1947 yılı mayısında geçmiş kanlı bir vak’adır ki hünerli kalem elinde hikâye konusu olabilir; İbrahim Erdem adında 24 yaşında genc bir polis 1944 yılında Yüksekkaldınm Karakolunda vazifelendirilir; Zürefâ Sokağındaki umumhânelerin birinde Mama Marika Hriso’nun sermâyelerinden Perihan takma adını taşıyan 21 yaşındaki ermeni güzeli Hayguhi’ye âşık olur; günahkâr genc kadın da, o sokakların dili ile, İbrahimi dost edinir. Delikanlı, maşukasını umumhâneden çıkarıp sâdece kendi tasarrufu altına aldırtacak mâlî kudrete sâhib değildir, Hayguhi’nin sanatını icraya devamına da tahammül edemez, kendisini işrete verir ve genc kadını sık sık: “Seni seviyorum, fakat ölümün de benim elimden olacak” diye tehdide başlar; ve bir gece saat bir buçukda mâhud eve giderek güzel mâşukasını beylik tabancasının altı kurşunu ile öldürür. Aşağıdaki satırları Gece Postası Gazetesinden alıyoruz: “Hayguhi çiçeklerle süslü bir tabutun içerisinde yatıyor. Etrâfını günahkâr fakat onu çok seven arkadaşları çevirmiş, dua ediyorlar, bir aralık maktûlenin bir arkadaşı, romana çok düşkün olan genc kadının okurken yarım kalan bir romanda kurşun kalemle işaretlediği şu satırları gösterdi: “Evet, işlediğim bütün günahlara rağmen bir gün sevileceğime inanıyorum, zâten bu ümid değil midir ki bana nefes aldırıyor!...”. Va...

1947 yılı mayısında geçmiş kanlı bir vak’adır ki hünerli kalem elinde hikâye konusu olabilir; İbrahim Erdem adında 24 yaşında genc bir polis 1944 yılında Yüksekkaldınm Karakolunda vazifelendirilir; Zürefâ Sokağındaki umumhânelerin birinde Mama Marika Hriso’nun sermâyelerinden Perihan takma adını taşıyan 21 yaşındaki ermeni güzeli Hayguhi’ye âşık olur; günahkâr genc kadın da, o sokakların dili ile, İbrahimi dost edinir. Delikanlı, maşukasını umumhâneden çıkarıp sâdece kendi tasarrufu altına aldırtacak mâlî kudrete sâhib değildir, Hayguhi’nin sanatını icraya devamına da tahammül edemez, kendisini işrete verir ve genc kadını sık sık: “Seni seviyorum, fakat ölümün de benim elimden olacak” diye tehdide başlar; ve bir gece saat bir buçukda mâhud eve giderek güzel mâşukasını beylik tabancasının altı kurşunu ile öldürür. Aşağıdaki satırları Gece Postası Gazetesinden alıyoruz: “Hayguhi çiçeklerle süslü bir tabutun içerisinde yatıyor. Etrâfını günahkâr fakat onu çok seven arkadaşları çevirmiş, dua ediyorlar, bir aralık maktûlenin bir arkadaşı, romana çok düşkün olan genc kadının okurken yarım kalan bir romanda kurşun kalemle işaretlediği şu satırları gösterdi: “Evet, işlediğim bütün günahlara rağmen bir gün sevileceğime inanıyorum, zâten bu ümid değil midir ki bana nefes aldırıyor!...”. Vak’anın adlî safhası ve kaatil genc polisin nasıl bir ceza hükmü yediği tesbit edilemedi. Buhâneddin OLKER