey Caddesindeki ikiz mâliye binâlarından biri yaptırılmışdır (B.: Lavirentos Meyhânesi). Onyedinci asrın büyük muharriri Evliyâ Çelebi meşhur seyahatnamesinin birinci cildinde Galatayı anlatırken meyhâneler için şunları yazıyor: “... kat kat harâbathâneler, meygedeler vardır ki her birinde beşer altışar yüz fâsik iysü işret idüb hânende ve sâzendegân ile bir hây ve hûy iderler ki dillerle tarifi mümkin değildir. Harâbat ehli arasında meşhur olan Taşmerdiven Meyhânesinde, Kefeli’de, Manyalı’da, Mihalâki’de, Kaşkaval’da, Sünbüllü’de, Kostantin’de, Saranda’da lâl renkli katresi haram türlü türlü misket şarabları, Ankona, Sakoza, Mudanya, Edremid, Bozcaada şarabları vardır ki caddeden geçdiğimizde baş açık, yalın ayak nice yüz meyhâne esirlerinin sokakda yattıklarını gördük, perişan hallerini sorduğumuzda: Öyle sermastim ki idrâk etmezeni dünyâ nedir? Ben kimim, sâkî olan kimdir, meyi sahbâ nedir? derlerdi...”. Yine o asırda yaşamış ünlü mevlevî şeyhi ve şâir, hattat, musikişinas Fasih Ahmed Dedeefendinin gençlik zamanlannı anlatır iken, kendi adına nisbetle anılan meşhur şuerâ tezkiresinde Mirzâzâde Salim Efendi Galatada bir meyhâne âlemini tasvir eder. Sâlim’in gaayetle ağdalı bir yazısını zâlimâne bir iş olduğunu bilerek bugünkü yazı diline çevirmeye çalışacağız: “Gam yükünden bunalan Fasih bir gün Haliçde Fener İskelesinden kayığa binerek Galataya geçdi, bir meyhâneye gidip neş’e yolunda gün yüzlü bir sâkîyi gönlüne rehber edinmek istemişdi. Galatadaki meygedelerden birine girdi, bir köşeye oturdu ve gözleri kurulmuş bir meclise takıldı. Meclisdekiler, şûlesi göz kamaştıran bir sâkiye pervane olmuş. Güzeller güzeli bir dilber içki dolaşdırırken, onun elinden içenler mest ve dîvâne olurdu, cihanı unuturdu; sâki meclis etrafında dolaşdıkça her kadeh sunuşunda bîçârelerin akıl ve fikrini yağma ederdi. Öyle bir dilber idi ki içki, rengini ve kokusunu sanki onun yüzünden alırdı. Nihâyet o meclisin sonu geldi, neş’eler tamam oldu, meclisdekiler evlerine gitmek üzere kalktılar, ve meyhânenin kapusuna doğru yürüdüler. O gül endâm sâki de onların peşinden kapuya doğru gider iken Fasih bîçâresi: Nice bir kûşede hamûş olalım Beri gel sâkî bâdenûş olalım diyerek sâkîyi yanına çağırdı. Fasihin irfan sâhibi olduğu yüzünden belliydi, ve sâkî tereddüd etmeden, elinde kadeh, dervişin yanına gitti ve sanki yüz yıllık âşinâsıymış gibi sohbete başladı...” (B.: Ahmed Dede, Fasih, cild 1, sayfa 350). Geçen asrın ilk yarısında yaşamış şâirlerden Enderunlu Çuhadar Râsih Ağa (Ölümü 1837 - 1838) da bir Galata Meyhâne âlemini manzum olarak anlatıyor: Gelicek hâtırıma seyrü safâyi Galata Şevk ile düşdü heves cünbüşi semti galata Akla yelken iderek düşdüm o sûye ben de Belki olur diyerek bâisi zevkü hande Nâgihan guuşime bir nağmei şehnâz irdi Gûyâki sînei macrûhuma hençer girdi Mecmai zevki sorunca dediler “Çizmeli’dir” Levhi dilden gamü efkârı bozub çizmelidir Vardım ol meclise kim bir şehi hüban oturur Karşusunda niceler vâlihü hayran oturur Belde cümrüd tepeli âh o mücevher hançer İşleyüb sînei uşşâkına tâ câna geçer Altun oluk idi anterisi ol mâhveşin Var mı âyâ bu kadar şevkü ziyâsı güneşin Bele marpiçli bâşına al fermâyiş Veriyor gördüğü üftâdeye kat kat hâhiş . . . . . . . . . . . . . . Nâzı bir yana ko ey meh diyerek mîçoları Getürürler iç efendim diyerek altun suları . . . . . . . . . . . . . . Gerçi