Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
EUGENİE (Eugénie Marie de Monti jo de Guzman, Téba Kontesi)
Fransa İmparatoru Üçüncü Napoléonun zevcesi, Fransa İmparatoriçesi; 1869 da İstanbulu resmen ziyâreti ve devrin pâdişahı Sultan Abdülâziz tarafından tantanalı îzaz ve ikrâm ile karşılanması ve İstanbulda Beylerbeyi Sâhilsarayındaki misafirlik günlerinin hâtırası, aradan yüz yıl geçdiği halde hâlâ tâzeliğini muhafaza etmekde, basında, bilhassa tarih yazarları tarafından nakledilmektedir.
Bir İspanyol asılzâdesinin kızı idi, 1826 da Grenada (Gırnata) da doğdu, 1853 de Üçüncü Napoléon ile evlendi; aşırı derecede güzelliğinin şöhreti dünyaya yayılmışdı.
Abdülâzizin Fransa seyahatinde imparatorla, imparatoriçe büyük bir misafirperverlik göstermişler ve padişahı azametine, şânına yakışır bir ihtişamla ağırlamışlardı.
Padişahın ziyaretlerinde bulunduğu Avrupa hükümdarı ya bizzat, yahud veliahtleri vasıtasiyle bu ziyareti iade ederlerken, Fransadan ayrılamayan zevci imparator ile kendi namına da Eugénie 1869 yılı ekim ayında İstanbula geldi.
Abdülmecid devrinde Napoléonla Eugénie İstanbula gelecekler ve burada Osmanlı sarayının nâdide eşyalariyle döşenecek Baltalimanı yalısında bir müddet ikamet edeceklerdi. Hâdiselerin imkân vermediği bu seyahat seneler sonra ve yalnız imparatoriçe Eugenié tarafından yapılmış oluyordu.
Bu seyahat münasebetiyle İstanbulda büyük hazırlık yapıldı. İmparato...
⇓ Read more...
Fransa İmparatoru Üçüncü Napoléonun zevcesi, Fransa İmparatoriçesi; 1869 da İstanbulu resmen ziyâreti ve devrin pâdişahı Sultan Abdülâziz tarafından tantanalı îzaz ve ikrâm ile karşılanması ve İstanbulda Beylerbeyi Sâhilsarayındaki misafirlik günlerinin hâtırası, aradan yüz yıl geçdiği halde hâlâ tâzeliğini muhafaza etmekde, basında, bilhassa tarih yazarları tarafından nakledilmektedir.
Bir İspanyol asılzâdesinin kızı idi, 1826 da Grenada (Gırnata) da doğdu, 1853 de Üçüncü Napoléon ile evlendi; aşırı derecede güzelliğinin şöhreti dünyaya yayılmışdı.
Abdülâzizin Fransa seyahatinde imparatorla, imparatoriçe büyük bir misafirperverlik göstermişler ve padişahı azametine, şânına yakışır bir ihtişamla ağırlamışlardı.
Padişahın ziyaretlerinde bulunduğu Avrupa hükümdarı ya bizzat, yahud veliahtleri vasıtasiyle bu ziyareti iade ederlerken, Fransadan ayrılamayan zevci imparator ile kendi namına da Eugénie 1869 yılı ekim ayında İstanbula geldi.
Abdülmecid devrinde Napoléonla Eugénie İstanbula gelecekler ve burada Osmanlı sarayının nâdide eşyalariyle döşenecek Baltalimanı yalısında bir müddet ikamet edeceklerdi. Hâdiselerin imkân vermediği bu seyahat seneler sonra ve yalnız imparatoriçe Eugenié tarafından yapılmış oluyordu.
Bu seyahat münasebetiyle İstanbulda büyük hazırlık yapıldı. İmparatoriçe için yirmi çifte bir saltanat kayığı ile pek zarif, pek muhteşem bir sedye - tahtırevan yaptırıldı.
9 ekim pazar günü, “Egli” adındaki bir yat ile gelmekte olan imparatoriçeyi Çanakkaleden karşılamak üzere, Sadrâzam Âli Paşa, Paris sefirimiz Cemil Paşa, padişahın yaverlerinden Rauf Paşa, Mazhar Bey, erkânı harb miralayı Necip Bey, harb yaveri Hüseyin Bey Sultaniye vapuru ile; Fransa büyük elçisiyle maiyeti de bir Fransız vapuru ile İstanbuldan hareket etmişlerdi. Bu karşılama merasimine İstanbulda bulunan bazı Fransız tebaası da Mesajeri İmperyal kumpanyasının verdiği bir vapurla katılmışlardı.
