Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EŞKİNCİ YAZILMASI
(Tâlimli kıt’alar teşkili için Yeniçeri Ortalarından) - “Eşkin: Eşen, koşan, çabuk yürüyüşlü” Kaamûsu Türkî). Yeniçerilik zamanında tâlimli asker yetiştirmek için son teşebbüsdür. Üçüncü Sultan Selimin kurduğu Nızâmı Cedid Askeri 1807 Yeniçeri ihtilâli, Alemdar Mustafa Paşanın kurduğu Sekbanı Cedid Askeri de 1808 Yeniçeri ihtilâli ile dağıtılmışdı.
Sultan Selimin etrâfındaki Nizamı Cedidci devlet ricâli, ve Alemdar Paşanın yârânı Sekbanı Cedidciler haris, sefih, elleri uzun kimseler olmuşdu, şuursuz bir tegallûb hırsına nahvet ve gurûra kapılmışlardı. Devlet gücünü kemiren kanlı ihtilâllerin çıkmasında, o ihtilâlleri çıkaran kör ve kara taassub ve âsî yeniçeriler kadar sorumlu idiler.
Tâlimli ve disiplinli asker meselesini yarım asır içinde üçüncü defa olarak Hicrî 1241 ve Milâdi 1826 senesinde İkinci Sultan Mahmud ele aldı. Bu teşebbüs de bir ihtilâl ile karşıladı; fakat son yeniçeri ihtilâli oldu, yeniçeri ayaklanması, yeniçerilere karşı kanlı bir şehir cengine döndü, ve Yeniçeri Ocağının kaldırılması ile sona erdi.
Alemdar Paşa vak’asının üstünden 16 sene geçmişdi. Sultan Mahmud evvelâ îtimad ettiği kimselerle ciddî istişarelerde bulundu, hepsi pâdişaha hak verdiler, yalnız Karadeniz Boğazının Rumeli Yakası Muhafızı Ağa Hüseyin Paşa:
- Pâdişahım, ben şu kadar yıl Yeniçeri Ağal...
⇓ Devamını okuyunuz...
(Tâlimli kıt’alar teşkili için Yeniçeri Ortalarından) - “Eşkin: Eşen, koşan, çabuk yürüyüşlü” Kaamûsu Türkî). Yeniçerilik zamanında tâlimli asker yetiştirmek için son teşebbüsdür. Üçüncü Sultan Selimin kurduğu Nızâmı Cedid Askeri 1807 Yeniçeri ihtilâli, Alemdar Mustafa Paşanın kurduğu Sekbanı Cedid Askeri de 1808 Yeniçeri ihtilâli ile dağıtılmışdı.
Sultan Selimin etrâfındaki Nizamı Cedidci devlet ricâli, ve Alemdar Paşanın yârânı Sekbanı Cedidciler haris, sefih, elleri uzun kimseler olmuşdu, şuursuz bir tegallûb hırsına nahvet ve gurûra kapılmışlardı. Devlet gücünü kemiren kanlı ihtilâllerin çıkmasında, o ihtilâlleri çıkaran kör ve kara taassub ve âsî yeniçeriler kadar sorumlu idiler.
Tâlimli ve disiplinli asker meselesini yarım asır içinde üçüncü defa olarak Hicrî 1241 ve Milâdi 1826 senesinde İkinci Sultan Mahmud ele aldı. Bu teşebbüs de bir ihtilâl ile karşıladı; fakat son yeniçeri ihtilâli oldu, yeniçeri ayaklanması, yeniçerilere karşı kanlı bir şehir cengine döndü, ve Yeniçeri Ocağının kaldırılması ile sona erdi.
Alemdar Paşa vak’asının üstünden 16 sene geçmişdi. Sultan Mahmud evvelâ îtimad ettiği kimselerle ciddî istişarelerde bulundu, hepsi pâdişaha hak verdiler, yalnız Karadeniz Boğazının Rumeli Yakası Muhafızı Ağa Hüseyin Paşa:
- Pâdişahım, ben şu kadar yıl Yeniçeri Ağalığı yapdım, şu kadar zorbayı tepeledim, beni dinler isen önce hakkı kabul etmeyip esâfili, eşirrâyı isyâna teşvik edecek birkaç yüz kişiyi toptan kesersin, sonra işe başlarsın, kesdirme yol budur, dedi.
Sultan Mahmud, Ağa Hüseyin Paşa’nın doğruyu söylediğini kabûl etmekle beraber, teklifini adâlete ve hakkaaniyete uygun görmedi.
Pâdişah, Yeniçeriden tâlimli bir ordu çıkarmak istiyordu. Yeniçeri Ağası Celâleddin Ağa vasıtasıyla ocak erkânından ve neferler üstünde nüfuz sahibi bazı ocaklıdan Yeniçerilerin tâlimi kabûl edeceklerine dâir söz aldı ki aralarında Canbaz Kürd Yusuf ve Habib Odabaşı gibi İstanbul haşerâtının ve ocaklı haytaların put gibi tapdıkları adamlar bulunuyordu.
