Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ESİR HANI, ESİR PAZARI
Dünyâda ve dolayısı ile memleketimizde esir ticâretinin yapıldığı devirlerde satılmak üzere İstanbula getirilen esir oğlanlar (köleler) ve esir kızlar (câriyeler), «Esirci» denilen esir tüccarları tarafından büyük şehirde Tavuk Pazarı semtinde ve Büyük Kapalı Çarşı yakınında demir kapulu büyük bir handa muhâfaza edilirlerdi ki bu han «Esir Hanı» yahud «Esirhâne» adı ile anıla gelmişdir. XVIII. yüz yılda Nûruosmâni ye Camii de hanın yanında yapılmışdı.
Fütûhat devrinde, o devirlerin âdetince kılıç ile girilen yerlerden çıkarılmış kızlar ve oğlanlar, Kafkasya gibi, halkının yüz güzelliği ve vücud düzgünlüğü meşhur yarı göçebelerden esirci haydudlar eliyle çalınmış, yahud yakınları tarafındna esircilere satılmış çocuklar, Afrikadan getirilmiş habeşî ve zencî esir kız ve oğlanlar yüz yıllar boyunca bu handa toplanmışdır; ve bu hanın ortasındaki avluda kurulan pazarda açık artdırma usûlü ile satılmışlardır (B. : Esir, Esirciler).
Esircilerin bu handa mallan olan câriye ve köleleri barındırdıkları en az iki oda - koğuşları vardı, köle odalarında bir de mûtemed bekci yatırılırdı.
Evliyâ Çelebi (XVII. yüzyıl şunları yazıyor: «Esirciler Hanı Tavuk Pazarında kale misâli 300 aded tahtânî ve fevkaanî odalardır. Hanın demir kapusunun dibinde Esirhâne Emini oturur; satılıp alınan esirlerin bed...
⇓ Devamını okuyunuz...
Dünyâda ve dolayısı ile memleketimizde esir ticâretinin yapıldığı devirlerde satılmak üzere İstanbula getirilen esir oğlanlar (köleler) ve esir kızlar (câriyeler), «Esirci» denilen esir tüccarları tarafından büyük şehirde Tavuk Pazarı semtinde ve Büyük Kapalı Çarşı yakınında demir kapulu büyük bir handa muhâfaza edilirlerdi ki bu han «Esir Hanı» yahud «Esirhâne» adı ile anıla gelmişdir. XVIII. yüz yılda Nûruosmâni ye Camii de hanın yanında yapılmışdı.
Fütûhat devrinde, o devirlerin âdetince kılıç ile girilen yerlerden çıkarılmış kızlar ve oğlanlar, Kafkasya gibi, halkının yüz güzelliği ve vücud düzgünlüğü meşhur yarı göçebelerden esirci haydudlar eliyle çalınmış, yahud yakınları tarafındna esircilere satılmış çocuklar, Afrikadan getirilmiş habeşî ve zencî esir kız ve oğlanlar yüz yıllar boyunca bu handa toplanmışdır; ve bu hanın ortasındaki avluda kurulan pazarda açık artdırma usûlü ile satılmışlardır (B. : Esir, Esirciler).
Esircilerin bu handa mallan olan câriye ve köleleri barındırdıkları en az iki oda - koğuşları vardı, köle odalarında bir de mûtemed bekci yatırılırdı.
Evliyâ Çelebi (XVII. yüzyıl şunları yazıyor: «Esirciler Hanı Tavuk Pazarında kale misâli 300 aded tahtânî ve fevkaanî odalardır. Hanın demir kapusunun dibinde Esirhâne Emini oturur; satılıp alınan esirlerin bedelinden onda bir alır« (B. : Esirhâne Eminliği).
Yukarda da kaydettiğimiz gibi Büyük Kapalı Çarşı ile Nûruosmâniye Câmii arasında bir mevkîde bulunan zamanımızda mevcud değildir; hicrî 1263 (M. 1846) den sonra tesbit edemediğimiz bir târihde yıkılmış yâhud yıkdırılmışdır.
Pek müstesnâ güzellikdeki köleler ve câriyeler han avlusunda kurulan esir pazarında müzâyede çıkarılmaz; o müstesnâ köle ve câriye tâliblerine odada gösterilir ve pazarlık ile satılırdı.
