Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
GALATA KULESİ
Aşağıdaki tarihçeyi Türk Ansiklopedisinde Prof. Semâvi Eyice tarafından yazılmış “Galata Kulesi” maddesinden alıyoruz:
“Galata Surlarının başkulesi; Galata Kulesinin esasının Bizans devrine âid olduğu ve Anastasios Dikoros tarafından yapdırıldığı yolundaki rivayet dayanıksız bir iddiadır. Bizans kaynaklanın Büyük Burç (Megalos Pyrgos), Cenova kaynaklarının Îsâ Kulesi (Christea Turris) olarak adlandırdıkları Galata Kulesi, bâzılarınca, Karaköy yakınında olan Galata Hisarı ile karıştırıldığından, bu hisara âid târihî bilgiler Galata Kulesine âid zan edilmişdir. Galata Hisarının mahzeni, Kurşunlu Mahzen veya Yeraltı Camii adı ile hâlâ durmaktadır (B.: Kurşunlu Mahzen; Yeraltı Camii).
“Bizans imparatorluğunun izni ile Galatada XIV. yüzyıl başlarından itibâren yerleşerek burada bir imtiyaz bölgesi kuran Cenovalılara başlangıçda tahkimât yapmak müsaadesi verilmemişdi. 1316 dan itibaren bölgelerini tahkime başlayan Cenovalılar, 1348 de Bizans İmparatorluğundaki bir iç buhrandan faydalanarak Galata Kulesini inşâ ettiler; Galata Kulesi buradaki surların başkulesi (donjon’u) durumunda idi.
“1445 veya 1446 da biraz yükseltilmiş, hattâ büyük bir ihtimal ile, bu inşaatın masrafını karşılamak üzere Türklerden yardım istenmiş ise de, Cenova hükûmeti galatalıları bu karardan vaz geçirmişdir.
“14...
⇓ Read more...
Aşağıdaki tarihçeyi Türk Ansiklopedisinde Prof. Semâvi Eyice tarafından yazılmış “Galata Kulesi” maddesinden alıyoruz:
“Galata Surlarının başkulesi; Galata Kulesinin esasının Bizans devrine âid olduğu ve Anastasios Dikoros tarafından yapdırıldığı yolundaki rivayet dayanıksız bir iddiadır. Bizans kaynaklanın Büyük Burç (Megalos Pyrgos), Cenova kaynaklarının Îsâ Kulesi (Christea Turris) olarak adlandırdıkları Galata Kulesi, bâzılarınca, Karaköy yakınında olan Galata Hisarı ile karıştırıldığından, bu hisara âid târihî bilgiler Galata Kulesine âid zan edilmişdir. Galata Hisarının mahzeni, Kurşunlu Mahzen veya Yeraltı Camii adı ile hâlâ durmaktadır (B.: Kurşunlu Mahzen; Yeraltı Camii).
“Bizans imparatorluğunun izni ile Galatada XIV. yüzyıl başlarından itibâren yerleşerek burada bir imtiyaz bölgesi kuran Cenovalılara başlangıçda tahkimât yapmak müsaadesi verilmemişdi. 1316 dan itibaren bölgelerini tahkime başlayan Cenovalılar, 1348 de Bizans İmparatorluğundaki bir iç buhrandan faydalanarak Galata Kulesini inşâ ettiler; Galata Kulesi buradaki surların başkulesi (donjon’u) durumunda idi.
“1445 veya 1446 da biraz yükseltilmiş, hattâ büyük bir ihtimal ile, bu inşaatın masrafını karşılamak üzere Türklerden yardım istenmiş ise de, Cenova hükûmeti galatalıları bu karardan vaz geçirmişdir.
“1453 de İstanbulun fethi arkasından Cenovalılardan sulh yolu ile alınan Galata, Türk idaresine geçdiğinde, bir rivâvete göre, kulenin tepesinden 10 arşın (7 m. 58) kadarı hükümranlık alâmeti olarak yıktırılmış ise de arkasından derhal tâmir ettirilmişdir.
“Galata Kulesinin 1453 de türklere ne durumda geçdiği ve üzerinde ne gibi bir muamele yapıldığı kesinlikle bilinmez.
