Entries
Examine all the Istanbul Encyclopedia entries from A to Z.
Volumes
Browse A to G volumes published between 1944 and 1973.
Archive
Discover Reşad Ekrem Koçu's works for the entries between letters G and Z.
Discover
Search by subjects or document types; browse through archival docs that are open access for the first time.
ERMENİ PATIRDILARI
Asırlar boyunca kardeş yakınlığı ile yaşaya gelmiş türklerle ermeniler arasına, türkiye dışındaki ermenilerin arasından çıkmış haris komitacıların tertip eseri olan iki vak’adır ki tarihimize, İstanbul halkı tarafından bir mânâ ifâde eden “İhtilâl kelimesi yerine hakikî değeri olan istihfaf ile “Patırdı” diye isimlendirilerek geçmişdir. Bu vak’alar üzerine aşağıdaki satırları İsmail Hâmi Danişmend’in “İzahlı Osmanlı Tarihi Keonolojisi” isimli eserinden naklediyoruz :
“Dilini, dînini, mezhebini ve milliyetini Türk adâletinin bahşettiği imtiyazlar sâyesinde muhafaza eden, Türk ordusunun müdafaa ettiği topraklarda asırlarca her türlü emniyet ve masûniyet imkânları içinde ticâret ve ziraat ile meşgul olan, ve nihâyet devlet hizmetlerine de garip vezirlik ve nâzırlık rütbe ve makamlarına kadar yükselmiş siyâset ve idâre adamları yetişdiren Ermeni unsurunun dokuz asırlık muhâfızı olan Türk Milletinden altı vilâyet istemesi, bilhassa Ayastefanos ve Berlin muahedelerinden itibaren başlamış bir garibedir: Osmanlı menbâlarında “Vilâyâtı Sitte” denilen bu altı Anadolu vilâyeti eski idâre teşkilâtımızdaki Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Elâzığ, Harput ve Sivas vilâyetleridir. Bu sâha, şimdiki idâre teşkilâtımızda Erzurum, Erzincan, Ağrı, Van, Hakkâri, Bitlis, Muş, Siird, Diyarbekir, Mardin...
⇓ Read more...
Asırlar boyunca kardeş yakınlığı ile yaşaya gelmiş türklerle ermeniler arasına, türkiye dışındaki ermenilerin arasından çıkmış haris komitacıların tertip eseri olan iki vak’adır ki tarihimize, İstanbul halkı tarafından bir mânâ ifâde eden “İhtilâl kelimesi yerine hakikî değeri olan istihfaf ile “Patırdı” diye isimlendirilerek geçmişdir. Bu vak’alar üzerine aşağıdaki satırları İsmail Hâmi Danişmend’in “İzahlı Osmanlı Tarihi Keonolojisi” isimli eserinden naklediyoruz :
“Dilini, dînini, mezhebini ve milliyetini Türk adâletinin bahşettiği imtiyazlar sâyesinde muhafaza eden, Türk ordusunun müdafaa ettiği topraklarda asırlarca her türlü emniyet ve masûniyet imkânları içinde ticâret ve ziraat ile meşgul olan, ve nihâyet devlet hizmetlerine de garip vezirlik ve nâzırlık rütbe ve makamlarına kadar yükselmiş siyâset ve idâre adamları yetişdiren Ermeni unsurunun dokuz asırlık muhâfızı olan Türk Milletinden altı vilâyet istemesi, bilhassa Ayastefanos ve Berlin muahedelerinden itibaren başlamış bir garibedir: Osmanlı menbâlarında “Vilâyâtı Sitte” denilen bu altı Anadolu vilâyeti eski idâre teşkilâtımızdaki Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbekir, Elâzığ, Harput ve Sivas vilâyetleridir. Bu sâha, şimdiki idâre teşkilâtımızda Erzurum, Erzincan, Ağrı, Van, Hakkâri, Bitlis, Muş, Siird, Diyarbekir, Mardin, Elâzığ, Malatya, Bingöl, Sivas Amasya ve Tokat vilâyetleri ile Giresun vilâyetinin cenubundaki Şebinkarahisar havalisinden mürekkebdir, bu haritaya göre eski Vilâyâtı Sitte, Altı Vilâyet şimdi onaltıbuçuk vilâyet demekdir. Bütün bu Şarkî Anadolu ile Orta Anadolunun bir kısmından mürekkeb olan bu geniş sâha Anadolunun üçde birinden fazla ve takriben yarısına yakındır.