Esir Pazarında müzâyedeler esir dellâlları tarafından yapılırdı. Handa oda sâhibi esirciler ve esir dellâlları zincirleme kefâlete bağlı idiler, birinin yapdığı uygunsuzlukdan hepsi sorumlu tutulurdu; buna rağmen, esir ticâreti, güzel güzel kızlann ve oğlanların satılması nâzik işdi, para karşılığı fuhuş yolunda uygunsuzluğa imkân veren bir işdi ve esirciler, esir dellâlları arasından işinin haysiyetini sûi istimal edenler çıkmışdı (B. : Esir, Esirciler).
Fütûhat devri kapandıkdan sonra Esir Pazarında satılan câriye ve köleler Kafkasyadan beyaz ırkdan güzellikleri ile meşhur çerkes, abaza, meğril kızları ve oğlanları ile Afrikadan getirilen habeş ve zencî esirler oldu.
Evvelce satılmış olub sâhibi tarafından her hangi bir sebeble elden çıkarılmak istenen esirler de yine Esir Pazarında esirciler ve esir dellâlları vâsıtası ile emânet mal olarak satılırdı; esirciler bu gibi esirlerin satışından bir dellâliye alırlar, esirci, kendisine satılmak üzere bırakılmış esiri kaç gün yanında kalarak beslemiş ise bir de nafaka bedeli alırdı. Esircilerin kendi malları olan câriyeleri allık ve kızıllık ile boyayarak müzâyede de veya satış pazarlığında olduğundan daha câzibeli göstermeleri yasak idi. Câriye ve köleler süslü güzel esvablarla alımlı gösterilir ise, esirci onları üstlerindeki o esvablarla satmaya mecbur idiler.
Bilhassa köle satışlarında hazin sahneler olurdu; kaba bir alıcı, satın almaya niyet ettiği köleyi şöyle bir görüb beğenmekle kalmaz, ağız kokusu gibi her hangi bir özürü, yarası, çıbanı bulunması ihtimâline karşı kulaklarını, burnunu, ağzını ve dişlerini muâyene eder, gömleğini çıkartıp çıplak vücûdunu görür, paçalarını sıvatıp bacaklarına bakardı. Satışa çıkarılan mutlakaa yalın ayak olurdu, düz tabanlık uğursuz bilindiği için taban muâyenesine pek önem verilirdi, düz taban kölelerin fiatları çok düşük olur, öyleleri hattâ alıcı bulamaz, esirci elinde kalırdı; bundan ötürü taban muayenesine esir alır iken esirciler de dikkat ederlerdi. Köle satışlarında bu muayenelerin kolay yapılması için köle ekseriya müzâyede de alıcılara bir iç donu ile çıplak olarak arz edilirdi.
Şu manzume Esir Pazarı, Esir Hanının son günlerini görmüş Âşık Derviş Figaanî’nindir :
Esirci Hanına düşerse yolun
Girüb kapusundan aklın yitirme
Temkin ü basîret üzere bulun
Bir nazar atfitsem ne olur dime
Odalar içinde kız ile oğlan
Mürgi hoş sadâlar mehcûri vatan
Kaydi esâretde nice dilberan
Benzerler ayniyle dürri yetime
Sûreti beşerde nice yüz melek
Acıdır her birin hikâyesi pek
Esâret muhakkak ateşden gömlek
Lânet o esirci pelid zâlime
Oğlanı çıkarub mezâdi uryan
Hicabdan yerlere geçer mûmiyan
Koşar hâcegîler mezâdı duyan
Sîne bülbülcüğü alan kendime
Dellâlbaşı ider mezâdı küşâd
Çıkarub ortaya bir kadi şimşâd
Dîdeler rûşendir diller ise şâd
Bahâ biçilmez o külçei sîme
Kâkülün perçemin zerrin telleri
Sîneleri billûr ince belleri
Ak zanbak güvercin ayak elleri
Pâyin bûs iderek değer tekrîme
Kimi ağzın koklar şâhi bütânın
Kimi dişin sayar dilber fetânın
Aman düz olmasın göster tabanın
Altun sayılacak şehlevendime
Yer yüzü cenneti Esir Pazarı
Değmesün buraya kem göz nazarı
At hûr i gilmâna aşk ile zarı
Ey Âşık Figaanî derviş kemîne
Pelâspâre bedûş dervişiz yâhû
Bakub güzellere çekelim bir hû
Sayde şitâ’b itsem ben de bir ahû
Kuzgun beççe düşer kasir yedime
Esir Hanı üzerine geçen asır sonlarında yazıldığını tahmin ettiğimiz bir destan vardır; nâzımı bilinmeyen bu destanın ancak on kıt’ası bize Vâsıf Hoca tarafından verilmişdir ki şunlardır :