“Aslı 1420 - 1422 ye doğru Buondelmonti tarafından çizilen en eski İstanbul resimlerinin günümüze kadar gelebilen kopyalarında, Galata Kulesi çeşidli biçimlerde tasvir edilmişdir.
“İstanbulda çok büyük zararlar veren 1509 depreminde Galata surlarının yıkıldığı ve az sonra mimar Murad (Hayreddin) idâresinde tamir edildikleri bilinmekte ise de, Galata Kulesinin bu sırada ne derecede zarar gördüğü bilinmemektedir. Fakat her halde Galata Kulesi bu depremde kısmen yıkılmış, en azından üçüncü katdan itibâren yukarsı yeniden yapılmışdır.
“Galata Kulesi XVI. yüzyılda Kasımpaşa Tersânesinde çalıştırılan esirlerin zındanı idi. XVII. yüzyılda Tersâne anbarı olmuş ve ille Türk plânörcüsü Hezarfen Ahmed Celebi bu kuleden uçmuşdur (B.: Ahmed Çelebi, Hezarfen, cild l, sayfa 344).
“XVI. yüzyıl sonlarında Galata Kulesinin Takiyeddin adındaki astronomun rasadhânesi olduğu yolundaki iddea isbatlanmamış, rasadhânenin Tophâne sırtlarında olduğu anlaşılmışdır.
“XVIII. yüzyıl başlarından itibâren Galata Kulesinin en üst katında bir mehterhâne takımının bulunduğu, ve bunların muayyen saatlerde nöbet vurdukları bilinir. Bu sırada Galata Kulesi yangın gözetleme yeri olarak da kullanılıyordu.
“25 temmuz 1794 günü çıkan yangında Galata Kulesi tamamiyle yanmış, duvarlar iki metre kadar indirildikten sonra, dört yana çıkıntılı ve pencereli bir kat yapılarak üstü yeniden bir sivri külâh ile örtülmüşdür. Bu tâmiri anlatan şâir Aynînin 1209 (1794 - 1795) ve Vâhidin 1212 (1797 - 1798) yıllarını verir tarih kasideleri vardır.
“Galata Kulesi 1831 de tekrar yandığından, daha değişik biçimde tamir edilerek kapusu üstünde hâlâ görülen Pertev’in (Pertev Paşa) 1248 (1832 - 1833) tarihli kasîdesi konulmuşdur. Bu tamirde Galata Kulesinin en üstünde Empire üslûbunda pencereli iki kat yapılmış ve tepesi öncekine göre daha dik bir külâh ile örtülmüşdür. Bu katlarda bir kahvehâne ile yangın bekçileri bulunuyordu. 1875 de fırtınada bu külâh zarar gördüğünden, tamamiyle kaldırılarak sekiz köşeli ahşab iki kat eklenmiş, ve Galata Kulesi bu şekli ile 1964 yılma kadar gelmişdir.
“Belediyece bir turisti gazino olarak tanzimi düşülen Galata Kulesi 1964 - 1968 yıllarında tamir edildiğinde 1832 - 1875 yılları arasındaki biçimine dönülmeye gayret edilmişdir.
“Zemin katında kulenin iç çapı 8,95 metre, duvar kalınlığı ise 3,75 metredir ki, en alt katda çap, dışından 16,45 metreyi bulur.
“Statik hesablara göre Galata Kulesinin 10.000 ton ağırlığında olduğu anlaşılmış, ve son tamirde bu ağırlık 1/10 oranında artdığından temeli takviye edilmişdir.
“Dördüncü kata kadar merdiven duvar kalınlığı içinde bir seğment hâlinde, dördüncü katdan itibâren ahşab olarak ve duvar dışından çıkar. Bu katdan itibaren mazgallar muntazam bir sıra hâlinde nişler içinde olup, beşinci katda ayrıca top namlularını yerleştirmek üzere yuvarlak menfezler de vardır.
“Böylece, Galata Kulesinin 3 - 4. katlar hizasından itibâren Türk devri inşaatı olduğu anlaşılır. Üçüncü kat hizâsında gövdeyi saran tuğladan şeridin belki bu tâdilâtı gösteren bir delil olduğuna ihtimal verilebilir.
“Kule, külâhı ile birlikde, âlem dibinde 62,60, âlem ucunda 69,90 yüksekliğini bulacak iken, külâh 3 metre kadar daha basık yapılmışdır. Yalnız başına âlem 6,75 metre boyundadır.
