Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
EYYUB SABRİ EFENDİ
Meşrûtiyet devrinde bir alkol delisi; tahminime göre 1873 - 1875 arasında doğmuş olacakdır; Edirnekapusu civârında bir yerde otururdu; hukuk tahsili yapmış, medresede okumuş, fakat alkol ibtilâsı ile ne ilmiyeye, ne de adliyeye intisab edebilmişdi. Gençliğinde pek yakışıklı olduğunu söylerlerdi; Balkan Harbi yıllarında tanıdım, 40 yaşlarında, top sakallı, saçı sakalı yaşına nisbetle erken ağarmış, dâima avâmın bıçkın gençleri ile düşer kalkar ve kendisini onlara, kadrü kıymeti bilinmemiş pek malûmatlı kişi olarak tanıtmaya da muvaffak olmuşdu. Yeni Câmi arkasında arzuhalcilik yapardı, arzuhalden başka aşk mektubları, kızlara, oğlanlara şirinlik muskaları yazardı; ve orada da bayağı hatırı sayılırdı. Bâzan siyâsetten dem vurur, itilafcı geçinirdi; Birinci Cihan Harbi içinde İstanbulda vücûdu muzır görülerek Anadoluya bir kasabaya sürülmüşdü. Mütârekede döndü.
Bir gece Edirnekapusu dışında mezarlık içinden geçiyordum:
— Yâ ehli dünya!.. hâlâ uslanmadınız mı!.. bu gidişle başımıza taşlar yağacak!.. diye bir ses işittim.
Serde gençlikvar, sesin geldiği tarafa gittim ve çökmüş bir eski kabir çukuru içinde bu Eyyub Sabri Efendiyi buldum:
— Hazret ne işin var burada?!.. diye sordum.
— Bu kulunuz, sizlere ömür, göçeli bir hafta oldu.. münkir nekir gece gündüz anamı ağlatıyor da siz şübbâ...
⇓ Read more...
Meşrûtiyet devrinde bir alkol delisi; tahminime göre 1873 - 1875 arasında doğmuş olacakdır; Edirnekapusu civârında bir yerde otururdu; hukuk tahsili yapmış, medresede okumuş, fakat alkol ibtilâsı ile ne ilmiyeye, ne de adliyeye intisab edebilmişdi. Gençliğinde pek yakışıklı olduğunu söylerlerdi; Balkan Harbi yıllarında tanıdım, 40 yaşlarında, top sakallı, saçı sakalı yaşına nisbetle erken ağarmış, dâima avâmın bıçkın gençleri ile düşer kalkar ve kendisini onlara, kadrü kıymeti bilinmemiş pek malûmatlı kişi olarak tanıtmaya da muvaffak olmuşdu. Yeni Câmi arkasında arzuhalcilik yapardı, arzuhalden başka aşk mektubları, kızlara, oğlanlara şirinlik muskaları yazardı; ve orada da bayağı hatırı sayılırdı. Bâzan siyâsetten dem vurur, itilafcı geçinirdi; Birinci Cihan Harbi içinde İstanbulda vücûdu muzır görülerek Anadoluya bir kasabaya sürülmüşdü. Mütârekede döndü.
Bir gece Edirnekapusu dışında mezarlık içinden geçiyordum:
— Yâ ehli dünya!.. hâlâ uslanmadınız mı!.. bu gidişle başımıza taşlar yağacak!.. diye bir ses işittim.
Serde gençlikvar, sesin geldiği tarafa gittim ve çökmüş bir eski kabir çukuru içinde bu Eyyub Sabri Efendiyi buldum:
— Hazret ne işin var burada?!.. diye sordum.
— Bu kulunuz, sizlere ömür, göçeli bir hafta oldu.. münkir nekir gece gündüz anamı ağlatıyor da siz şübbânı ümmet yâhu bu adam ibâdullahhüssâlihindendi diye hakkımda hüsni şehâdete gelmiyorsunuz, bir yâsini şerif okumuyorsunuz. Ayıp ayıp... bâri yolun düşmüş iken gel yanımda otur da bir kelâm muhabbet edelim... dedi.
— Efendi hazretleri benim ilmim yokdur, size bir erbâbını göndereyim deyip kaçdım idi.
“Dili Dânâ” diye bir kitab vardır, avâmî hikemiyat ile doludur, onu da dâima cebinde taşırdı. Meyhânede meyhâneci veresiye rakı, yâhut tezgâh başında bir genç kendisine yüz vermezse hemen o kitabı çıkarır: “Şimdi Dili Dânâdan bir beyit okursam seni meyhânenle beraber tâ Kaf Dağının ardına uçururum; Ulan raber ta Kaf Dağının ardına uçururum; Ulan bu kaş çatıp fiyaka bana mı, şu Dili Dânâdan bir beyit okudum mu meh cemâlin lânei zenbur olur” derdi.
Ezberinde binlerce beyit vardı, kendisi de gazeller, şarkılar yazardı; bir akşam Sirkecide bir şarabhânede genç bir mavunacıya okuyarak daltaban oğlana Ahfeşin keçisi gibi dinlettiği şu gazelinin sûretini her ikisine de birer bardak şarab ikrâmı karşılığında almışdım:
Ey dervişi pür taksir âyînei yâre bak
Âyînei yârimde görünen sûreti Hak
Gözü kapayup bakma şaşırırsın yolunu
Gözlerini aç da bak yoksa olursun ahmak
Her gördüğün Sabriyi sanma Eyyub Sabridir
Dünya dört köşelidir zan eyleme yuvarlak
Yaz gecesi subhadek hiç durmayub âh eyle
Eğer âşık olmasa kurbağa çeker mi vak vak
Düşdüm sahrâyı aşka burda oyunlar başka
Yârim ile oynadım ben de bir çelik çomak
Sâhibi ilmi ledün mehdii zamânım ben
Mâşukumla yek vücud olmaya kaldı ramak
Cumhuriyetin ilk yıllarında idi, Gebzede hükûmet erkânına küfretmek suçundan yakalanmış, gazetelerin birinci sayfalarına resimleri konmuşdu; yakalayan zâbıta memurlarına kendisini: “Doktor Mazhar Osman Beyin tabibi müdâvîsi Mehdii zaman meşhur Eyyub Sabri hazretleriyim!..” diye tanıtmışdı. Timarhâneyi boyladı. 1927 - 1928 arasında taburcu olup çıkdığının tezine bir ramazan günü Yeni Câmi avlusunda rakı içerken yakalandı, bir daha çıkmamak üzere tekrar timarhâneye girdi, 1928 - 1930 arasında elli yaşını aşkın olarak orada öldü.
Osman Cemal KAYGILI
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Osman Cemal Kaygılı
Identifier
IAM100434
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 10, pages 5445-5446
Theme
Person
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.