İmparatoriçe 11 ekim salı gece yarısını bir saat üç çeyrek geçe Çanakkaleye gelmiş ve karşılayıcılar tarafından kendilerine hoşgeldiniz denilmişti. Boğaz tabyaları da gece yarısı olmasına rağmen top atışlarıyla pâdişahın haşmetli misafirini selâmlamıştı.
İmparatoriçeyi getiren Egli vapuru maiyetinde diğer vapurlar olduğu halde gece yarısını iki saat geçerek Çanakkeleden İstanbula doğru yol almıştı. İstanbul o sabah karşılayacağı imparatoriçeye son hazırlıklarını yapmakla meşguldü.
Eugenié ve maiyeti için yeni Beylerbeyi sarayı hazırlanmıştı. Fransız imparatoriçesi Boğaziçi kıyılarının bu güzel mermer sarayında, Abdülâzize Fransada gösterilen misafirperverliğin benzeriyle ağırlanacaktı.
Sarayın yukarı katında büyük merasim salonu üstünde ve bahçe tarafındaki oda imparatoriçeye yatak odası olarak ayrılmıştı. Bu geniş ve güzel odanın yanında hamam ve banyo dairesi bulunuyordu.
Yüksek tavanlı, altın yaldızlı ve Türkkârî nakışlı duvarlariyle, göz alan bu odaya ceviz bir karyola, endam aynası, tuvalet takımlariyle, şezlong ve diğer lüzumlu ve kıymetli eşya yerleştirilmişti (B.: Beylerbeyi Sahilsarayı, cild 5, sayfa 2690).
İmparatoriçenin dame d’honneur’leri için de ayrıca yatak odaları hazırlanmış, sarayın kabul salonları, yemek salonu yeniden gözden geçirilmiş ve bilhassa Fransız yemeklerinde mahir olan aşçıbaşılar Beylerbeyi sarayı mutfağına verilmişti.
İmparatoriçenin İstanbula vasıl olacağı 12 ekim çarşamba günü artık sarayda ve şehirde bütün hazırlıklar ikmal edilmiş bulunuyordu.
O gün Fevaidi Osmaniye idaresine ve Şirketi Hayriyeye ait vapurlar, başta Pertevpiyale vapuru olmak üzere Marmara açıklarından imparatoriçeyi selâmlamaya çıkmışlardı.
Fransız tebaasından bazıları da Fransız kumpanyasının vapurlariyle istikbale gelmişlerdi. İstanbuldaki diğer sefaret vapuru da merasime iştirâk etmiş bulunuyordu.
İstanbul önündeki karşılamadan sonra, önde imparatoriçenin vapuru olduğu halde Sarayburnuna veburadan Beylerbeyine doğru yol alındı.
Eugenié’nin vapurunu renk renk bayraklarla donanmış vapurlar takibediyor ve sahilleri dolduran halk bu güzel manzarayı alâkayla seyrediyordu.
Sarayburnuna ve Selimiye kıyılarına bandolariyle askerî kıtalar konulmuştu. Egli bu kıyıları bordalarken muzikalar çalınıyor ve kıt’alar selâm vaziyetine geçiyorlardı. Diğer taraftan Selimiyeden Sarayburnundan ve limanda demirli bulunan harb gemilerimizden toplar atılıyor ve bahriye askerleri çimarına yapmış vaziyette imparatoriçeyi selâmlıyorlardı.
Egli vapuru bu merasim safları arasından yoluna ağır ağır devam ederek Beylerbeyi sarayı önüne gelip demirlemiş ve burada misafirini beklemekte olan Sultan Aziz saltanat kayığı ile Egli’ye geçmişti. Abdülâzizle, imparatoriçe vapurda bir müddet mülâkattan sonra beraberce Beylerbeyi sarayına çıkmışlardı.
Beylerbeyi sarayı rıhtımında devlet ricali, İstanbulda bulunan Fransız tebaasının ileri gelenleri İmparatoriçeyi selâmladılar. Sarayın medhal salonunda da başta Fransız sefiresi olmak üzere İstanbuldaki diğer Fransız hanımlar İmparatoriçeyi beklemekte idiler.