“Her biri 14 pencereli olan 7. ve 8. katlardan, İstanbul, Haliç ve Marmaraya hâkim güzel bir manzara vardır” (Semâvi Eyice).
Aşağıdaki notları da yine Prof. Semâvi Eyice tarafından yazılmış ve Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu tarafından yayımlanmış “Galata ve Kulesi” isimli eserden alıyoruz:
“(Galatanın Cenovalılar tarafından yapılmış surlarının) Mumhâne veya Kireç Kapusunda eskiden görülmüş bir mermer levhada, podesta Baldassare Maruffu’nun buradaki surları hem genişletip hem de Îsâ Kulesine kadar bir misli daha yükselttiği için Cenovalıların şükranları ifâde edilmişdi. Galata Kulesi 1445 - 1446 yıllarında bu Maruffu tarafından yükseltilmiş olmalıdır.
“XVI. yüzyılda kule, Kasımpaşa Tersânesinde çalıştırılan harb esiri hıristiyanlara, Galata Cenovalılar kalesinin diğer burçları ile birlikde barınma yeri olarak kullanılmakda idi; şu fark ile ki Galata Kulesindekiler Sultana âid esirlerdi. 1552 de türklere esir düşen adı mechul bir ispanyol, bu kulelerde yaşadıklarını ve içlerinden ölenlerin sur önündeki hendeklere gömüldüğünü anlatır.
“1574 de İstanbula gelen Pierre Lescalopier Galata Kulesinin o sırada zından olarak kullanıldığını yazıyor. Bretten’li Michael Heberer de (1582 - 1588) esir olarak İstanbulda bulunduğu zaman gördüğü Galata Kulesinden bahsederken içinde, muhtelif işlerde çalışdırılan 1500 esirin barınmakda olduğunu anlatıyor.
“Büyük türk seyyahı Evliyâ Çelebi de XVII. yüzyıl ilk yarısında Galata Kulesinin durumunu anlatır. 118 mimar arşını yüksekliğinde, kurşun kaplı bir külâh ile örtülü, içi 10 kat hâlinde zından ise de, zamanında, Tersânenin gemi levazım anbarı olarak kullanıldığını söyler.
“Ermeni yazarı P. G. İnciciyan (1758 - 1833) 1717 yılından beri Galata Kulesinde gece yarısını haber vermek üzere kös (büyük cenk davulu) vurulduğunu yazar.
“Herhalde XVIII. yüzyılda kulede bir mehterhâne ocağı oturuyordu; 1780 (Hicrî 1194) tarihli bir dilekçe vardır ki Galata Kulesindeki musiki âletleri ile köslerin tamiri lüzumundan bahseder.
“XVIII. yüzyıl başlarından itibaren Galata Kulesinde, yangınları gözetleyen ve yangını şehrin bütün mahallelerine duyuran bir gözcü teşkilâtı da bulunuyordu. Bunlar kös vurarak yangınları halka duyururlardı. XVIII. yüzyılda Galata Kulesi artık yangın gözcüleri ile mehterhâne takımına tahsis edilmişdi.
