Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
FALAKA
“Suçluları ve mekteb şâkirdânını (talebelerini) dayakla cezalandırmak için vaktiyle kullanılan bir âlet ki dayak yiyecek olanın ayaklarını sıkışdırmaya mahsus orta tarafına halka vâri ip geçirilmiş bir sopa ile ayak tabanlarına vurmaya mahsus bir değnekten ibâret idi; böyle dayağa Falakaya Yatırmak, Falakaya Yıkmak, Falakaya Çekmek denilirdi” (Şemseddin Sâmi, Kaamûsi Türkî).
Dayak yiyecek olan, ayakları Falaka sopasına sımsıkı bağlanarak yere sırt üstü yatırılır, sopanın iki ucundan birer kişi tutar ve bağlı ayakları bel hizâsında yukarı kaldırılır, öyle ki iki taban, dayağı atacak olan kimsenin değneklerine tam hedef teşkil ederdi.
Falaka, kadimden 1908 meşrutiyetine kadar kullanılmışdır; kullanıldığı yerler:
1. Mektebler; 2. Kışlalar; 3. Kolluk - Karakollar; 4. Çarşı, Pazar boyları olmuşdur; falaka ile mekteblerde çocuklara, kışlalarda neferlere, kolluk ve karakollarda uygunsuz gürûhu ile hırsızlara, carihlere, kaatillere ve çarşı pazar boyu sokaklarda da herhangi bir hîlekârlığı yakalanmış esnafa dayak atılmışdır (B.: Dayak, cild 8, sayfa 4317).
Falaka dayağında kızılcık veya fındık değnekleri kullanılırdı; kızılcık ve fındık değneklerinin meziyeti sırım gibi, kayış gibi olması, kırılmamasıdır.
Ahmed Rasim Falaka Dayağının çeşitlerini şöylece sıralıyor:
Mest üstüne (hafif)
Mes...
⇓ Read more...
“Suçluları ve mekteb şâkirdânını (talebelerini) dayakla cezalandırmak için vaktiyle kullanılan bir âlet ki dayak yiyecek olanın ayaklarını sıkışdırmaya mahsus orta tarafına halka vâri ip geçirilmiş bir sopa ile ayak tabanlarına vurmaya mahsus bir değnekten ibâret idi; böyle dayağa Falakaya Yatırmak, Falakaya Yıkmak, Falakaya Çekmek denilirdi” (Şemseddin Sâmi, Kaamûsi Türkî).
Dayak yiyecek olan, ayakları Falaka sopasına sımsıkı bağlanarak yere sırt üstü yatırılır, sopanın iki ucundan birer kişi tutar ve bağlı ayakları bel hizâsında yukarı kaldırılır, öyle ki iki taban, dayağı atacak olan kimsenin değneklerine tam hedef teşkil ederdi.
Falaka, kadimden 1908 meşrutiyetine kadar kullanılmışdır; kullanıldığı yerler:
1. Mektebler; 2. Kışlalar; 3. Kolluk - Karakollar; 4. Çarşı, Pazar boyları olmuşdur; falaka ile mekteblerde çocuklara, kışlalarda neferlere, kolluk ve karakollarda uygunsuz gürûhu ile hırsızlara, carihlere, kaatillere ve çarşı pazar boyu sokaklarda da herhangi bir hîlekârlığı yakalanmış esnafa dayak atılmışdır (B.: Dayak, cild 8, sayfa 4317).
Falaka dayağında kızılcık veya fındık değnekleri kullanılırdı; kızılcık ve fındık değneklerinin meziyeti sırım gibi, kayış gibi olması, kırılmamasıdır.
Ahmed Rasim Falaka Dayağının çeşitlerini şöylece sıralıyor:
Mest üstüne (hafif)
Mest çıkarılarak çorab üstüne (az ağır)
Yalınayak tabanına (ağır)
Islak yalınayak tabanına (çok ağır)
Islak yalın tabana atılan çok ağır falaka dayağında, değneği vuran insafsız ise, değneği indirdikden sonra hemen kaldırmaz, tabanın üstünde deriyi yüzerek geçirirdi. Böyle bir dayak yiyenin çoğu zaman ayakları sakat kalırdı.
Falaka dayağının çeşidi ve vurulan değnek sayısı suçun derecesine göre olurdu.
Yeniçeri kolluklarında suçlulara atılan falaka dayakları altında ölenler çok olmuşdur.
