1909 da 18 - 19 yaşlarında gaayetle yakışıklı, uygunsuz güruhundan ve mâcerâperest bir delikanlı; babası tanzîfat onbaşısı (çöpçü onbaşısı) Kargılı Mustafa, anası Fatihde Hacı Kerim Efendi adında zengin bir tüccarın evinde hizmetci Hanife Kadındır, o da Kargılıdır. Fatih Askerî Rüşdiyesinde talebe iken akran ve emsali olmayan erâzilden adamlarla ülfet ve işret etmeye başlamış, meyhâne kavgaları dolayısı ile bir kaç kere karakollara götürülmüş; İpsiz Ali ve Ayı Mustafa adında iki tulumbacı ile sarhoş olduğu halde girdikleri Aksarayda Tevekkül Hamamında hamamcı va natır ile yine bir vak’a çıkarıp karakolluk oldukdan sonra mektebden tard edilmişdir. Az sonra da 1909 temmuzu ile eylülünde Selânikde “Şehzade Şehâbeddin Efendi Vak’ası”nın kahramanı olmuşdur. İstanbulda 31 mart Vak’asının memleketde sebeb olduğu karışıklıklar henüz yatışmamışdı, birgün Sultan Abdülazizin oğlu Şehzâde Şehâbeddin Efendi yanında kâtibi hususisi Sıdkı Beyle birlikde Selânik şehrini gayri resmi olarak ziyârete geldi, şehzâdenin geldiği, misafir olarak indiği Emperyal Otelinin kâtibi ağzından yayılmış ve otelde kendisini ziyarete gelen şehir ayan ve eşrâfı ve yüksek memurlar tarafından aşırı hürmet gösterilmiş, hattâ o otelden alınarak Selânik’in en lüks oteli olan İsplandid Oteline götürülmüş, en mükellef dâ...

1909 da 18 - 19 yaşlarında gaayetle yakışıklı, uygunsuz güruhundan ve mâcerâperest bir delikanlı; babası tanzîfat onbaşısı (çöpçü onbaşısı) Kargılı Mustafa, anası Fatihde Hacı Kerim Efendi adında zengin bir tüccarın evinde hizmetci Hanife Kadındır, o da Kargılıdır. Fatih Askerî Rüşdiyesinde talebe iken akran ve emsali olmayan erâzilden adamlarla ülfet ve işret etmeye başlamış, meyhâne kavgaları dolayısı ile bir kaç kere karakollara götürülmüş; İpsiz Ali ve Ayı Mustafa adında iki tulumbacı ile sarhoş olduğu halde girdikleri Aksarayda Tevekkül Hamamında hamamcı va natır ile yine bir vak’a çıkarıp karakolluk oldukdan sonra mektebden tard edilmişdir. Az sonra da 1909 temmuzu ile eylülünde Selânikde “Şehzade Şehâbeddin Efendi Vak’ası”nın kahramanı olmuşdur. İstanbulda 31 mart Vak’asının memleketde sebeb olduğu karışıklıklar henüz yatışmamışdı, birgün Sultan Abdülazizin oğlu Şehzâde Şehâbeddin Efendi yanında kâtibi hususisi Sıdkı Beyle birlikde Selânik şehrini gayri resmi olarak ziyârete geldi, şehzâdenin geldiği, misafir olarak indiği Emperyal Otelinin kâtibi ağzından yayılmış ve otelde kendisini ziyarete gelen şehir ayan ve eşrâfı ve yüksek memurlar tarafından aşırı hürmet gösterilmiş, hattâ o otelden alınarak Selânik’in en lüks oteli olan İsplandid Oteline götürülmüş, en mükellef dâiresinde yerleştirilmişdi. Şehrin en şık, zarif arabaları ile gezdirilmiş, mesirelere, tekkelere, camilere götürülmüşdür; yüksek memurlar da hergün otele uğrayarak şehzadenin hatırını sormuşlardır. Viyanaya tahsile gitmekde olduğunu anlatan Şehzâde Şahâbeddin Efendi, İttihadcılardan gördüğü tazyikden