“Galata Kulesinin Üçüncü Sultan Selim zamanındaki tamirine Ayıntablı Aynî’nin yazdığı tarih manzûmesi:
O şehinşâhı cihan hazreti Sultan Selim
Bânii saltanat ü zılli hüdâvendi ezel
Çün harab olmuş idi âteş ile bu kulle
Etti tecdid anı ol padîşahi fabri düvel
Paspanlığı içün yandı yakıldı ammâ
Hilâtin giydi çerağ oldu yine k’el-evvel
Kâfiristânı idüb âteşi kahri sûzan
Eylesün mülkini âbâd Hüdâ azze ve cell
Dedi tecdîdiden menkuut ile Aynî târih
“Yenilendi Galata Kulesi pek oldu güzel”
1209 (M. 1794-1795)
“Üçüncü Sultan Selim tâmiri üzerine Vâhidî’nin tarihi:
Himem efrûz Selim Hânı mehâbet sîmâ
Vârisi mülki Süleymânı adâlet ârâ
Ve şehinşâhi zaman kim ola devrinde anın
Muntazam lûtfu ile felek ü mülk serâ
Din ü devlet temeli ol şehi Fârûk şiyem
Verdi adiyle cihâna yeniden hüsi edâ
Galata Kullesi mümtâzü serefrâzdı evvel
Pâsbanlığiyle iydürdü leyâli ihyâ
Dîdebanlıkda kusur olmuş idi (çok) anlar
Oldu âhi dili âteşzadegânı fukarâ
Dili âşık gibi ol dahi harâb oldu heman
Gûşmâl oldu ki her dem olana çeşmi bînâ
Etti tecdîdini ferman bu resm üzre o şâh
Oldu evlend ile hember kulei gîtî
Çalınur nevbeti şâhâne ile tablı sürûr
Dâimâ ola nigehbanlık ile dîde küşâ
İde Hak ömrün bahtı gibi efzun o şehin
Mülki mâmur ve a’dâsı ola mahkûr u fenâ
Dedi menkuut ile ârâyişi târihi Vahid
“Galata Kulesi oldu yeni zîverle binâ”
1209 (M. 1794-1795)
“İkinci Sultan Mahmudun yapdırttığı tâmir ve değişiklik üzerine Pertev’in târihidir ki (kulenin kapusu üzerinde zamanımızda görülen kitâbesidir):
Nızâmı devlet hazreti Sultan Mahmud Hân
Kıyâmı mülkü millet kehfi ümmet sâyei Yezdân
Uluvvi himmetidir ol şehinşâhı dil âgâhın
İden saat be saat an bean dünyâyı âbâdân
Bu kulle ez kazâ yanmışdı yapdı eskiden âlâ
Görüb bağrı yanıklar bildi neymiş şîvei ihsan
Bu kulle ziyneti şehri Stanbul olsa şâyeste
Menârı kullei ikbâlü şevket dense de şâyân
Bunu rif’at veren bu rütbe feyzi istikaamettir
Olur ibret şinâsan irtifâi bâmına hayrân
Bu kulle peştei kaafa sezâdır olsa harf endâz
Anın fahriyesi ankaa bunun şehnâmesi devrân
Cihânı sâyei lûtfunda kılsun serteser mâmur
Dili hâsidden özge kalmasun hiç külbei vîrân
Sezâ Pertev güherle zeyn olunsa sengi târihi
“Bu kulle pek metin oldu pek âlâ yapdı Mahmud Han”
1248 (M. 1832-1833)
“Galata Kulesi, İstanbula uğrayan batılı bütün seyyahların ve onların arasında edebiyatcıların uğrağı olmuşdur. İki fransız edibi, dünyaca şöhret Gustave Flaubert (1821 - 1880) ile daha az tanınan arkadaşı Maxime du Camp beraber yapdıkları doğu gezisinde, İstanbula 1850 de geldiklerinde Galata Kulesine çıkmışlar, ve orada bir kahvehâne ile yangın gözcüleri bulunduğunu görmüşlerdir. Yine şöhretli bir fransız edibi Théophile Gautier (1811 - 1872) ise, 1852 yılında bir gece, Haliç kıyısmda yanan Yağkapanını, Galata Kulesinin çevre balkonundan seyrettiğini anlatır, ve o korkunç manzaranın renkli bir tasvirini yapar.
“A. Joanne ile E. İsambert’in 1861 de basılan seyyah rehberinde Galata Kulesinin 8 katı olduğu, 141 basamaklı merdiveni ile pencereli salona çıkıldığı, ve orada bir kahvehânenin bulunduğu kayıtlıdır. Bu salondan 41 basamaklı başka bir merdiven daha yukardaki kata çıkışı sağlıyordu. Külâhın içi ise o tarihde muazzam bir güvercinlik teşkil ediyordu. 1875- 1876 yıllarını İstanbulda geçiren fransız yazarı Charles de Mouy de Galata Kulesinin üst katının sureti mahsusada bakılan kuşlarla dolu olduğunu yazar.
“1864 de başlayan imar çalışmaları ile Kulenin etrafındaki manzara çok değişdi; eteğindeki avlusunu, buradaki kapularını, ve kıyıya doğru uzanan surlarını kaybetti; hendekler de dolduruldu.