“Sultan Hamid Almanya sefirine :
— Ermeniler hiç bir yerde ekseriyet değildir!.. Vilâyât-ı Sittede ermeni unsuru en küçük azınlık hâlindedir!.. demişdi.
“Fakat Avrupalıların oralarda himâyeye yeltenebileceği tek hıristiyan unsur Ermenilerdi. İşte bundan dolayı 1878 Ayastefanos muahedesinin 16. maddesi ve Berlin Muahedesinin de 61, maddesinde Osmanlı Devleti Ermeni unsurunun bulunduğu Vilâyât-ı Sittede ıslahat yapmakla mükellef tutulmuşdu. Avrupa devletleri nazarında Türkiyede ıslahat demek, herhangi bir hıristiyan unsurunun muhtâriyetini temin edecek müesseseler ile imtiyazlar demekdir.
“Vilâyâtı Sitte, Osmanlı İmparatorluğunun temel taşı, Türk ana yurdunun öz parçasıdır.
“Ayastefanosda bir ermeni dâvâsı benimsemiş olan Rusyanın siyâsetinde, Berlinde mühim bir değişiklik oldu. Rusyanın eseri olan Rumanya ve Bulgaristan Rusyadan hemen yüz çevirmişlerdi. Şarkda da bir Ermenistan yaratmayı Rusya için tehlikeli görmeye başlamışlardı. Rus hariciyesi bunu açıkca ifâde etmişdi. Berlinde ermeni dâvâsını İngiltere benimsedi.
“Zâten o sırada Ruslar Kafkasyayı ruslaştırma siyasetinin en şiddetli safhasına girmişlerdi. Cenubî Kafkasyada Anadoludaki ermenilerden fazla ermeni vardı. Rusların hedefi oradaki ermeni kilisesini, ermeni dilini ve kültürünü yıkmakdı.
“Berlin muahedesinden sonra bu siyasî gelişmeleri dikkatle tâkib eden İkinci Sultan Abdülhamid o muahedenin 61. maddesindeki ıslahat meselesini kâğıd üstünde bırakacak bir yol tâkib etti.
“Rusyada yetişmiş ve hattâ bir çoğu rus ordusunda hizmet etmiş ermeni milliyetçileri, Türklere olduğu kadar ruslara da düşman kesilmişlerdi. Rusyadan Kafkasyada toprak koparmak imkânsız olduğu için gözlerini Doğu Anadoluya dikmişler, gaayelerine ulaşmak için de İngiliz siyasetinden meded ummaya başlamışlardı. Rusya ermenilerinin kurduğu ilk ihtilâl ocağı İsviçrede kurulan Hınçak = Çan sesi Komitasıdır. Altı Vilâyet muhtâriyetini tahakkuk ettirmeyi gaaye edindiler. Devletler arasındaki siyasî anlaşmazlıklardan dolayı, gaayelerinin tahakkuku için Anadoluda ihtilâller hazırladılar, tedhiş hareketleri ile hem Osmanlı devletini yoracaklar, hem de hükûmeti ermeni isteklerinin kabulüne mecbur bırakacaklardı. Devletinden hiç isteği olmayan Türkiye ermenilerini, anarşist Rusya ermenileri böyle bir hayal yolunda teşvike başladılar ve pek çok masum ermeniyi de o delâlet yoluna sürüklediler.
