Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
FAYTON
“Aslı fransızcadan, Fhaeton (Faeton); körüklü açık binek arabası” (Şemseddin Sami, Kaamûsî Türkî). Dört tekerlekli, ön tekerlekleri küçük, arka tereklekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulur, öndeki arabacı yeri yüksekde, körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. Arabaya ön ve ard tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirilmiş basamakla binilir; dört kişilik arabadır, iki kişi, yüzleri gidiş istikaametinde arkaya sabit yere, iki kişi de onların karşısına, bakan iner bir yere oturur. Körük bilhassa yağmurlu havalarda çekilip açılır; bacakların ıslanmaması için de diz üstüne çekilir bir muşambası vardır; körük dışında kalan arabacılar da, bir gocuk yahud yağmurluk giyerler. Arabacı yerinin iki yanında da birer feneri vardır.
İstanbula, dolayısı ile Türkiyeye Sultan Abdülmecid devrinde, önce konak ve saray arabası olarak girdi; Sultan Abdülâziz devrinde de kira faytonları kullanılmaya başlandı. O devirlerde İstanbulun tek nakil vasıtası atlı binek arabaları olup biri körüklü ve açık araba olan faytonlar, diğer ikisi de kapalı arabalar olan “Lando”lar ile “Kupa”lardı (B.: Araba, cild 2, sayfa 902; lando; Kupa; Hinti; Kâtib odası). İkinci Sultan Abdülhamid zamanında kadınların faytona binmeleri yasakdı.
Kira faytonları iki kısımdı, bir kısmı her gün piyasaya çıkardı; bir ...
⇓ Devamını okuyunuz...
“Aslı fransızcadan, Fhaeton (Faeton); körüklü açık binek arabası” (Şemseddin Sami, Kaamûsî Türkî). Dört tekerlekli, ön tekerlekleri küçük, arka tereklekleri büyük, tek oklu ve çift at koşulur, öndeki arabacı yeri yüksekde, körük çekildiği zaman arabacı körük dışında kalır. Arabaya ön ve ard tekerleklerin çamurlukları arasına yerleştirilmiş basamakla binilir; dört kişilik arabadır, iki kişi, yüzleri gidiş istikaametinde arkaya sabit yere, iki kişi de onların karşısına, bakan iner bir yere oturur. Körük bilhassa yağmurlu havalarda çekilip açılır; bacakların ıslanmaması için de diz üstüne çekilir bir muşambası vardır; körük dışında kalan arabacılar da, bir gocuk yahud yağmurluk giyerler. Arabacı yerinin iki yanında da birer feneri vardır.
İstanbula, dolayısı ile Türkiyeye Sultan Abdülmecid devrinde, önce konak ve saray arabası olarak girdi; Sultan Abdülâziz devrinde de kira faytonları kullanılmaya başlandı. O devirlerde İstanbulun tek nakil vasıtası atlı binek arabaları olup biri körüklü ve açık araba olan faytonlar, diğer ikisi de kapalı arabalar olan “Lando”lar ile “Kupa”lardı (B.: Araba, cild 2, sayfa 902; lando; Kupa; Hinti; Kâtib odası). İkinci Sultan Abdülhamid zamanında kadınların faytona binmeleri yasakdı.
Kira faytonları iki kısımdı, bir kısmı her gün piyasaya çıkardı; bir kısmı lüks faytonlardı, piyasaya çıkmaz, ahırlarda, arabalıklarda durur, varlığı hususî araba tedârik edecek mertebeye varmamış, fakat kira arabası ile dolaşmayı da kendilerine yediremeyenler tarafından haber salınarak tutulur, içine, konak arabası cakası ile binilirdi (B.: Ârifoğullarının Faytonları, cild 2, sayfa 1010; Fehimpaşa, Margaret).
İstanbulun kira faytonları ilk zamanlar gayet süslü, pırıl pırıl arabalardı, fayton sürücüleri çehresi güzel şehlevend delikanlılardan seçilir, o gençler pek süslü giydirilirdi, kıyafetleri için de umumiyetle Rumeli kesimi cebken ve potur tercih olunurdu. 1880 - 1890 arasında yazıldığını tahmin ettiğimiz aşağıdaki manzûme Üsküdarlı kalender halk şâiri Âşık Râzînin evrâk-ı metrûkesi arasında görülmüşdür:
İstanbulda faytonlar süslü olmak gerekdir
Döşemesi kadife parıl parıl fenerler
Hepsinin sürücüsü tuvana delikanlı
Gören yosma hanımlar divâneye dönerler
Topuklusu, Caponu, Karabiber, Benlisi,
Ateşoğlu, Beyoğlu, Kızanlıklı, Çırpanlı,
Baygını, Mestânesi, Karakızı, Çakırı,
Cümlesi mülâkkabdır yüzlerce delikanlı.
