Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EŞEK
Çeşidli cinsleri ile malûm hayvan; İstanbulda yüz yıllar boyunca hem yük, hem binek hayvanı olarak kullanılmışdır. Bayram yerlerinde çok süslü palanlar vurulmuş eşeklerle çocuklar dolaştırılmışdır; bâzı mahalle sakaları tarafından, sureti mahsusada yaptırılmış tahta kasacıklarla iki yanına ikişer gaz tenekesi ile su taşıtılmıştır. Turşucular, ciğerciler gibi bâzı seyyar esnaf da mallarını bir eşeğe yükleterek dolaşmışlardır; meselâ şu çok meşhur; mahalleler içinde dolaşan turşucu ne zaman ağzını açıp da !Turşucu!..” bağıracak olsa eşeği anırmaya başlarmış, adamcağız dayanamamış: — Be eşek!.. demiş, turşuyu ben mi satacağım, sen mi satacaksın!..
Seyyar esnafdan bir kısmı da eşeği ile tekerlekli küçük arabalara koşarlar; eşek arabaları ile bilhassa sebze ve nârenciye satılır, kalaycılar da semtlerinde kap toplamak, dağıtmak için eşekle dolaşırlar.
Sarıyerde sulara, Beykoz’da çayıra, Büyükadada çamlıklara gidilirken eşeklere binmek birer mesîre geleneği idi. Satâretli kaafilelere rastlanırdı; yakın geçmişde bilhassa frenklerni ve tatlı su frenklerinin yazın pazar tâtillerini Büyükadada geçirenleri mutlaka eşeklere binerlerdi; madamaların, madmazellerin eşekler üstünde türlü işvebazlıkları da ayrı bir âlem olurdu.
Gülhâne Parkında da yazın çocukları gezdiren eşekler bulundurulur.
Umu...
⇓ Devamını okuyunuz...
Çeşidli cinsleri ile malûm hayvan; İstanbulda yüz yıllar boyunca hem yük, hem binek hayvanı olarak kullanılmışdır. Bayram yerlerinde çok süslü palanlar vurulmuş eşeklerle çocuklar dolaştırılmışdır; bâzı mahalle sakaları tarafından, sureti mahsusada yaptırılmış tahta kasacıklarla iki yanına ikişer gaz tenekesi ile su taşıtılmıştır. Turşucular, ciğerciler gibi bâzı seyyar esnaf da mallarını bir eşeğe yükleterek dolaşmışlardır; meselâ şu çok meşhur; mahalleler içinde dolaşan turşucu ne zaman ağzını açıp da !Turşucu!..” bağıracak olsa eşeği anırmaya başlarmış, adamcağız dayanamamış: — Be eşek!.. demiş, turşuyu ben mi satacağım, sen mi satacaksın!..
Seyyar esnafdan bir kısmı da eşeği ile tekerlekli küçük arabalara koşarlar; eşek arabaları ile bilhassa sebze ve nârenciye satılır, kalaycılar da semtlerinde kap toplamak, dağıtmak için eşekle dolaşırlar.
Sarıyerde sulara, Beykoz’da çayıra, Büyükadada çamlıklara gidilirken eşeklere binmek birer mesîre geleneği idi. Satâretli kaafilelere rastlanırdı; yakın geçmişde bilhassa frenklerni ve tatlı su frenklerinin yazın pazar tâtillerini Büyükadada geçirenleri mutlaka eşeklere binerlerdi; madamaların, madmazellerin eşekler üstünde türlü işvebazlıkları da ayrı bir âlem olurdu.
Gülhâne Parkında da yazın çocukları gezdiren eşekler bulundurulur.
Umumî nakil vâsıtalarının bulunmadığı devirlerde evleri iş yerlerine uzak olan esnaf eşeğe binerek gidip gelirlerdi. Eski İstanbul halkınca eşeğin en makbulleri Merzifon, Kıbrıs ve Mısır eşekleri idi. Zarif fıkralardandır:
Yusuf Kâmil Paşa Mısıra giderken uğurlayıcıları arasında bulunan nüktedanlığı ile meşhur Kanlıcalı Nihad Beye:
— Mısırdan sana ne getireyim: diye sormuşdu.
Nihat Bey de:
— Bir Mısır eşeği getirilip ihsan buyurulursa minnetdar olurum!.. demişdi.
Yusuf Kâmil Paşa İstanbula dönüşünde Nihad Beyin eşeğini unutdu ve bu sefer karşılayanlar arasındaki şâire:
— Nihad Bey, Mısır’dan eşek istemişdin, unutdum, şimdi seni görünce hatırladım!.. deyince Nihad Bey:
— Ne beis var efendimiz, siz teşrif etdiniz ya!.. demişdi.
İstanbul civârının konar göçer oba çingeneleri pek çok at ve eşek beslerler. Gizli çalışan sucukculara satılmak üzere gizli mezbahalarda at ve eşek kesildiğini İstanbul gazeteleri sıkca yazarlar ki o gizli mezbahalarda kesilen atlar ve eşekler oba çingenelerinden alınır.
Ünlü yazar Refî Cevad Ulunay uzunca bir zaman yazlı kışlı Kartal ile Pendik arasındaki çitfliğinde oturmuşdu, her sabah çiftlikden Yunus tiren istasyonuna Kıbrıslı adındaki eşeğine binerek gelir, akşamları da yine onunla dönerdi; yaşlıca bir misâfiri geleceği zaman da istasyona gönderirdi.
Nebil Kaptanın aşağıdaki kıt’ası Yenikapu Mevlevîhânesinin eşeğe binmiş genç bir dervişi şânında yazılmışdır:
Senin gibi tâze fetâ celasın
Ne revâdır merkeb ünvan olasın
Sana eski sabâ reftâr gerekdir
Ey şûhi mevlevi, şânın bulasın
1937 de İstanbul Şehir Meclisi büyük şehirde eşek ile her türlü nakliyâtı yasak etmişdi, haber gazetelerde şöyle yayınlanmışdır:
“Eminönü ve Beyoğlu kazalarında eşekle nakliyatın men’i hakkında Şehir Meclisi tarafından verilen kararın tatbikı için tesbit olunan mühlet temmuzun otuz birinci günü akşamı tamam olmaktadır. Ağustosun birinci gününden itibaren bu iki kazada eşekle her türlü nakliyat menedilecektir. Bu karar Beşiktaş, Fatih ve Kadıköy kazalarında da şubatın birinden itibaren tatbik olunacaktır.” (Cumhuriyet, 23 Temmuz).
Bu yasak 1967 de çok tavsamış durumda idi.
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100278
Tema
Diğer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5368-5369
Tema
Diğer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.