1. Abaza gürcüden, çerkes lezgiden
Reislere selâm söyleyin bizden
İçi hûri gilman esir gemisi
Gelirler yaz bahar Karadenizden
2. Cennet kaçkınları kızlar oğlanlar
Hüsün gülşeninden olmuş talanlar
Cehennemlik kütük şakîi merdud
Ol bîçâregânı çalıp satanlar
3. Saçları topukda çerkes duhteri
Bükmüşdür boynunu yaşlı gözleri
Çıkacak pazarda yarın mezada
Cümle âlem olur ona müşteri
4. Âyînei billûr sînei gülrenk
Lisana geldikde bülbülî âhenk
Nigâhı dilbâza reşk ider âhû
Hurşîdi direhşan başında çelenk
5. Ebri şafak anda nikaabı hicâb
Dîde hîrelenir açdıkda nikaab
Girdikde nâz ile ol perîpeyker
Lebrîzi nur olur ol an câmehâb
6. Ya şu gürcü oğlan şûhi şehlevend
Kaddi elvi ile çınardan bülend
Sebîkei sîm o topuklarından
Perçemine dek edilmiş pesend
7. Hâleti vahşetde olsa da serkeş
Her hâlü tavriyle mahlûbi dilkeş
Fûtei gülgûnle nîm uryan güzel
Şâhi hûban ider libâsı zerkeş
8. Anlardır rindânın dilde çerâğı
Uşşâka bûsegâh olmuş ayağı
Sâde rû nevhatı çâr ebrû fetâ
Dâimâ makbuldür hiç geçmez çağı
9. Meşheri hüsündür Esirci Hanı
Höcreler lebâleb güzeller kânı
Seyrü temâşâda bey’ü şirâda
Târif idem size edeb erkânı
10. Kıl kadar kusurdan ayıbdan ârî
Olmak gerek cümle köle cevâri
Tüm uryan görürsün ammâ şartı var
Kadimden berû ki şöylece carî
İstanbul Esir Pazarı hicrî 1263 yılı muharreminin başında İkinci Sultan Mahmudun emri ile kaldırılmışdır; Lütfi Târihinin sekizinci cildinde o yıl vak’aları arasında şöylece kayıdlıdır :
«O vakte kadar eşyâ ve emtia gibi köle ve câriye nâmı ile bir takım aceze İstanbulda Büyük Çarşı civârında Esir Pazarı denilen yerde her gün mezad usûlü ile alınub satılırdı. Oradaki esirci esnafı ellerinde ve müstakil odalarda irili ufaklı beyaz ve siyah ve habeş köle ve câriyeler bulunurdu, köle ve câriye alub satacak olanlar oraya giderlerdi. Her sene başında, muharrem ayında Sultan Mahmud Bâbıâliye gelir idi. Pâdişahın huzurunda toplanan büyük vükelâ meclisinde mühim ıslahât bu arada adlî usûller müzâkere edilirken Sultan Mahmud Esir Pazarında insanlık şeref ve haysiyetini zedeleyen haller olduğunu söyleyerek bu pazarın kaldırılmasını ve köle ve câriyelere âid muâmelelerin şeriatın uygun göreceği şekilde yapılmasını emretti ve o gün Esir Pazarı (Köle ve câriyelerin eşyâ gibi harac mezad satılması) kaldırıldı».
Kimin olduğunu tesbit edemediğimiz tâmiyeli mücevher bir târihde İstanbul Esir Pazarının kaldırılışı târihi 9 muharrem 1263 (M. 28 aralık 1846) gösterilmişdir :
Çıkdı Dokuz muharremde fermanı hümâyûnu
«Bak ikiyüz altmış üçde kalkdı Esir Pazarı»
1272 — 9 = 1263
Esir Pazarı kaldırıldıkdan sonra esir satışı esircilerin evlerinde yapıldı, Esir Hanı kapandı, bir bekâr hanı oldu; evlerde satış muameleleri ve evrâkı esircinin semtinin şer’î mahkemesinde tescil ve tanzim edildi. M. Zeki Pakalının kaydine göre Esir Hanından çıkıp dağılan esircilerden bir kısmı Fâtih civarında bir hana yerleşdi; çerkes esirciler köle ve câriyelerini Tophânede Karabaş Mahallesinde Karabaş Sokağındaki evlerine götürdüler.
Sultan Abdülmecid’in l ekim 1854 târihli fermanı ile Türkiyede esir ticâreti yasak edildi; bu esirci evleri de kalkdı.
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM100149
Tema
Yapı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 10, sayfalar 5276-5278
Bakınız Notu
B. : Esir, Esirciler; B. : Esirhâne Eminliği; B. : Esir, Esirciler
Tema
Yapı
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.