Şaklattığı kamçılar işmardır serkeşâne
Kimi Cengizhan, kimi İskenderi zamandır
Cümlesi esâfili nâsın eşbeh civanı
Faytoncu çapkınları gaayetle bî amandır
Çalımına yandığım kamçısına yandığım
Faytonu gıldır gıldır süren şu bıçkına bak
Fesinden perçeminden, şıpıdığına topuğuna
Bak şu dilber fetâya bak Allah aşkına bak
Cebken potur mintanı ince belde kuşağı
Urumeli kesimi bir hoş turfa kıyâfet
Böyle dayı revişli şehlevend fetâları
Doğuran anaların yedi ceddine rahmet
Kâğıdhâne yolunda katar tozu dumana
Kaldırınca dört nala köpürterek atları
Aldırmayın kopukluk nümâyişi vahşete
Altını görür görmez yumuşar suratları
Geçen asır sonlarında “İstanbul Faytoncusu”, tülûat tiyatroları sahnelerinin kantolarında da adı geçen tiplerden olmuşdur:
Cilâ Hanımın Nihâvend Kantosu
İşlemeli potur cebken
Çala kamçı giderken
Aman aman Faytoncum
Oya gibi bıyıkları
Duman duman faytoncum
Aman yosma civanı
Dayanır mı sana can
Mürüvvet kılmaz isen
Benim halim pek yaman
Kara göz kara perçem
Beyzâdeden geçerim
Faytoncudan geçemem
Luçika Hanımın Nihâvend Kantosu
Faytoncuya yandı gönül
Âh âh
Vuslatı pek müşkül
Aslaa rahmi yok
Hem cefâsı gaayet çok
Al fesini yıkmış kaşa
Henüz basmış yirmi yaşa
Luçikayım dîvânesi
Şakakda gül goncesi
Beklerim pazar gecesi
Son zamanlarda faytonların çoğu eski, arabacıların kılık kıyafeti de arabaları kadar pejmürde idi. Müşteri bekleme durak yerleri Eminönü Meydanı, Sirkeci İstasyonu önü, Sultan Ahmed Meydanı, Bayazıd Meydanı, Aksaray Meydanı, Fatih, Edirnekapusu, Beyoğlunda Tünel önü, Galatasarayı, Taksim Meydanı, Harbiye, Karaköy idi. Faytonu çokça bulunan semtlerden bazıları da Beşiktaş, Sarıyer, Beykoz, Üsküdar, Bakırköy, Yeşilköy, Kadıköy, Erenköy, Kartal, Maltepe, Pendik ve Büyükada idi.
Kira faytonları zamanımızda motorlu nakil vâsıtaları karşısında tamamen ortadan kalkacak kadar azalmışdır. İstanbul içinde hemen hiç kalmamışdır, Beyoğlu tarafı da öyledir. Motorlu vasıta sokulmayan Büyükadanın yegâne nasil vasıtasıdır, pek az olarak Yeşilköyde, Kadıköy, Erenköyde, Pendikde de faytona rastlanır.
İkinci Sultan Abdülhamid Yıldızda Hamidiye Camiinde kıldığı cuma namazlarına, camiin yakınında olan Yıldız Sarayından kendi kullanıp sürdüğü bir faytonla gelirdi; faytonun arabacı yeri yokdu, pâdişah arabasını arkada oturduğu yerden sürerdi; namazdan sonra sarayına yaya döner, arabayı da bir arabacı alır götürürdü. Aynı cami önünde Sultan Abdülhamide anarşistler tarafından yapılan suikasıdda da, Viyanada sureti mahsusada yaptırılmış bir fayton kullanılmış, Cehennem Makinası denilen bir saatli bomba arabanın arabacı yerinin altına konmuşdu (B.: Hamidiye Camii Suikastı).
Son kira faytonlarından
(Resim: Nezih)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100674
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Nezih
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5585-5586
Not
Görsel: cilt 10, sayfa 5585
Bakınız Notu
B.: Araba, cild 2, sayfa 902; lando; Kupa; Hinti; Kâtib odası; B.: Ârifoğullarının Faytonları, cild 2, sayfa 1010; Fehimpaşa, Margaret; B.: Hamidiye Camii Suikastı
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Nezih
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.