“Ergen: Bulûğ yaşına erip de henüz evlenmemiş genç, azeb, bekâr; Ergenlik: 1 — Bulûğa erip de evlenmemiş delikanlının hâli; 2 — Dul kadının hiç evlenmemiş bekâr erkeğe, (bilhassa bekâr delikanlıya) vardığında bekârlık (bekâr delikanlılık) hakkı olarak verdiği hediye, para; 3 — Ekseriya 18 ile 20 yaşları arasında kanın harâretinden, (gençlik kanının kaynamasından) delikanlıların yüzünde çıkan sivilceler” (Ş. Sâmi Kaamûsi Türkî. Darbi meseller: * Yorgun gözü ile at, ergen gözü ile avrat alma, * Ergene karı boşaması kolay Eski İstanbul hayatında kibar yosma hanım oynası olmuş pırpırı şehbaz yiğit bekâr uşakların konaklara dâvetinde, ergenlik hakkı olarak altun ve gümüş koyun saatleri, elmas gül yüzükler ve çamaşır boğçaları, (destar, gömlek, don, çorab, çevre, uçkur) gönderilmiş, hattâ, çırak ise dükkânı üstündeki bekâr odasından kayıkçı ve iskelesinden, kayıkhânesinden gideceği yere kadar adımına akçeden, kuruştan para verilmiştir. Eski meddah hikâyelerinde, yosma hanım ve şehbaz yiğit uşaklar şanında yazılmış destanlarda bu hususu anlatan bendler, kıt’alar pek çoktur; aşağıdaki beyitler geçen asır sonlarında bir yosma hanım tarafından dâvet edilmiş yalın ayaklı bir kayıkçı kopuğu genç ağzından yazılmış mektubdan alınmıştır: Hanıma evvelâ mahsuzca selâm Ne lâzım efendim tatvîle ...

“Ergen: Bulûğ yaşına erip de henüz evlenmemiş genç, azeb, bekâr; Ergenlik: 1 — Bulûğa erip de evlenmemiş delikanlının hâli; 2 — Dul kadının hiç evlenmemiş bekâr erkeğe, (bilhassa bekâr delikanlıya) vardığında bekârlık (bekâr delikanlılık) hakkı olarak verdiği hediye, para; 3 — Ekseriya 18 ile 20 yaşları arasında kanın harâretinden, (gençlik kanının kaynamasından) delikanlıların yüzünde çıkan sivilceler” (Ş. Sâmi Kaamûsi Türkî. Darbi meseller: * Yorgun gözü ile at, ergen gözü ile avrat alma, * Ergene karı boşaması kolay Eski İstanbul hayatında kibar yosma hanım oynası olmuş pırpırı şehbaz yiğit bekâr uşakların konaklara dâvetinde, ergenlik hakkı olarak altun ve gümüş koyun saatleri, elmas gül yüzükler ve çamaşır boğçaları, (destar, gömlek, don, çorab, çevre, uçkur) gönderilmiş, hattâ, çırak ise dükkânı üstündeki bekâr odasından kayıkçı ve iskelesinden, kayıkhânesinden gideceği yere kadar adımına akçeden, kuruştan para verilmiştir. Eski meddah hikâyelerinde, yosma hanım ve şehbaz yiğit uşaklar şanında yazılmış destanlarda bu hususu anlatan bendler, kıt’alar pek çoktur; aşağıdaki beyitler geçen asır sonlarında bir yosma hanım tarafından dâvet edilmiş yalın ayaklı bir kayıkçı kopuğu genç ağzından yazılmış mektubdan alınmıştır: Hanıma evvelâ mahsuzca selâm Ne lâzım efendim tatvîle kelâm Bir yalın ayaklı eşbeh civanım Virmeli ergenlik hakkımı hanım Koynuma maa kordon bir altın saat Koyduk de her emre benden itâat Bir zeberdest oynaş olurum ama Lâşek helâl ider hakkını bana.