“1890 da Hınçak’lardan ayrılan bir grup Troşak = Bayrak Komitasını kurdu. Bu komita daha sonra Taşnakzutyun = Birlik, İttihadı adını aldı, ve sâhib olmadıkları bir hakkı elde etme (kapama, aparma) hayâli ile kandırdıkları ve hakikatte Anadolunun her tarafında önemsiz bir azınlık teşkil eden ermeni unsuruna İstanbul, Erzurum, Zeytin, Sasun, Trabzon, Amasya, Merzifon, Tokat, Sivas, Diyarıbekir, Van, Muş, Urfa isyanlarını çıkarttılar.
“Gizli faaliyeti dikkat ve hassasiyetle tâkib eden İkinci Sultan Abdülhamid de hazırlıklı bulundu, Erzincanda 4. Ordu emrinde Hamidiye Alayları adı ile Kürd aşîretlerinden bir askerî tenkil teşkilâtı kurdurdu. İsyanların en mühimmi 1894 de Siirdin Sasun kazasında oldu ki o tarihde o kazada 15 bin müslümana karşı 12 bin ermeni mevcuddu.
“Komitacı anarşist ermeniler isyan tenkillerini Avrupada kopardıkları yaygaralarla Türk Mezâlimi şeklinde aksettirdiler. İkinci Abdülhamidin bu büyük tezvir ve melûnâne hareketler karşısındaki celâdeti ve bu yoldaki kesin kararını hissettirmesi bir Avrupa devletleri müdahalesini önledi. Bunun anarşist ermeniler İstanbul ihtilâlini hazırladılar ve bu yolda İstanbul ermeni Patriki İzmirliyanı da âlet olarak kullandılar.
“30 Eylül 1895 pazartesi günü, üç gün sürecek olan ve İstanbul halkının pek hoş tabiri ile Ermeni Patırdısı denilen vak’a başladı.
“Pazartesi günü sabahı gün doğmadan önce Kadırga Limanı ile Kumkapudaki ermeni patrikhânesinden hareket eden müsellâh bir ermeni kalabalığı güya ıslâhat temennisi için Bâbıâliye doğru yola çıktı. Altı Vilyâet’in bir umumî vâlilik olmasını ve bu vâlilik için de mâlî muhtâriyet istiyorlar idi. Hamidiye alaları dağıtacak, ora halkı için konulan silâh taşıma yasağı kaldırılacakdı. Bu ham hayal ile ayaklandırılan gaafil İstanbul ermenileri Kadırga - Kumkapudan Sultanahmed Meydanına, oradan Sultanmahmud Türbesine kadar geldiler, oradan da Bâbıâliye inmek isterken İran Sefârethânesi önünde yolları jandarma tarafından kesildi. Ermeniler jandarmaya karşı silâh kullanınca bir müsâdeme oldu ve 50 kadar ermeni telef oldu. Servet Efendi adında da bir komiser şehid oldu. Patrik İzmirliyan’a şiddetli bir emirnâme gönderildi ve ayaklanmanın elebaşılarından çoğu tevkif edildi. İstanbul halkı da, bilhassa medrese taleleri ve esnaf tabakası ermenilere karşı harekete geçdi. Kanlı çarpışmalar, bilhassa geceleri şiddetlenerek üç gün üç gece sürdü. Perşenbe sabahı şehrin âsâyişi iâde edilmiş oldu. Komiteci ermenilerle onların âleti İzmirliyan’ın umduğu Avrupa devletleri müdâhalesi olmadı, İngiltere, Fransa ve Rusya Bâbıâliye müşterek bir protesto notası verdiler, ve İkinci Sultan Abdülhamid bu notaya ehemmiyet vermedi. Komitacı ermeniler bunun üzerine bu birincisinden daha garib ve mecnûnâne ikinci patırdıyı hazırladılar ki tarihimizde Bomba Vak’ası diye anılır. Vak’anın ertesi günü neşredilen resmî tebliğde şöyle deniliyor: “26 ağustos 1896 çarşanba günü, bir takım eşhâsı mel’anet ihtisas gûyâ ustalık ederek iş bahânesi ile birer ikişer Osmanlı Bankasına girmişler ve birden bir arbede çıkarmışlardır: Birdenbire silâh atmaya başlayan bu yaygaracı serserîler ermeni metâlibi derhal kabul edilmediği takdirde ellerindeki bombalarla bankayı berhavâ edeceklerini söyliyerek binâyı işgaale ve memurları esir etmeye kalkışmışlarsa da, hükûmet böyle bir teşebbüs ihtimâlini daha evvelden haber almış olduğu için o civarda hazır bulundurduğu asker, polis ve jandarma kuvvetlerini derhal sevk ederek işi bastırmış, âsîlerin çoğu yakalanıp tevkif edilmiş, Bâbıâliyi berhava etmek üzere o tarafa saldıran güruh da tenkil olunmuş, şehrin her tarafına devriyeler çıkarılmış, hâricden gelen vak’a mürettibleri Fransız ve Rus sefaretlerinin himâye ve delâleti ile ve bir fransız vapuru ile derhal kaçmış, bâzı komitacılar intihar etmişlerdir.
