Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
FEYZİ EFENDİ (Muallim Ahmed)
Geçen asır sonlarında ve asrımız başında yaşamış ünlü farsca muallimi, İran edebiyatı üzerine yazıları ile bir otorite olarak tanınmış muharrir; aslı İranlı olduğu için “Acem Feyzi Bey” diye de anılırdı; 1842 de Tebriz civârında Türkanpûr köyünde doğdu, Molla Esad adında bir zâtin oğludur. İlk tahsilini babasından gördü; 1859 da Necef’e gitti ve o devirde İran gencleri için bir üniversite olan Necef Medresesinde tahsilini tamamladı; oradan Hicaza geçerek Hac farîzesini îfadan sonra Mısıra gitti ve Camii Ezherdeki derslere devam etti. Mısırda hava tebdili için gelmiş edib ve mütefekkir Abdürrahman Sami Paşa ile tanışdı ve onun dâveti ile misâfiri olarak İstanbula geldi. Sâmi Paşa konağında ulemâdan İranlı Mirza Safâ ile tanışdı, kendisine bir mürşid edindiği bu zâtin isteği ile Osmanlı Devleti tâbiiyetine girdi, kısa bir müddet Amasya tahrirât kâtibliğinde bulundukdan sonra İstanbul Şehiremâneti (İst. Belediyesi) mektûbi kalemi mümeyûizliğine tâyin edildi. Bir ara Emirgân Rüşdiyesi ile Amerikan Kolejinde muallimlik yapdı ve 1877 de kendisini yakından tanımış Münif Paşanın maarif nazırlığı zamanında Galatasaray Sultânisi farsca muallimliğine tâyin edildi; Şehiremânetindeki vazifesinden istifâ eden Feyzi Efendi, otuz üç yıl, ömrü boyunca bu büyük irfan müessesinde çalışdı. 1910 da 6...
⇓ Devamını okuyunuz...
Geçen asır sonlarında ve asrımız başında yaşamış ünlü farsca muallimi, İran edebiyatı üzerine yazıları ile bir otorite olarak tanınmış muharrir; aslı İranlı olduğu için “Acem Feyzi Bey” diye de anılırdı; 1842 de Tebriz civârında Türkanpûr köyünde doğdu, Molla Esad adında bir zâtin oğludur. İlk tahsilini babasından gördü; 1859 da Necef’e gitti ve o devirde İran gencleri için bir üniversite olan Necef Medresesinde tahsilini tamamladı; oradan Hicaza geçerek Hac farîzesini îfadan sonra Mısıra gitti ve Camii Ezherdeki derslere devam etti. Mısırda hava tebdili için gelmiş edib ve mütefekkir Abdürrahman Sami Paşa ile tanışdı ve onun dâveti ile misâfiri olarak İstanbula geldi. Sâmi Paşa konağında ulemâdan İranlı Mirza Safâ ile tanışdı, kendisine bir mürşid edindiği bu zâtin isteği ile Osmanlı Devleti tâbiiyetine girdi, kısa bir müddet Amasya tahrirât kâtibliğinde bulundukdan sonra İstanbul Şehiremâneti (İst. Belediyesi) mektûbi kalemi mümeyûizliğine tâyin edildi. Bir ara Emirgân Rüşdiyesi ile Amerikan Kolejinde muallimlik yapdı ve 1877 de kendisini yakından tanımış Münif Paşanın maarif nazırlığı zamanında Galatasaray Sultânisi farsca muallimliğine tâyin edildi; Şehiremânetindeki vazifesinden istifâ eden Feyzi Efendi, otuz üç yıl, ömrü boyunca bu büyük irfan müessesinde çalışdı. 1910 da 68 yaşında yaş haddi ile emekliye ayrıldı ve aynı yıl içinde şidetli soğuk alma sonunda iki üç gün süren kısa hastalıkdan sonra vefât etti, Üsküdarda Seyyid Ahmed Deresi Kabristanına defnedildi.
Devrinin ilmî ve edebî mahfillerinde ve basın muhitinde hem bilgisi hem de vekaarı ile dâimâ hürmet görmüşdü. Meselâ Muallim Naci onun için:
Seyredin şâir vekaarin Feyzii hâmûşda
Feyzii gûyâde Feyyâzın tecellîsin görün...
diyor...
