Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
FEVZİYE KIRAATHÂNESİ
Şehzâdebaşı Caddesinde, bu caddenin Fevziye Caddesi ile olan kavuşağı köşesinde büyük bir kıraathâne idi; adı yakın geçmişin edebî metinlerine geçmişdir; ne zaman kurulduğunu tesbit edemedik, en parlak devrini İkinci Sultan Abdülhamid zamanında, 1885-1900 arasında yaşamış ve adetâ bir mûsiki mahfili olmuşdu.
Kapusu, o zamanlar Direklerarası denilen Şehzâdebaşı Caddesinde idi, Fevziye Caddesi üzerinde bir bağçesi vardı, bağçenin yanında da yüksek riyâziye (matematik) hocası Vidinli Tevfik Paşanın konağı vardı.
İçi gaayet genişdi, yüzelli kişi kadar alırdı, fakat müşterisi az ve kibar, münever tabakan kimselerdi; senede bir ay, ramazanlarda pek sazib bir sanat, mûsiki mahfili olurdu; Kadir gecesi müstesna, her gece İstanbulun en seçkin profesyonel sâzende ve hânendehlerinin musiki basılları pek meşhurdu. Fasıl, ya Kemençeci Vesilâki’nin yahud Kemânî Memduh Efendinin idâresinde bulunurdu. Çalan ve okuyan sanatkârlar da şunlardı: Memduh yahud Vasilâki efendilerden biri, Kanunu Selânikli berber Şemsi (berber dükkânı Direklerarasında idi), Ûdî Astikzâde Bogos’nusfiyezen Kirkor, Lavtacı Övrik efendiler, hânendeler Ahmed Bey, ortaköylü mûsevi Karakaş Efendi, Kara Bogos Ağa. Şemsi Efendinin icrası kolay olmayan kaanunu hiç falsosuz çalışı, zamanının mûsiki üstadları tarafından dâimâ övülü...
⇓ Devamını okuyunuz...
Şehzâdebaşı Caddesinde, bu caddenin Fevziye Caddesi ile olan kavuşağı köşesinde büyük bir kıraathâne idi; adı yakın geçmişin edebî metinlerine geçmişdir; ne zaman kurulduğunu tesbit edemedik, en parlak devrini İkinci Sultan Abdülhamid zamanında, 1885-1900 arasında yaşamış ve adetâ bir mûsiki mahfili olmuşdu.
Kapusu, o zamanlar Direklerarası denilen Şehzâdebaşı Caddesinde idi, Fevziye Caddesi üzerinde bir bağçesi vardı, bağçenin yanında da yüksek riyâziye (matematik) hocası Vidinli Tevfik Paşanın konağı vardı.
İçi gaayet genişdi, yüzelli kişi kadar alırdı, fakat müşterisi az ve kibar, münever tabakan kimselerdi; senede bir ay, ramazanlarda pek sazib bir sanat, mûsiki mahfili olurdu; Kadir gecesi müstesna, her gece İstanbulun en seçkin profesyonel sâzende ve hânendehlerinin musiki basılları pek meşhurdu. Fasıl, ya Kemençeci Vesilâki’nin yahud Kemânî Memduh Efendinin idâresinde bulunurdu. Çalan ve okuyan sanatkârlar da şunlardı: Memduh yahud Vasilâki efendilerden biri, Kanunu Selânikli berber Şemsi (berber dükkânı Direklerarasında idi), Ûdî Astikzâde Bogos’nusfiyezen Kirkor, Lavtacı Övrik efendiler, hânendeler Ahmed Bey, ortaköylü mûsevi Karakaş Efendi, Kara Bogos Ağa. Şemsi Efendinin icrası kolay olmayan kaanunu hiç falsosuz çalışı, zamanının mûsiki üstadları tarafından dâimâ övülürdü. Bâzı geceler okuyuculara amatör bir sanatkâr olarak Hâfız Osman Efendi de katılırdı. Bâzı geceler devrin büyük şöhretlerinden Tanbûri Cemil Bey, Ali Rifat Bey, Rauf Yektâ Bey, Şekerci Cemil Bey, Rahmi Bey, Lemi Bey (Atlı), Lem’i Beyin dayısı hânende Muhib Bey ve sâir amatör musiki müntesibleri de Fevziye Fasıllarını gelip takib ederlerdi ki alelade bir sazlı kıraathâre olmadığına delildir.
Kıraathânede yalnız kahve, çay, şurub verilirdi. Pek muntazam idâre edilir her akşam dört saat kadar sürerdi ve yalnız iki makam üzerine tertipedilir, bir musiki ziyâfeti olurdu. Yalnız Serveti Fünun sahibi Ahmed İhsan Bey (Toksöz) fırsat düşürdükçe mecmuasının hafta sohbetlerinde: “Fevziye Kıraathânesine gelenler, gündüz teneffüs ettikleri temiz havanın hayat bahşeden tesirini, lambalarda yakılmış gaayet adi petrolün müstekreh kokusu ile gidermişlerdir ve evlerine, kulaklarında kalmış musikinin lâtif yadigârı ile birlikde şiddetli bir başağrı götürmüşlerdir” gibi yazılar yazardı.
Serveti Fünunun karşısında Mâlûmât’da ise Ahmed Rasim Bey buranın dâima medhinde bulunurdu bir; yazısında: “... Fevziye Kıraathânesindeki saz mâlumunuzdur ki ramazanlara mahsus değildir; meşhur Kemâni Tatiyos’un takımı her cuma ve pazar günü orada icrâyi âhenk etmektedir... saz adabı ile, eller dizde, hareketsiz, en ufak bir fısıltı olmadan dinlenir...” diyor. Ölmez eserlerinden “Fuhşi Atik” de de şunları yazıyor: “... zavallı ben, o zamanlar toy ve bi idrâkim.. kaşları, gözleri, saçları, boyları ile menfûre Avgustina ve benzerleri hep Beyoğlunda. Galatalı arkadaşım sordu:
— Sizin taraflarda ne var?
— Hiç!..
— Hiç ya!..
“Evet bir hiç... haydi Fevziye Kıraathânesine!... bir Uşşak, bir Hicaz, kuyruğunda bir iki Köçekçe... dışarıya!..”
Fevziye Kıraathânesi ne zaman kapandı bilemiyorum, bugün yeni arsadır (1943).
Reşad MİMAROĞLU
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Reşad Mimaroğlu
Kod
IAM100984
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 10, sayfa 5727
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.