Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
FÂZIL BEY (Enderunlu Hüseyin)
Onsekizinci Yüzyıl sonları ile Ondokuzuncu Yüzyıl başında yaşamış Türk divan edebiyâtının ünlü şâirlerinden; şiir dili çağdaşlarına nisbetle çok sâde, çok renkli ve canlı, kalenderlik yolunda samimi ve nezih pervâsızlığı muhakkak ki büyük sanatkâr; arab asıllıdır; 1755 - 1756 arasında Suriyede Safad kasabasında doğdu, Tahir Ömer Beyin torunu ve Tahir Ali Beyin oğludur; Osmanlı Devletine karşı isyan eden dedesinin 1775 de, babasının da 1776 da bu isyanları bastırmaya memur Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından yakalanıp idam edilmeleri üzerine küçük kardeşi Hasan Kâmil Beyle birlikde İstanbula gönderildiler ve bu iki arab beyzâdesi Enderunu Hümâyûna alınarak Fâzıl bey Hazine Koğuşuna, Kâmil Bey de Kiler Koğuşuna verildi; 1776 yılında Fâzıl Bey 19-20, Kâmil Bey de 16 - 17 yaşlarında idi; Fâzıl Bey saraya alındığı zaman için “Defteri Aşk” isimli manzum hâtıralar - itirafnâmesinde şunları yazıyor:
Arabistan beni atdı Rûme
Oldu ol vak’ai mâlûme
Meskenim oldu Hazıne Ocağı
Kondu şîrvana bu abdin yatağı
Ki henüz tavri lisanım arabî
Çelebi söylese dir ya Şelebi
Su yemek neydiğini bilmez iken
Âteşi aşkım olup şu’le fiken
..........................
Küçük kardeşi Hasan Kâmil Bey üç dört sene sonra sarayda öldü; Fâzıl Bey ise sarayda Hazine Koğuşunda sekiz sene kaldı; manzum itirafnâmesi ...
⇓ Read more...
Onsekizinci Yüzyıl sonları ile Ondokuzuncu Yüzyıl başında yaşamış Türk divan edebiyâtının ünlü şâirlerinden; şiir dili çağdaşlarına nisbetle çok sâde, çok renkli ve canlı, kalenderlik yolunda samimi ve nezih pervâsızlığı muhakkak ki büyük sanatkâr; arab asıllıdır; 1755 - 1756 arasında Suriyede Safad kasabasında doğdu, Tahir Ömer Beyin torunu ve Tahir Ali Beyin oğludur; Osmanlı Devletine karşı isyan eden dedesinin 1775 de, babasının da 1776 da bu isyanları bastırmaya memur Cezayirli Gazi Hasan Paşa tarafından yakalanıp idam edilmeleri üzerine küçük kardeşi Hasan Kâmil Beyle birlikde İstanbula gönderildiler ve bu iki arab beyzâdesi Enderunu Hümâyûna alınarak Fâzıl bey Hazine Koğuşuna, Kâmil Bey de Kiler Koğuşuna verildi; 1776 yılında Fâzıl Bey 19-20, Kâmil Bey de 16 - 17 yaşlarında idi; Fâzıl Bey saraya alındığı zaman için “Defteri Aşk” isimli manzum hâtıralar - itirafnâmesinde şunları yazıyor:
Arabistan beni atdı Rûme
Oldu ol vak’ai mâlûme
Meskenim oldu Hazıne Ocağı
Kondu şîrvana bu abdin yatağı
Ki henüz tavri lisanım arabî
Çelebi söylese dir ya Şelebi
Su yemek neydiğini bilmez iken
Âteşi aşkım olup şu’le fiken
..........................
Küçük kardeşi Hasan Kâmil Bey üç dört sene sonra sarayda öldü; Fâzıl Bey ise sarayda Hazine Koğuşunda sekiz sene kaldı; manzum itirafnâmesi olan defteri Aşkda geniş tafsilât ile anlatılmışdır, mahbub dost idi, daha yerinde tâbir ile cemâl aşıkı idi; Türkçesi düzgün konuşamaz iken Hazine Koğuşunda dilber bir gence platonik bir alâka ile bağlandı; itirafnâmesinde “idelim ismi şerifin mektûm” diye adını vermediği bu gencden sonra yine o koğuştan Bostancıbaşızâde Süleyman Bey adında bir gence aynı duygu ile bağlandı; 1783 – 1784 arasında Süleyman Beyin yerini sarayın namlı hânendelerinden sarayda Şehlevendim lâkabı ile meşhur Hâfız Abdullah Ağa aldı (B.: Abdullah Ağa, Şehlevendim Hafız, cild 1, sayfa 32). Bu alâkası sarayda çirkin dedikodulara yol açınca Fâzıl Bey 1784 de sarayı terk ederek kaçdı; 12 sene kadar İstanbulda bekâr odalarında çok sıkıntılı, âdetâ sefâlet içinde yaşadı; kendisi şöyle anlatıyor:
Ol zamandan bu zamana gelicek
Kaldım âlâm ile mağdûri Felek
1789 da Üçüncü Sultan Selim pâdişah oldu. Enderunu Hümâyunda hayli değişiklikler oldu; Fâzıl Beyin Şehlevendim mes’elesinden düşmanları olan kimselerin saraydan ayrılması, birkaç dostunun yeni pâdişah yanında şefaat imkânını sağladı, aslında sanat hâmisi olan Sultan Selimin emri ile 1795 de Haleb Defterdarlığı verildi.
