Zaman zaman İstanbul’a gelen Hind ve İran elçileri, hükümdarları tarafından osmanlı pâdişahlarına gönderilen hediyeler arasında bâzan bir de fil getirmişlerdir. Dâimâ bir bakıcısı ile getirilen fil, Anadolu yakasından Rumeliye sal ile geçirilmiş; Haliçde bir köprü bulunmadığı için Haliçin bitiminde biri Kâğıdhâne, biri de Alibey dereleri üzerindeki iki köprüden geçirilerek İstanbul içine getirilmişdir, o köprülere de “Fil Köprüsü” adı verilmişdir. İki parçadan mürekkep Fil Köprüsü XVI. Yüzyılda yapılmış ve sonra birkaç defa tamir görmüş, ve hattâ yenilenmişdir. İstanbulda o hediye fillerin halka teşhirine “Fil Temâşâsı” denilirdi. Ya At Meydanında, yahud da yine o civarda Fazlıpaşa Sarayı önündeki meydancıkda teşhir olunurdu. Sonra Bakırköyüne götürülür ve Fil Damı adı verilmiş özel bir ahıra konulurdu. Ve dâimâ o hayvancıklara gereği gibi bakılamaz, yabancı sert iklimde gelen filler kısa bir zaman sonra ölürlerdi. Câbi Said Efendi Vekayinâmesinde bir İran elçisinin 1217 de (1802-1803) ve bir Hind elçisinin de 1218 de (1803-1804) birer fil getirdikleri, fillerin Fazlipaşa Sarayı önünde teşhir edildikleri, fakat her ikisinin de yine teşhir için Edirneye götürülürken yolda öldükleri kayıdlıdır.