bahsetmiş, İstanbuldan adeta kaçar gibi çıkdığını söylemiş, biraz harçlık sıkıntısından bahsetmiş, Selanik zenginlerinden birinin delâleti ile o zamanlar bir fransız şirketi olan Şark Demir Yolları Kumpanyasından 300 lira karşılığında bir yataklı vagon bileti kredi ile temin edilmiş, ve Selanik Bankasından da 500 liralık bir istikraza teşebbüs edilmişdir. Bankanın gizlice İstanbul Merkezine bildirmesi üzerine yapılan tahkikatda Sultan Abdülazizin o isimde bir oğlu olmadığı anlaşılmışdır. İstanbul zabıtasının emriyle Şehzade Selânikde tevkif edildi. İlk ifâdesinde: “Yanlış anlaşılmış olduğunu, Sultan Azizin oğlu değil, torunu, o padişahın küçük kızı Mediha Sultan ile Damad Ferid Paşanın oğlu olduğunu” söyledi, sonra ifade değişdirdi, “Bir gençlik hevesi ile böyle bir maceraya atıldığını” söyledi. Yanında, “Şehâbeddin” adına bir nüfus kâğıdı bulundu, orada babasının adı Binbaşı Refik Bey, anasının adı da Huriye Hanım yazılıydı, fakat doğum tarihi tutmuyordu, yirmibeş yaşlarında olması lâzımdı; nihâyet yukarda kaydettiğimiz hakiki hüviyeti tesbit edildi. Yanında “Kâtibi Hususî” adı altındaki adamda bir serserî, hâneberduşdu. Tutuklu olarak İstanbula gönderildiler. Maceraperest küçük delikanlının çantasında bir yığın evrak bulundu, bir kısmı mahbublar için yazılmış âşıkaane semâiler, koşmalar, mâniler, şarkılardı; birinin kenarına sahte şehzade tarafından: “Gözlüklü’nün türrehatıdır” denilmişdi, kendisi için yazılmış bir şarkı idi: Akrânıma nisbetle benimde hünerim var Şuerâdan mâduddur rindan içinde adım Mecnun gibi sahrâyi cunûna seferim var Sevdâyi perçeminle çapkın dilber Fuadım Bazı mektublar bulundu, delikanlının kirli hayatını ortaya kovuyordu: “Boğaz içinde bir yalıda, peşine erâzilden kimseyi takmamak üzere mehtâb âlemine” dâvetnâme, “İngiliz mağazasında görüb beğendiği beyaz kostümün beden numarasına göre alınımış, hazır” olduğunu bildiren bir tezkire, “Evlâd ve iyâlini türlü müdârâ ile memleketi olan Balıkesire göndermiş bir adamın küçükbeyi gece yatısı misâfirliğine çağıran” bir nâmesi, bir serserinin “Ulan Çapkın” hitâbı ile başlayan yarı tehdid karışık bir baloz dâvetnâmesi. Bir de Prens Sabahaddin Beye yazılıp gönderilmiş siyasî bir mektubun müsveddesi bulundu, “İstanbulda divânı harb kararı ile asılanların haksız yere idam edildikleri ve Ahmed Rıza Beyin Meclisi Mebusan Reisliğine hileli seçimle getirildiği, hükûmete baskı yapan İttihad ve Terakki Cemiyetine karşı umumî bir nefret uyandığı” bildiriliyordu. Ahrar Fırkasının İttihad ve Terakkiyi devirmek için hazırladığı bir beyannamenin de sureti bulundu. Süslü Fuad’ın âkibeti hakkında bilgi edinilemedi. Prens Sabahaddin Beye yazılmış mektubun müsveddesi ile beyanname suretinin başına çok büyük işler getirdiği tahmin edilebilir. İkinci Meşrutiyetin memleketi bir felâkete sürüklemesinde, bu gibi eclâfın siyasetle uğraşmasının büyük hissesi vardır. Bibl.: Polis Servet Efendi, not; Asır Gazetesi.