“Galata Kulesinin dibinde, bir yandan Tophâneye bir yandan da Kasımpaşaya doğru inen büyük türk mezarlığı da, servileri ve kabir taşları ile günden güne eriyerek kayboldu ve yerlerine evler yapıldı. Kulenin etrafında eski gravürlerde görülen pitoreski türk mimarî üslûbundaki ahşab evler de kaybolmuş, yerlerini tuğladan üslûpsuz ve çirkin binâlar, bir plâna göre sıralanmaksızın alıvermişdir.
“Kulenin etrafındaki yeni yapıların aşırı derecede yükselmeleri, Galata Kulesinin karşı kıyıdan, limandan, uzakdan görünüşüne zarar vermişdir. Bu binâların arasında, garib ve anlaşılmaz bir zevkle, Ortaçağın bir iskoç şatosu üslûbunda inşâ edilen İngiliz Deniz Hastahânesi (şimdi Beyoğlu Hastahânesı:), Kulenin dibindeki sivri tepesi gözü rahatsız edercesine yükselir. Kulenin dibindeki mezarlığın, Kuleye yeşil bir çevre teşkil eden ağaçları da son yüzyılın ağaç katliamının kurbanı olmuşdur. 1875 de bir fırtırada külâhının sökülmesi üzerine Galata Kulesi, zarif görünüşünü sağlayan o önemli unsurunu da kaybetmişdir, ve yapılan tâmir kulenin dış manzarasını tamamen değiştirmişdir. Bu defa sivri külâh kaldırılmış, üstdeki altdakinden daha ufak, poligonal iki ahşab oda yapılmış, bunların ortasından da uzun bir bayrak direği dikilmişdir. Ve Galata Kulesi günümüze işte bu biçimi ile gelmişdir.
“İçinde yangın gözleyicisi olarak kalan bekçilerle Deniz Kuvvetlerinin bir istasyonu bulunan Galata Kulesinin en tepesindeki poligonal odaların döşemelerinin 1950 - 1960 kışında kirişlerinin çürüyerek çökmesi üzerine tâmiri gerekmişdir.
“1964 de İstanbul Belediyesinin Galata Kulesini büyük ölçüde restore ettirmeye teşebbüs etmesi sonunda, kulenin, 1833 - 1875 arasındaki şekline dönülmesi kararlaşmış, fakat bu iş zamanımızın malzemesinden faydalanmak suretiyle yapılmışdır.
“İkinci Sultan Mahmud devri biçimine dönülmüş olmakla beraber, külâhı daha az sivri olarak yapılmışdır.
“1964 den 1967 ye kadar süren tamir işleri Yüksek Mimar Köksal Anadol tarafından idare edilmiş ve Galata Kulesi 28 eylül 1967 günü yapılan bir törenle İstanbul Belediye Başkanı Hâşim İşcan tarafından açılmışdır (ölümü 11 mart 1968).
“(Şu satırların yazıldığı sırada, 1970), Galata Kulesi yeni bir fonksiyon kazanmış olarak, tarihî hüviyetine daha yakın bir görünüş ile İstanbulun siluetini süslemektedir” (Semâvi Eyice, Galata ve Kulesi).
1830 etrafında Galata Kulesi ve kale duvarı dışında Müslüman mezarlğı
(L. Thénon Lemaitre’in gravüründen S. Bozcalı eli ile)
1855 – 1864 arasında Galata Kulesinin sur dışından görünüşü
(Fotoğrafdan S. Bozcalı eli ile)
Galata Kulesinin içi; 7. kat, merdiven. Kahve ocağı, köşklüler. Geçen askın ikinci yarısı
(L’İllustraiton — Fransa, Paris — Dergisinde yayınlanmış bir gravürden S. Bozcalı eli ile)
Galata Kulesinin son restorasyondan önce Büyükhendek Caddesinden görünüşü
(Fotoğrafdan Behcet Cantok eli ile)
Theme
Building
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM110258
Theme
Building
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Sabiha Bozcalı
Description
Volume 11, pages 5901-5907
Note
Image: volume 11, pages 5902, 5904, 5906, 5907
See Also Note
B.: Kurşunlu Mahzen; Yeraltı Camii; B.: Ahmed Çelebi, Hezarfen, cild l, sayfa 344
Theme
Building
Contributor
Sabiha Bozcalı
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.