meşgul idiler cünbüşü sâzü söz ile Arada iş de yaparlar idi kaaşü göz ile Geçen asır sonları ile asrımız başlarında yaşamış ve “Berki” mahlasını kullanmış Üsküdarlı halk şâiri Gözlüklü Nuri de şunları yazmışdır: Geçenlerde Galata semtini hoş eyledim seyran Yorulup meygedenin birine girdim gönül nâlân Çekildim kûşei tenhâya ben mey nuş için ol an Gelüp bir mehru çırak nezâketle durup divan Buyrun ey efendim emriniz var mı dedi cânan Dedim ey tıflı nâzım düz getir bir şişe kıl ihsan Temennâ eyleyüb gitti o dem ol dîdesi mahmur Yanağı fülfüli benli getirdi cümlesi mahzur Biraz nûş eyledim tekrar çağırdım ol mehi mecbur Dedim destinle bir tek sun ola lûtfunla dil mesrur Buyurun ey efendim buyurun dedi ol şâhi bütan Dedim ey tıflı nâzım sensin şimdi âfeti devran Dedi bak efendim çok kişi sevdi beni ammâ Nice âşıklarım vardır yanub yaakılmada hâlâ Bu yolda rahmedüb bir kimseye yüz vermedim asla Yazıkdır efendim Berki vefâ yokdur bende zirâ Buyurun ey efendim emriniz var mı dedi cânan Dedim ey tıflı nâzım düz getir bir şişe kıl ihsan  Görmüşüm meyhânede rum milletinden bir civan Ol ruhi âlinde bir ben vardı gaayet dilsitan Çeşmi âhû kaameti servi gibi nâzende Zanbak âsâ elleri dendânı da gevher fişan Saçları sâmura benzer kaşları tıği hilâl Leb şekerdir çeşmi âhû sîmten gonca dehan Hüsnüne bakdım gördüm kendimi rûyinde âh Gerdenü sînesini âyine sandım ben heman Pâyinin tasvirine söz bulunmaz efendim Paçalı güvercin dir görmüş olsaydı Hassan Geç çeşmü ruhlerin pâyin öptürse bir gez Olamaz uşşakına bundan alâ bir ihsan Galata güllerinden ol mahbubu zibânın Nâmu tutmuş cihânı Pandelinin Kız Yuvan Muttasıl güftâra geldikce kemâli naz ile Cânü dilden eyledi Berkiyi âşık ol zaman Galata meyhâneleri için: “Meye ve mahbuba nasuh tövbesi etmiş kimse ayağını Galataya atarsa tövbesini unutur” denilirdi; şu kıt’a Onyedinci asır şâirlerinden Kâşifin (ölümü 1699 - 1700) dir; “Galata” ismi “galat” kelimesiyle cinaslı kullanılmışdır: Kim ki İstanbul içre tövbe idüb Dirse bir dahi içmezsem aslaa İtimad eylemem sözüne anın Galata (galat’a) ihtimâli var zîrâ “Galata demek, meyhâne demekdir” denilirdi, aşağıdaki terennümler o sözün ifâdeleridir: Var Kalata Şehrine deryâyı geç seyran ile Bâde vir ömrünü nûş it bâdeyi hûban ile (Aynî, XV. Asır)  Ana karşu yaka bir şehri vâlâ Kazâsı dilküşâ âdı Kalata Derûnun câyegâhı işret etmiş Firengin bütleriyle ziynet etmiş (Tâcîzâde Câfer Çelebi, XVI. asır)  Galataya geçelim Bir köşecik seçelim Firenk urum baht işi Gonca güller biçelim Sayd idüb bir dilberi Bir iki tek içelim Sokaklarda yatarak Kendimizden geçelim (Zil İzzet, XIX. asır)  Galata Şehridir bu Fıçı binlik peymâne Kapu tezgâhı arama Her tarafı meyhâne Mestâne güzellerin Öp ayağın ellerin Sar o nazik bellerin Bulup bir hoş behâne (Zil İzzet) Bir Galata meyhânesinde tezgâh başı; rum miço (muğbaçe) ve bir tulumbacı müşteri (S. Bozcalının Kompozisyonu)
Theme
Location
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM110268
Theme
Location
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı
Description
Volume 11, pages 5916-5919
Note
Image: volume 11, page 5917
See Also Note
B.: Meyhâne; B.: Lavirentos Meyhânesi; B.: Ahmed Dede, Fasih, cild 1, sayfa 350
Theme
Location
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
In collaboration with  
Rights Statement
Cookie Policy
LPPD