İmparatoriçe o devrin modasına uygun arka kısmı yüksek uzun etekli, açık renk bir tuvalet giymiş, başında zarif bir taç vardı. Arkasında damdonörleri ve yaveri olduğu halde sarayın mermer merdivenlerini padişahın kolunda aheste adımlarla çıktı. Ve büyük salonda Fransız sefiri kendisine muntazır hanımları birer birer takdim etti. Padişah da İmparatoriçeye Türk ricalini tanıştırmıştı.
Abdülâziz misafirini, ikametine tahsis edilen Beylerbeyi sarayına bıraktıktan sonra saltanat kayığı ile Dolmabahçe sarayına döndü. Ve Beylerbeyinde bir müddet istirahat eden imparatoriçe kendisi için hazırlanmış yirmi çifte ve fransız bayrağını taşıyan saltanat kayığı ile Beşiktaş sarayına giderek evvelâ padişahı ziyaret etti, sonra harem dairesinde Pertevniyal Valide sultan tarafından kabul olundu.
İmparatoriçeye yakutlu fincanla kahve, altın kupa ile şerbet ikram edildi. Valde sultanla Eugénie’ye tercümanlık vazifesini Şûrayı devlet azasından Mihran Beyin zevcesi yapmıştı.
İmparatoriçe haremden tekrar mabeyin dairesine geçip öğle yemeğini Abdülâzizle beraber yedi. Yemekten sonra da mülâkat bir müddet daha devam etti ve imparatoriçe kayıkla Beylerbeyi sarayına döndü. İmparatoriçe Beylerbeyi sarayında iki saat kadar istirahati takiben maiyetinden bazı kimselerle beraber kayıkla Sirkeci iskelesine çıkıp büyük camileri ziyaret etti ve akşam üzeri Beylerbeyi sarayına döndü. Eugénie geliş ve gidişlerinin her defasında Boğaziçinde yatan donanma tarafından topla selâmlanmıştı.
İmparatoriçenin İstanbula gelişinin ertesi günü Pertevniyal Valde sultan, köşklü saltanat kayığı ile Beylerbeyi sarayına gidip misafirlerinin ziyaretini iade etti.
İmparatoriçe bu ziyaretten sonra yine maiyetinden bazı kimselerle kayıkla İstanbul tarafına geçti. Ayasofyayı, Darbhaneyi, Eski kıyafetler müzesini, Sultan Mahmud türbesini ve Büyük Kapalıçarşıyı gezdi.
Yalı köşkü mevkiinden kayığa binen imparatoriçe tekrar Beylerbeyi sarayına dönmüş ve o gece Beylerbeyinde İstanbul Fransa sefiri, Paris sefirimiz ve maiyetindeki zatlarla birlikte yemek yeyip istirahat etmişti.
Ertesi cuma günü imparatoriçe, kayığı ile Dolmabahçe sarayına geçmiş, cuma selâmlığından evvel padişahla mülâkatta bulunmuş ve Beşiktaş camiinde yapılan selâmlık resmini Camlı köşkten seyretmişti.
Selâmlıktan sonra padişahla tekrar görüşen Eugénie maiyeti ile beraber faytonlara binerek Kağıdhaneye gitmiş ve oraları seyrü temâşa ederek kayıkla tekrar Beylerbeyine dönmüştü.
Cumartesi günü Beykoz çayırında İmparatoriçe şerefine bir askerî geçit resmi tertip olunmuş, padişahla misafiri hazırlanan tribünden bu merasimi seyretmişlerdi.
Güzelliği dillere destan olan Fransız İmparatoriçesini görmek üzere halk Beykoza gitmiş ve çayır mahşerî bir kalabalık halini almıştı. Eugénie halkın kendisine gösterdiği sevgi tezahürlerinden memnun kalmış ve askerlerin geçit resmini alâka ile temaşa eylemişti.
İmparatoriçe ertesi pazar günü evvelâ Beşiktaş sarayına gelmiş, oradan Fransız sefarethanesine geçerek büyük devletlerin sefirleriyle ruhanî memurları kabul etmişti. Sonra Sakızağacındaki Ermeni Katolik kilisesinde yapılan ruhanî âyinde hazır bulundu. İmparatoriçenin maiyetine Paris sefirimiz Cemil Paşa, Hariciye teşrifatçısı Kâmil Bey, Şehremini Server Efendi, Floransa sefiri Rüstem Bey, Altıncı Belediye dairesi reisi Salah Bey verilmişlerdi.