Ağır hastalığından kurtulamayacağını hisetmiş, kendi ölümü için şu tarihi yazmışdı:
Geldim kapuna yâ Rab, elim boş, yüzüm siyah
İsyânıma cezâ olarak kovma, etme dûr
Nefse uyub da olmayacakdım günahkâr
“Lâ taknetû” bu hâle beni eyledi cesur
İsyânıma tekaabül eder mi cemil fiil
Etmiş değil bu âne değin bendeden sudûr
İllâhi ehli beyti Resulün muhabbeti
Zulmet sarâyı kalbimi etmişdi garki nûr
Feyzi değilse mazharı gufrâni Zülcelâl
Târihi rihleti neden olmuş “Hüvelgafûr”
1328 (M. 1910).
Evlenmiş, Safâ adını koyduğu bir oğlu olmuşdur.
Sultâniler için yazdığı “Usûli Fârisî” isimli ders kitabi, mekteplerimizden bu yabancı dil kaldırılıncaya kadar tek kitab olmuş, on dört defa basılmışdır.
Diğer eserleri şunlardır:
Farsca-Türkçe ve Türkce-Farsca Ceb Lugatı-Aslında büyük bir kaamus olarak hazırlanmışdı; İran edebiyatından nakledilmiş örneklerle süslenmişdi; bitmek üzere idi, baskısı için bir nâşirle mukaavele bile yapmışdı ki 1890 da Cihangirde Karadut Çemşesindeki evinin yanması ile sâir eşyâsı ile birlikde yok oldu. Sonra yakın dostu Muallim Naci Efendinin ısrarı ile talebeler için bir ceb lugatı yaptı. Basılmamışdır.
Vâveylâ - İmam Hüseyin ve Kerbelâ Vak’ası üzerine yazdığı mersiyeler, 1897 de basıldı.
Divan - Eski şiirleri 1890 da yangında kaybolmuşdu, şiirlerini sonra söyledikleri ile tekrar topladı.
Sûzü güdâz - Şarkılarının toplandığı mecmua, 1882 de basıldı.
Rübâiyyâtı Hayyam — Aslında yirmi yıl çalışarak “Müntehibât Fârisîyye” adı ile ve seçdiği parçaların türkce tercemeleri ile büyük bir İran Edebiyat Antolojisi hazırlamışdı. Onun içinden Hayyam’ın rübâilerini bastırmışdı; büyük eser 1890 da yangında yok oldu.
Muallim Feyzi Efendiye büyük bir darbe olan yangından günün gazeteleri şöyle bahsetmişdir: “17 şubat 1305 sabahı (1 mart 1890) Tophânede Firuzağ Mahallesinde Karadutçeşmesi ittisâlinde Çavdaroğlu Mustafa Paşa konağından çıkan yangında yanan evlerden biri Mektebisultânı muallimlerinden Feyzi Efendinin idi. Efendi bir gecelik entârisi bir kürk ile kalıp bir şamdan çıkarabilmişdir, bütün kütübhânesi yanmışdır” (Sabah Gazetesi).
Bir gazelinden iki beyit
Kıyâmetler kıyâm eyler hırâmı nâzeninden
İyandır şûri mahşer dîdei sihr âferininden
Görürsün zîri pâyinmde bahâristânı lâhûtu
Nigâh etsen ol iklime muhabbet durbîninden
Edebî yazılarını Tercemânı Hakikat Gazetesinde yayınlamış ve makaalelerinde “Sürûş” (Tanrının ulak meleğinin adı) takma adını kullanmışdır.
Ahmed Rasim “Muharrir, Şâir, Edib” isimli eserinde şunları yazıyor: “Muallim Feyzi bambaşka bir tipdi. Pek esmer, irânî sîması üzerinde bu ırka âid göz, burun, ağız, sakal olduğu gibi tarzı tekellümü de Azerbaycanî şîveden kurtulamamışdı. Sâde tarzı tekellümü mü, mensur manzum yazılarının ekserinden de böyle bir koku alınırdı:
Dil benim, dîde benim, girye benim, aşk benim
Neden ağır geliyor ağlayışım ağyâre
“Galatasaray Mektebi Sultâni fârisî muallimliği ona, âyan azâlığı gibi, kaydı hayat ile verilmişdi.”
Muallim Feyzi Efendi
(Resim: Sabiha Bozcalı)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM101001
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5733-5734
Not
Görsel: cilt 10, sayfa 5733
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.