Tâki rahmeyledi şâhi devran
Kıldı nanpâremi lütfü ihsan
Bir ara mâden eminliğinde bulundu; kendi kalemi ile hâlinin tasviridir:
Dil ki ol mehlikeden buldu halâs
Lüccei diğere oldu gavvâs
Lezzeti aşkı alub dîvâne
Gördüğü şem’a olur pervâne
Dili mecnun arayub Leylâsın
Ya belâsın bula ya mevlâsın
Cüstü cû eyler iken tâze belâ
Başına geldi kazâ ah ne kazâ...
1800 de Rodos Adasına sürüldü; Müverrih Cevdet Paşa: “... bâzı hizmetlerde istihdam olunmukda iken bir cünha ile Rodosa sürüldü...” demekle yetiniyor ve suçunun ne olduğunu yazmıyor. Rodosta gözlerine bir hastalık geldi ve iki gözünü birden kaybetti.
Bir gün musikişinas pâdişahın bir musiki meclisinde Fazıl Beyin bir şarkısı okundu, kalender meşreb şâir:
Bak Rizâyî şâline
Âşıkın vay hâline
Benziyor gül dâline
Kaddi mevzum ince bel
diyordu; pâdişah Fâzıl Beyin ne âlemde olduğunu sorunca Rodosda sürgün ve iki gözünün de kör olduğunu söylediler. Sultan Selim derhal İstanbula getirtilmesini emretti; 1803 - 1804 arasında İstanbula dönen Fâzıl Bey huzûra kabul edildi ve kendisine, Enderundan, refah içinde yaşatacak bir emekli maaşı bağlandı. 1807 de dost elini pek geç uzatabilmiş haşmetli hâmisi Sultan Selimin tahtdan indirilmesi az sonra da şehid edilmesi Fâzıl Beye son ağır darbe oldu; görmeyen gözleri ile o kadar çok ağladı ki, gözlerini Rodosda kaybetmiş olduğu halde Tayyarzâde Atâ Bey: “Sultan Selim için döktüğü gözyaşları ile kör oldu, nîmet borcu ve vefâkârlık duygusu farîzasını böyle ödedi...” diyor.
Hicrî 1225 (M. 1810) de öldü; kabri Eyyubsultandadır; ölümüne çağdaşı Surûrî şu tarihi yazmışdır:
Şâiri Hassan edâ Tâhirömerzâde gidüb
Nüktesencânı basîretmendi giryân eyledi
Merdümü çeşmin kazâ göz habsine almış idi
On sene mahrûmi seyri hûban eyledi
Zulmeti gamda idüb efgan didim târihi
“Göçdü Fâzıl Bey gice ahbâbı nâlân eyledi”
1225 (B. 1810).
Kanâatimizce Enderunlu Fâzıl Bey; Nedimden sonra, Şeyh Galib müstesnâ, Türk divan edebiyâtının en renkli, Türkçeyi çok tatlı edâ ile konuşan şâirdir; hele Türkçeyi düzgün konuşmaya yirmi yaşından sonra başladığı hatırlanırsa, hakikaten büyük sanatkâr olduğunu kabul etmek lâzımdır. Divânı basılmışdır; edebî kıymetinin yanında, bilhassa o devrin giyim, kuşam ve süslenmesi üzerine zengin bir kaynakdır (B.: Fâzıl Dîvânı); “Defteri Aşk”, “Zennâme”, “Hûbannâme” ve “Çenginâme” adında dört eseri daha vardır, onlar da 1286 (M. 1869) da bir arada basılmışdır; yukarda da kaydettiğimiz gibi cemâl âşıkı bir büyük şâir olan Enderunlu Fâzıl Bey, kısa görüşlüler tarafından o kadar anlaşılmamışdır ki, son dört eseri toplu olarak basılır iken, aynı vâdîde bir eser sanılarak sonuna Sünbülzâde Vehbi Efendinin bayağılıklarla dolu “Şevk engiz” isimli manzum risâlesi de eklenmişdir (B.: Zenamnâme; defteri Aşk, cild 8, sayfa 4348). “Zenannâme” J. Decourdemanche (Dökurdömanş) tarafından Fransızcaya terceme edilerek 1890 da Parisde basılmışdır.
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM100678
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 10, pages 5589-5590
See Also Note
B.: Abdullah Ağa, Şehlevendim Hafız, cild 1, sayfa 32; B. 1810; B.: Fâzıl Dîvânı; B.: Zenamnâme; defteri Aşk, cild 8, sayfa 4348
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.