O günlerde İstanbul halkını çok alâkadar eden Eugénie’nin seyahati hâtıraları ve rivayetleri uzun seneler devam edip durdu. İmparatoriçeyi bizzat görmüş bulunan eski Balıkhane Nazırı Ali Rıza bey intibalarını şöyle nakletmektedir: “... İmparatoriçe hakikaten pek güzeldi. Fakir kendisini iki defa görmüştüm. Bunun biri Beykoz çayırında inşa olunan resmi geçit köşkünün önünde arabadan inip Sultan Azizin koltuğunda olarak köşkün haricindeki merdivenden yukarıya çıktıklarında idi. Diğeri de Taksim kışlası önünde bir pazar günü maiyetinde Fransa elçisi olduğu halde yaya dolaşmakta iken görmüştüm. Mavi renkli fistan içinde nârin, matbû bir endam, ince halâvetli pembe bir çehre, uzun kirpiklerle sâyedâr şahane gözler, hâlâ sahifei hâtırımdan silinmemiştir. İmparatoriçe ekseriya mavi renk fistan giydiklerinden o sene bütün Beyoğlu madamları ve İstanbul hanımları nezdinde mavi renk moda olmuştu. Eugénie o tarihte kırk yaşlarında kadar bulunmalıydı, fakat kendisi daha genç görünüyordu.”
İmparatoriçe İstanbulu çok sevmiş, şehrin meşhur binalarını, âbidelerini büyük bir alâkayla tedkik etmişti. Boğaziçi sarayları arasında en ziyade Çırağanla Beylerbeyini beğenmişti. Bilhassa Beylerbeyi sarayının ihtişamından, rahatlığından ve güzel hamamından senâ ile bahsetmişti.
İmparatoriçeye beğendiği Çırağan ve Beylerbeyi saraylarının ve ayrıca Beylerbeyi sarayı hamamının modellir yaptırılarak hediye edildi. Eugénie İstanbuldan ayrılırken Sultan Aziz kendisine üç tane gayet nefi ve şarkın en mutena cinsinden olmak üzere üç salonluk eşya, Valde Sultan da kendisine ağır cinsten bulunan şalla yapılmış bir gecelik elbise hediye etmişlerdi.
İmparatoriçe de Sultan Azize murassa ve müzeyyen çerçeveli bir resmini, Hariciye teşrifatçıkı Kâmil beye, Rauf paşaya, orta yeri kendi isminin baş harfleriyle süslü elmaslı birer enfiye kutusu ve Valde Sultanla olan mülâkatında tercümanlık vazifesini yapan Mihran beyin zevcesine de bir pırlanta yüzük vermişti.
İmparatoriçe, İstanbuldan çok iyi hâtıralarla ayrıldı ve gelişinde olduğu gibi büyük merasimle uğurlandı.
Fransanın güzelliği ve zarafetiyle meşhur imparatoriçesi geçirdiği felâketlerden ve uzun yıllardan sonra 1910 senesi haziranında İstanbulu tekrar ziyaret etmişti. 84 yaşında idi, artık ne o meşhur güzelliği kalmıştı, ne de imparatoriçe idi.
Dolmabahçe sarayının bir salonunda Beşinci Mehmed Reşad tarafından Türkiyenin ve Abdülâzizin eski bir hayırhahı olarak kabul edildi. Görüşmede Abdülâzizin oğlu Veliahd Yusuf İzzeddin Efendi de hazır bulunuyordu. Sabık İmparatoriçe 1869 da yaptığı İstanbul ziyaretinden bahsetti ve Sultan Abdülâzizin hakkında gösterdiği nezâket ve misafirperverliğin hâtırasını hâlâ muhafaza ettiğini söyledi.
Mülâkat çok dostâne ve hüzünlü olmuşdu.
İmparatoriçe Eugénie 1920 de 94 yaşında Madridte vefât etti.
Halûk Y. ŞEHSUVAROĞLU
İmparatoriçe Eugenie
(Resim: Kemal Zeren)
Theme
Person
Contributor
Kemal Zeren
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Creator
Halûk Y. Şehsüvaroğlu
Identifier
IAM100334
Theme
Person
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Contributor
Kemal Zeren
Description
Volume 10, pages 5397-5400
Note
Image: volume 10, page 5398
See Also Note
B.: Beylerbeyi Sahilsarayı, cild 5, sayfa 2690
Theme
Person
Contributor
Kemal Zeren
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.