Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EYYUBSULTAN OYUNCAKLARI
Geçen asır sonlarında Avrupanın fabrika yapısı pek çekici ve pek çeşidli çocuk oyuncakları gelinceye kadar yüzyıllar boyunca İstanbulda çocuk oyuncakları el ile işleyen san’atkârlar tarafından, âdeta bir iş ocağı hâlinde Eyyubda yapılmışdır ve Türkiyenin her tarafına “Eyyub Oyuncağı” adı ile yayılmışdır.
Eyyub oyuncakları yüz yıllar boyunca Eyyubda oyuncakcı dükkânlarında, İstanbulun her semtinde attar dükkânlarında ve büyük şehri sokak sokak dolaşan ayak satıcısı oyuncakcılar tarafından satılmışdır.
XVII. Yüzyılda Evliyâ Çelebi Eyyub oyuncakcılarının 100 dükkânda 105 nefer olduklarını kaydediyor.
Servet İskit’in çıkardığı “Resimli Tarih” Mecmuasında “Dünkü İstanbul” sayfasında “Eyyub Oyuncakları” isimli imzasız bir makale yayınlanmışdır ki Eyyub oyuncaklarını târifden ziyâde tehzil kasdı ile yazılmışdır; aşağıdaki satırları bu yazıdan alıyoruz:
“O zamanlar oyuncak denilen şeyi, aileler, terbiye bakımından mütalâa etmezler, yalnız avutma ve eğlendirme tarafını düşünürlerdi. Eğlendirme de, ne eğlendirme idi; ya çatlak bir ses, ya kırık dökük bir gürültü...
“Kaba saba, tesviyesiz tahtalardan yapılmış, en kötü ve göz çıkaran boya ve renklerle boyanmış bu iptidaî fikir mahsullerinin, çocuğa fennî, düşündürücü ve estetik bir terbiye vermesi şöyle dursun, yavrucağı gürültüsüyle sersem ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Geçen asır sonlarında Avrupanın fabrika yapısı pek çekici ve pek çeşidli çocuk oyuncakları gelinceye kadar yüzyıllar boyunca İstanbulda çocuk oyuncakları el ile işleyen san’atkârlar tarafından, âdeta bir iş ocağı hâlinde Eyyubda yapılmışdır ve Türkiyenin her tarafına “Eyyub Oyuncağı” adı ile yayılmışdır.
Eyyub oyuncakları yüz yıllar boyunca Eyyubda oyuncakcı dükkânlarında, İstanbulun her semtinde attar dükkânlarında ve büyük şehri sokak sokak dolaşan ayak satıcısı oyuncakcılar tarafından satılmışdır.
XVII. Yüzyılda Evliyâ Çelebi Eyyub oyuncakcılarının 100 dükkânda 105 nefer olduklarını kaydediyor.
Servet İskit’in çıkardığı “Resimli Tarih” Mecmuasında “Dünkü İstanbul” sayfasında “Eyyub Oyuncakları” isimli imzasız bir makale yayınlanmışdır ki Eyyub oyuncaklarını târifden ziyâde tehzil kasdı ile yazılmışdır; aşağıdaki satırları bu yazıdan alıyoruz:
“O zamanlar oyuncak denilen şeyi, aileler, terbiye bakımından mütalâa etmezler, yalnız avutma ve eğlendirme tarafını düşünürlerdi. Eğlendirme de, ne eğlendirme idi; ya çatlak bir ses, ya kırık dökük bir gürültü...
“Kaba saba, tesviyesiz tahtalardan yapılmış, en kötü ve göz çıkaran boya ve renklerle boyanmış bu iptidaî fikir mahsullerinin, çocuğa fennî, düşündürücü ve estetik bir terbiye vermesi şöyle dursun, yavrucağı gürültüsüyle sersem ve elini avucunu da boyayıp kirleterek muazzeb ederdi. (Resimli Tarih)
Merhum muallim Ahmed Ağın da bize verdiği notlarda şunları yazıyor: “Hâlen Câmii Kebir Caddesi denilen yolun eski adı oyuncakcılar çarşısıdır; oyuncakcılar bu çarşıda 25 - 30 dükkân idi. Eyyub Oyuncakcılarının başlıca çeşidleri şunlardır: Küçücük çocuk destileri, desti şeklinde sulu düdükler, şişirme kursak düdükler, küçücük davullar, çocuk trampetleri, tahtadan arabalar, tahtadan beşikler, küçük defler ve darbukalar, kaynana zırıltısı, fırıldak, dönme dolap, topaç, hacı yatmaz, çocuklar için yapılmış Hacivat ve Karagöz tasvirleri. Zamanımızda Eyyub Oyuncaklarının yapıcısı da satıcısı da kalmamış gibidir.” (A. Ağın).
Seyyar Eyyub Oyuncakcıları istisnâsız tulumbacı taslakları ile külhanbeyi döküntüleri idi (B.: Külhan Beyleri; Tulumbacılar); yukarda bahsettiğimiz Resimli Tarih Mecmuasındaki imzasız makalede bu oyuncak satıcıları için de şunlar yazılıdır:
“Bütün bu molozları sırtındaki çerçeve arkalığında istif edip, mahalleye çıkan satıcı, sokak başında kursak düdüğü öttürdü mü, sanki bir sihirli flütmüş gibi, çocuklar köşe bucaktan fırlar, etrafını alırdı.
“Seyyar oyuncakçının düdük nağmelerine, annelere yalvarış sesleri karışır, muhakkak bir kaç para sızdırılıp oyuncakçıya koşulurdu.
“Külhanbeyi, bu düdüğü ne güzel çalar, yeni türküleri ne de kıvrak ara nağmelerine boğardı: Felek bana neler etti, nane suyu nane şeker... gibi şarkılar gırla giderdi.
“Çocuklar, mârifet çalanda değil de, düdükte imiş gibi, ordan muhakkak alır, fakat ilk üfleyişde hayâl sukutuna uğrarlardı.” (Resimli Tarih).
Seyyar Eyyubsultan Oyuncakcısı
(Resim: S. Muhtar Alus)
Tema
Diğer
Emeği Geçen
S. Muhtar Alus
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100468
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
S. Muhtar Alus
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5461-5462
Not
Görsel: cilt 10, sayfa 5461
Bakınız Notu
B.: Külhan Beyleri; Tulumbacılar
Tema
Diğer
Emeği Geçen
S. Muhtar Alus
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.