Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
FES, FES KALIBLARI, KALIBCILARI
1925 de Türkiyede fes giymenin yasak edildiği Şapka Kanunu ile kalkdılar; fes kalıbları, memleketimizin yakın geçmişde kullanılmış eşyalarından biri olarak artık müzelerde veya antikacı dükkanlarında görülmektedir.
Fes kalıbları, feslerin çeşidine göre, pirinçden dökülmüş iç ve dış iki parçadan mürekkeb bir âlet, “Fes Ütüsü” idi.
İç kısım aynı fes şeklinde idi; tıbkı fes gibi içi de boş idi.
Dış kısım da aynı şekilde olup iç kısmın üstüne geçerdi ve aralarında fes kumaşı kalınlığı bir genişlik farkı vardı. Dış kısmın iki yanında iki çomak kulp ile tepesinde, tabla kısmının tam ortasında küçücük bir delik vardı.
Fes kalıpları, aşcı dükkânlarında görüldüğü gibi kömür ateşli uzunlamasına bir ocak üstünde dâima kızgın dururlardı.
Kalıblanacak fes, püskülü çıkarılıp süprülür, üstüne su püskürtülerek hafifce ıslatılır, sonra kalıbın iç kısmına geçirilir, giydirilir, fesinin üstüne de kabın dış kısmı geçirilir; fesin püskül ibiği dış kısmın tablası ortasındaki delikden dışarı çıkardı ve kalıbcı, dış kısmın çomak kulpların tutarak, fes kalıbı denilen fes ütüsünün iki kızgın parçası arasındaki hafif ıslak fesi kuvvetle basa basa kalıblar, ütülerdi. Kalıblamadan fesin püskülü geçirilip, ibik ucundan ve tabla kenarından dikilir, sahibine verilirdi. Bir fes kalıblama ücreti 1 kuruş idi, son ...
⇓ Devamını okuyunuz...
1925 de Türkiyede fes giymenin yasak edildiği Şapka Kanunu ile kalkdılar; fes kalıbları, memleketimizin yakın geçmişde kullanılmış eşyalarından biri olarak artık müzelerde veya antikacı dükkanlarında görülmektedir.
Fes kalıbları, feslerin çeşidine göre, pirinçden dökülmüş iç ve dış iki parçadan mürekkeb bir âlet, “Fes Ütüsü” idi.
İç kısım aynı fes şeklinde idi; tıbkı fes gibi içi de boş idi.
Dış kısım da aynı şekilde olup iç kısmın üstüne geçerdi ve aralarında fes kumaşı kalınlığı bir genişlik farkı vardı. Dış kısmın iki yanında iki çomak kulp ile tepesinde, tabla kısmının tam ortasında küçücük bir delik vardı.
Fes kalıpları, aşcı dükkânlarında görüldüğü gibi kömür ateşli uzunlamasına bir ocak üstünde dâima kızgın dururlardı.
Kalıblanacak fes, püskülü çıkarılıp süprülür, üstüne su püskürtülerek hafifce ıslatılır, sonra kalıbın iç kısmına geçirilir, giydirilir, fesinin üstüne de kabın dış kısmı geçirilir; fesin püskül ibiği dış kısmın tablası ortasındaki delikden dışarı çıkardı ve kalıbcı, dış kısmın çomak kulpların tutarak, fes kalıbı denilen fes ütüsünün iki kızgın parçası arasındaki hafif ıslak fesi kuvvetle basa basa kalıblar, ütülerdi. Kalıblamadan fesin püskülü geçirilip, ibik ucundan ve tabla kenarından dikilir, sahibine verilirdi. Bir fes kalıblama ücreti 1 kuruş idi, son zamanlarda 5 kuruş olmuşdu; o bile avam arasında çok görülür, o tabakadan kişiler, kalıb ütüsü bozulmuş feslerle dolaşırlar, feslerini bayramdan bayrama kalıblatırlardı (B.: Fes; Püskül).
Ahmed Rasim “Muharrir bu ya” isimli eserinde fes kalıbcıları için şunları yazıyor: “.. zamanımızda kullanılan sıcak fes kalıbları 30-40 senelik bir icad mahsulüdür. Evvelce fesler ıslatılarak tahta kalıblara çekilip ütülenirdi. Fesci Nasib’e göre sıcak mâdenî fes kalıbları evvelâ İzmirde icad edilmiş ve İstanbula Todori nâmında biri getirmiş, bir rivâyetde Sultanhamamında turşucunun yanındaki sütcü dükkânında icrâi sanata başlamışdır. Sonra Uzunçarşı ile Süleymaniyede de kömür ateşi ile işler fes kalıbcısı dükkânları açılmışdır. Fes kalıbları Sıfır numaradan başlayıp 16 numaraya kadar yapılmakdadır. Şimdi kullanılmayan “Dar Beyoğlu” kalıb 2 numara olup fes kalıblarının envâi arasında Hamidiye, Büyük Hamidiye, Aziziye, Tom Zuhaf, Yarım Zuhaf, Efendi Biçimi, İzmir Biçimi namlarında kalıblar vardır...”.
Bizim rastladığımız bir kayda göre fes kalıbcılığının mûcidi İstanbulda Duvarcı Tokadlı Ferhad Ağa nâmında biri olup ilk defa 1872 yılında ticarî tatbik sahasına konmuşdur (B.: Ferhad Ağa Duvarcı Tokadlı; cild 10, sayfa 5664).
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100918
Tema
Folklor
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 10, sayfa 5703
Bakınız Notu
B.: Fes; Püskül; B.: Ferhad Ağa Duvarcı Tokadlı; cild 10, sayfa 5664
Tema
Folklor
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.