Ahmed Rasim “Falaka” isimli çocukluk hâtıralarında kendisinin dayağı ile meşhur Hâfızpaşa Mektebine verilişini anlatırken şunları yazıyor:
“Mahalleye yeni taşındığımız için safâ geldinize gelmiş kadınlardan birinin vâlideye:
— Aman hanım!.. evlâdına nasıl kıyıp da Hâfızpaşa Mektebine yollayacaksın, o sarığı boynuna dolanası herif falakada üç çocuk öldürmüşdür!.. dediğini hiç unutmam...”.
Aşağıdaki satırlar da Ahmed Rasim tarafından o mekteb için yazılmışdır:
“... sarığı çözük, benzi atık, gözleri dönmüş, bıyığı sakalına karışmış, sâfi sinir kesilmiş hoca efendi elindeki sopayı, önünde iki hâfızın kıvıra kıvıra tuttuğu büyük bir falakanın ta ortasında yan yana duran iki çıplak tabana gerile gerile birbiri ardınca indiriyordu...”
Dayağı ile meşhur mekteb hocalarına bazan falakaya çekmesi için kendi talebesi olmayan çocuklar, hattâ gencler getirilirdi, yine Ahmed Rasim anlatıyor:
“... geçenlerde bilmem hangi medreseden bir hâfız getirdiler, sakallı bıyıklı adamdı, gelir gelmez bizim hâfızlar üstüne üşüşdüler, falakaya yatırdılar; hoca aldı sopayı eline, kalkdı ayağa, öyle dayak attı, öyle dayak attı ki hâfız bayıldı, ayaklarından kanlar fışkırdı, üç kişi zorla kaldırdılar, bağçeye götürdüler de ayaklarını musluklara tuttular...
“Ağır nevîden falaka dayağı yiyenlerin ekserisi, ayakları falakadan kurtulur kurtulmaz yürüyemiyerek kıçın kıçın, sürüne sürüne bağçeye kadar gider, oradaki musluk altında ağrılarını teskin ederlerdi.
“Bir gün kapudan içeriye iki erkek, birinin sırtında tabanlarına basamayan bir çocuk, arkalarında mangal kapağı yaşmaklı, çifte etek ferâceli iki kadınla girdiler, doğruca hocanın önüne gittiler. Bu çocuk daha dün falaka dayağı yemişdi, bugün de anasının babasının hatırı için mi dayak yiyecekdi?.. Erkeklerden biri çocuğu yere oturttu, kunduralarını, çorabını çıkarttı, birdenbire doğrularak:
— Hoca efendi... bu ne hal?.. dedi.
“Öteki de bağıra bağıra:
— Biz size çocuğumuzu teslim ettikse okut diye teslim ettik, bak, iki tırnağı düşmüş, bütün parmakları mosmor, Aksarayda Yahudi hekime götürdüm, ölür diyor!.. dedi.
“Erkeklerden uzun boylusu:
— Ben şimdi senin sarığını boynuna dolar, eşek sudan gelinceye kadar o sopalarla kemiklerini kırarım ama ne yapayım ki hâfızı Kur’ansın zâlim herif!.. diye bağırdı...”
Geçen asır başlarında yaşamış Mustafa adında bir zât “Vasiyetnâmei Sibyan” isimli hâtıraları arasında (1826-1835): “... okumak derdinden şol mertebe dayak yedim ki hâlâ ayak parmaklarımın tırnakları küt kalmışdır...” diyor.
Bıçkın, kopuk, hırsız gürûhuna kendisinin de falaka dayağı atma yetkisi olan Çardak Kolluğu çorbacısı ve halk şâiri Galatalı Hüseyin Ağa (B.: Çardak Kolluğu, cild 7, sayfa 3748; Hüseyin Ağa, Çardak Çorbacısı Galatalı) falaka dayağı ile meşhur sadist bir çorbacıyı şöyle hicvetmişdir:
Kınalı müzellef gül yağlı sakal
Molla bozuntusu çorbacı çakal
Dayağa yıkdı mı kopuk eşbehi
Ya ki külhen nişin pırpırı beyi
Tahrikî hırs idüb yalun ayağı
Ağzı sulanarak atar dayağı
Zan itme zâlimi düşkün nigâre
Gayetle muglim hem düşmez inkâre.
Serkeş civanları basdırub faka
Yola getirmeye âlet falaka
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM100551
Theme
Other
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 10, pages 5501-5503
See Also Note
B.: Dayak, cild 8, sayfa 4317; B.: Çardak Kolluğu, cild 7, sayfa 3748; Hüseyin Ağa, Çardak Çorbacısı Galatalı
Theme
Other
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.