“Fakat bir taraftan da ehâli arasında şiddetli müsâdemeler başlamışdır. Bilhassa ermenilerin vazife gören askere taarruz etmesi, sadrıâzama kurşun atılması, ve ermeni evlerinin pencereleri ile balkonlarından asker ile ehâli üzerine bombalar ve kurşunlar yağdırılması, artık halkı zapt edilmez bir hâle getirmiş, millî ve dinî hisler pek tabiî olarak alevlenmiş, bütün halk tabakaları ve bilhassa hammallar ellerine geçirdikleri bıçaklar ve sopalar ile ermenileri tedib etmiş, bu kanlı mücâdele Boğaziçinin birçok yerlerine de sirâyet etmiş, ve netice olarak Avrupadaki rus ermenilerinin tertip ettikleri fâcia birçok İstanbul ermenisinin hayatına mal olmuşdur. Hattâ maktullerin yük arabaları iletaşındığından bahsedilir. Tabiî müslümanlardan da ölenler ve yaralananlar az değildir.
“Bu işde hiç bir zulüm mevzuibahis değildir: Avrupalıların teşvik ve himâyesi ile gelmiş bir takım serserî komitacıların çıkardığı kanlı bir vak’a pek tabiî ve meşrû olarak tenkil edilmişdir. Dünyada böyle hareket etmeyecek hiçbir devlet yokdur.
“Bu vaziyet üzerine İngiltere tekrar faaliyete geçip Rusya ile Fransayı peşine takarak Bâbıâliden Vilâyât-ı Sitte muhtâriyetini te’min edecek ıslahat istemeye kalkışmış, notalar teati edilmiş, Sultan Hamid de o cihete yaklaşmayarak bir affı umumî ilânı ile yetinmiş ve devletlerin arasındaki anlaşmazlıklardan istifâdede kusur etmemişdir.
“Mâhud ihtilâlci patrik İzmirliyan bu Banka vak’ası üzerine azledilip Kudüs’e def edilmişdir...”
İstanbul Ansiklopedisi burada İkinci Sultan Abdülhamidi rahmetle yâd eder (B. Abdülhamid II, cild 1, sayfa 94; Hamidiye Camii Suikasdı).
Theme
Event
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.
TÜM KAYIT
Identifier
IAM100036
Theme
Event
Type
Page of encyclopedia
Format
Print
Language
Turkish
Rights
Open access
Rights Holder
Kadir Has University
Description
Volume 10, pages 5206-5208
See Also Note
B. Abdülhamid II, cild 1, sayfa 94; Hamidiye Camii Suikasdı
Theme
Event
Contributor
Type
Page of encyclopedia
Share
X
FB
Links
→ Rights Statement
→ Feedback
Please send your feedback regarding Istanbul Encyclopedia records to istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org.