Yeniçerilerden söz alındıktan sonra 25 Mayıs 1826 Perşembe günü Şeyhülislâm konağında büyük bir meclis toplandı. Bütün devlet erkânının, yüksek memurların ve ulemânın, Ağakapusu erkânı ile ocakda söz sahibi olanların katıldığı bu meclisde yeni silâhlarla ve usllerle harb tâliminin vâcib olduğuna fetvâ verildi. Ve yine bu meclisde verilen karar üzerine Yeniçeri Ocağının İstanbul’da bulunan 51 ortasından şimdilik 150’şer neferden 7650 nefer seçilecek ve bunlar “Eşkinci” adı ile muallim asker olarak yetişdirilecekdi. Bu konuda bir höccet tanzim edildi ve büyük ağadan, en küçük neferine kadar Yeniçerilere imza etdirildi, hattâ bâzı zâbitler, “Kanımızla mühürleriz” diyerek isimlerini yazdılar, “sair ocaklı şevk ile birbirlerinin ensesine basarak mühürlediler...” ve hemen eşkincilerin seçilip yazılmasına başlandı.
Evvelâ Şeyhülislâm konağında, sonra Ağakapusunda Yeniçeri’yi tâlim etdireceklerine söz verenlerden, yemin edenlerden Yeniçeri Kethüdâsı Mustafa Ağa, Canbaz Kürd Yusuf, Habib Odabaşı ve daha sekiz on zorba “tâlim” sözünün çıkdığı ilk günden beri Büyük Kapalı Çarşıda Kerpiç Hanında bir odada gizli bir cemiyet kurmuşlar ve yeni bir Yeniçeri ihtilâlini hazırlamaya başlamışlardı. Cevdet Paşa “Yeniçerilik cüzzam illeti gibi avâmın iliklerine işlemişdi” diyor, Yeniçerilik cüzzam değil, bir kanser illeti olmuşdu. Kanlı bir ameliyat ile kazınıp atılacakdı.
Hicrî 1241 yılı Zilkaade ayının altıncı (12 Haziran ve Milâdi 1826) Pazartesi günü ilk büyük meclisde bulunanlar tantanalı bir alayla Aksaray’daki büyük Yeniçeri kışlasına giderek elli bir ortadan üçer beşer nefer meydana çıkarılıp Eşkinci seçilen Yeniçerilere temsilî bir merâsimle yeni elbiseleri giydirildi ve yeni silâhları verildi: duâlar okundu ve Yeniçerilerin istekleri ile tâlime başladıklarını göstermek üzere fetva emîni efendi besmele ile eline bir tüfenk alarak Yeniçeri Ağasına verdi, Yeniçeri Ağası da tüfengi alıp öpdü, ve silâh böylece katar ağaları arasında elden ele dolaşdı. Tek sıra hâlinde dizilmiş olan eşkinciler de hep birlikde üç adım atdılar ve ocakda tâlim başlamış oldu.
Kerpiç Hanında toplananlar askeri ve eşkinci merâsimi esnasında ayaklandırmaya karar vermişlerdi. Fakat içlerinden bazıları: “Kazanlar çıkmadan isyan, dûdimânı Bektâşiyanın kanununa aykırıdır!..” diyerek mâni oldular. Bir kısmı:
— Eşkinciler çoğalsın, eşkinci olan yoldaşlar gereği kadar top ve tüfenk alsın, sonra kıyâm ederiz!. demişlerdi.
Bazıları da:
— Eşkinciler pâdişahın, devletin iltifatlarına nâil olacaklardır, çoğalınca bizden büsbütün korkmayıp bizlere itaat etmezler, bilâkis ocağımıza düşman olurlar... demişti.
Tâlimi kabûl etdiklerine dâir bir höccet imzalamış ve hattâ bazıları “kanımız ile mühürleriz!.” dedikleri halde hükûmetin Yeniçerilere emniyeti yokdu. Bâzı ocaklı ihtiyarlar: “Neferlerimizin beyni kalındır.. hemen tâlim için bir gâvur tâlimidir, biz kılıç ile keçe çalar ve şişhâne atıp desti nişanını vururuz demesinler!.” demişlerdi.
Topçu, kumbaracı, lağımcı ve tersâne ocakları zâbitleri îkaz edilerek Yeniçerilere karşı dikkatli bulunmaları tenbih edilmiş, Karadeniz Boğazı Muhafızları Ağa Hüseyin Paşa ile İzzet Mehmed Paşa da 3000 kadar sekbanla “Kulakları kirişde” duruyorlardı. (Bu sekbanları Alemdarın Sekbânı Cedîdi ile karışdırmamalıdır).
Son Yeniçeri ihtilâli 14/15 Haziran 1826 Çarşamba/Perşembe gecesi başladı, ve o Perşembe günü Yeniçeri Ocağının kanlı bir şehir muharebesi ile kökünden kaldırılması ile sona erdi; bu beş yüz senelik asker ocağının kaldırılmasına devlet resmen “Vak’ai Hayriye = Hayırlı Vak’a” adını verdi. (B.: Vak’ai Hayriye).
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100289
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5376-5377
Bakınız Notu
B.: Vak’ai Hayriye
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.