Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ERGUNER (Süleyman)
Çağdaş Türk mûsikisinin üstadlarından, kıymetli bir neyzen ve bestekâr; 15 ağustos 1902 de İstanbulda Sultanselim semtinde Abdisübaşı Mahallesinde Debbağ Yunus Caddesinde 19 numaralı evde doğdu, babası Sultanselim Camii müezzini Hâfız Hasan Efendidir, annesinin adı Dürriye Hanımdır; dört yaşında iken anesini, onbir yaşında iken babasını kaybetmiş, geçim yolunda ve o küçük yaşında Sultanselim Camiinde müezzinlik yapmışdır ve mûsiki hayâtına önce çok güzel sesi dikkati çekerek atılmışdır; çok tatlı, dâvûdî bir sesi vardır, zekî ve cevval bir çocukdu, muhitinde Sultanselimli Hâfız Cemal Beyin idâresinde yapılan mûsiki âlemlerine çağırıldı ve o toplantılarda kendisine bir feyiz yolu açıldı; Birinci Cihan Harbinin mahrûmiyet yıllarında müezzinlik yapdı. Kur’an dersleri alarak hâfız oldu, bir yandan da rüşdiye tahsilini tamamladı. O devrin musiki akedemileri yerinde olan mevlevîhânelere devam etti; O mevlevî âyinlerinde ney sesinin öylesine meftunu oldu ki bir ney tedârik ederek usta görmeden, göz dikkati ve kulak hassasiyetinin yardımı ile kendi kendisine ney üflemeye başladı ve kısa zamanda “Neyzen” denilecek bir kudrete sahib oldu.
Cumhuriyetin ilânını müteakib Tekel İdaresine intisab etti; memuriyet hayatında da dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile temüyüz etti, sırası ile Keskin, Kütahy...
⇓ Devamını okuyunuz...
Çağdaş Türk mûsikisinin üstadlarından, kıymetli bir neyzen ve bestekâr; 15 ağustos 1902 de İstanbulda Sultanselim semtinde Abdisübaşı Mahallesinde Debbağ Yunus Caddesinde 19 numaralı evde doğdu, babası Sultanselim Camii müezzini Hâfız Hasan Efendidir, annesinin adı Dürriye Hanımdır; dört yaşında iken anesini, onbir yaşında iken babasını kaybetmiş, geçim yolunda ve o küçük yaşında Sultanselim Camiinde müezzinlik yapmışdır ve mûsiki hayâtına önce çok güzel sesi dikkati çekerek atılmışdır; çok tatlı, dâvûdî bir sesi vardır, zekî ve cevval bir çocukdu, muhitinde Sultanselimli Hâfız Cemal Beyin idâresinde yapılan mûsiki âlemlerine çağırıldı ve o toplantılarda kendisine bir feyiz yolu açıldı; Birinci Cihan Harbinin mahrûmiyet yıllarında müezzinlik yapdı. Kur’an dersleri alarak hâfız oldu, bir yandan da rüşdiye tahsilini tamamladı. O devrin musiki akedemileri yerinde olan mevlevîhânelere devam etti; O mevlevî âyinlerinde ney sesinin öylesine meftunu oldu ki bir ney tedârik ederek usta görmeden, göz dikkati ve kulak hassasiyetinin yardımı ile kendi kendisine ney üflemeye başladı ve kısa zamanda “Neyzen” denilecek bir kudrete sahib oldu.
Cumhuriyetin ilânını müteakib Tekel İdaresine intisab etti; memuriyet hayatında da dürüstlüğü ve çalışkanlığı ile temüyüz etti, sırası ile Keskin, Kütahya, Karaman, Çarşamba ve Burdur Tekel Müdürlüklerinde bulundu, 1942 de Cibâli Tütün Fabrikası sicil âmirliği ile İstanbul’a geldi.
İstanbuldan ayrılır iken bir “Hâfız Süleyman Efendi” idi. İstanbula dönüşünde, kısa bir zaman içinde, neyi kendine has üstâdâne bir tavır ile üfleyen “Neyzen Süleyman Erguner” olarak mûsiki mahfillerinin bir şöhreti oldu; “Ney üflediği zaman mistisizmin heybeti ve lirizmin tatlılığı dinleyenleri bir huşû ve mestânelik âlemine sürüklüyordu”; tarih, edebiyat, tasavvuf ve matematik üzerine pek çok eser okumuş, zengin bir kütübhâneye sâhib, bilgili ve tatlı dilli bir meclis adamı idi; hakiki sanatkâr hüviyetinden gelen bir tevâzua sâhibdi; bütün bu kıymetler birleşince sevilen ve aranan adam oldu.
Süleyman Erguner’in üstad neyzenliği yanında bir de kıymetli bestekâr şahsiyeti vardır; saz eseri olarak çok güzel bir “Hicaz Peşrevi” ve hepsi ayrı güzellikde dört saz semâisi (Şevkefzâ, Dilkesîde, Ferahnâk ve Sabâ saz samâileri), üstâdâne ilâhîleri ve güzel şarkıları vardır.
Bir uşşak Yörük semâisi vardır ki, güftesi Yahya Kemalindir. Eserleri üzerinde son derece titiz şâir bu yörüksemâiyi dinlediği zaman zevkle, sevinçle ağlamışdır. Buraya o şiiri teberrüken alıyoruz:
Ömrün şu biten mevsimi tam olsun erenler
Son meclisi câm üstüne câm olsun erenler
Şükranla vedâ ettiğimiz câmı fenâya
Son pendimiz ahfâda devâm olsun erenler
Câizse harâbâtı ilâhîde de her şey
Yâran yine rindânı kirâm olsun erenler
Tekrar mülâki oluruz bezmi ezelde
Evvel giden ahbâba selâm olsun erenler
Çok talebe yetiştirmişdir; 1923 de evlenmiş, bir kızı, iki oğlu olmuşdur; oğullarından biri neyzen, biri de tanbûrîdir.
Değerli sanatkâr 1 aralık 1953 de henüz 51 yaşında iken Cibâli Tütün Fabrikasındaki işinin başında beyin kanamasından vefât etti. Eyyub Mezarlığına defnedildi. Mevlânanın âşıklarından, büyük feyzini de mevlevihânelerden almış olduğu için kabir taşına Mustafa Nâfiz Irmak’ın şu beyti yazılmışdır:
Söyleyüb son sözü Hak diye Ergun nây’a
Kavuşdu şimdi Hazreti Mevlânâya
Hakkı GÖKTÜRK
Süleyman Erguner
(Resim: S. Bozcal)
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Hakkı Göktürk
Kod
IAM091203
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 9, sayfalar 5179-5181
Not
Görsel: cilt 9, sayfa 5180
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.