Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
EREV (Muhiddin)
Matematik öğretmeni, edib, musiki bilgini, mevlevî muhibbi derviş; asâletin, necâbetin, dostluğun, sadâkatin, zarâfetin, ve en ağır hayat cilvesi darbelerine ve en ağır hastalıklara karşı metânetin ilâhî bir mevhibe olarak topladığı bir büyük adam; 1894 de Serezde doğdu, babası İsmail Fethi Efendi Tosyalıdır, annesi Leylâ Hanım da Bulgaristan Türklerinden, o memleketin Dupnisa kasabasındandır, âilesi 1876 Rumeli bozgununda muhacir olarak gelip Serezde yerleşmişdir, İsmail Fethi Efendi de askerlikle geldiği bu kasabada Leylâ Hanımı görmüş, sevmiş ve almışdır. İzdivacından az sonra Navrakop’a tayin edilmiş ve Muhiddin Erev ibtidâî ve rüşdiye tahsilini Nevrakopda yapmışdır. Serez İdâdîsinde, İstanbulda Mercan İdâdîsinde okumuş, 1912 de Mercan İdâdîsini bitirerek İstanbul Darülfünunun Fen Fakültesinin Riyâziye (matematik) şubesine devam etmiş, burada Salih Zeki Bey, İzzet Bey, Yusufyan Efendi, Fatin Hoca Efendi ve Şevki Paşa gibi devrin ünlü müderrislerinin (profesörlerinin) seçkin talebelerinden olmuşdur. Fakat Balkan Harbi dolayısı ile fakültenin bulunduğu Veznecilerdeki Zeynep Hanım Konağı yaralı askerlere hastahâne olmuş, fakülte tedrisatını tatil etmiş, M. Erev diğer arkadaşları ile birlikde bu muvakkat hastahânede altı ay fahrî hastabakıcılık yapmışdır. 1914 de Birinci Cihan Ha...
⇓ Devamını okuyunuz...
Matematik öğretmeni, edib, musiki bilgini, mevlevî muhibbi derviş; asâletin, necâbetin, dostluğun, sadâkatin, zarâfetin, ve en ağır hayat cilvesi darbelerine ve en ağır hastalıklara karşı metânetin ilâhî bir mevhibe olarak topladığı bir büyük adam; 1894 de Serezde doğdu, babası İsmail Fethi Efendi Tosyalıdır, annesi Leylâ Hanım da Bulgaristan Türklerinden, o memleketin Dupnisa kasabasındandır, âilesi 1876 Rumeli bozgununda muhacir olarak gelip Serezde yerleşmişdir, İsmail Fethi Efendi de askerlikle geldiği bu kasabada Leylâ Hanımı görmüş, sevmiş ve almışdır. İzdivacından az sonra Navrakop’a tayin edilmiş ve Muhiddin Erev ibtidâî ve rüşdiye tahsilini Nevrakopda yapmışdır. Serez İdâdîsinde, İstanbulda Mercan İdâdîsinde okumuş, 1912 de Mercan İdâdîsini bitirerek İstanbul Darülfünunun Fen Fakültesinin Riyâziye (matematik) şubesine devam etmiş, burada Salih Zeki Bey, İzzet Bey, Yusufyan Efendi, Fatin Hoca Efendi ve Şevki Paşa gibi devrin ünlü müderrislerinin (profesörlerinin) seçkin talebelerinden olmuşdur. Fakat Balkan Harbi dolayısı ile fakültenin bulunduğu Veznecilerdeki Zeynep Hanım Konağı yaralı askerlere hastahâne olmuş, fakülte tedrisatını tatil etmiş, M. Erev diğer arkadaşları ile birlikde bu muvakkat hastahânede altı ay fahrî hastabakıcılık yapmışdır. 1914 de Birinci Cihan Harbi başlar başlamaz Fen Fakültesinin Riyâziye şubesinin son sınıf talebesi iken ihtiyat zabiti namzedi (yedek subay adayı) olarak Harbiye Mektebine girmiş, topcu sınıfına ayrılmış, İçerenköyünde bulunan 15. Fırka topcu alayına katılmışdır. Kısa bir zaman topcu stajı gördükden sonra Irak Cephesinde bulunan 1. Fırkai Seferiyeye tayin edilmiş ve kıtasına gitmişdir. Birinci İran seferinde, Kafkas Cebhesinde bulunmuş, tekrar Irak Cebhesine dönmüş, bu uzun ve yorucu harekât arasında Ruslarla ve İngilizlerle yapılan savaşlara katılmış, Kût-el-Amâre muhasarasında bulunmuş, 1916 da Ali İhsan Beyin (sonra General A. İ. Sâbis) kumandasındaki 13. Kolordu ile İkinci İran seferine iştirâk etmişdir. Dört yıl, yollarda, cephelerde, çöllerde, dağlarda, en kötü şartlar altında en çetin muharebelere katılarak Türk askerlerinin mûcizeler yaratan mânevî kuvvetini temsil eden nâçiz ferdlerden biri olmuş, ve nihâyet 1918 de Osmanlı İmparatorluğu için mağlûbiyet kesinleşdiğinde Irakdan çekilen son kuvvetler arasında İngilizlere esir düşmüş, iki yıl da Hindistanda Madras bölgesinde Bellari kampında esâret acısını tatmıştır. Hindistandan İstanbula ancak 1920 de dönmüş; anasını, babasını ve küçük kardeşlerini o karanlık çöküntü devrinin İstanbulunda en ağır geçim şartları içinde bulmuşdur. Yirmi yaşında bir körpe delikanlı iken ayrıldığı bu sevgili insanların arasına yirmi altı yaşında bir esâret kampından yoksul olarak dönüyordu. Onları o hazin durumdan kurtarmak isteği harbin ve esâretin bütün yorgunluklarını kaldırdı; Devlet kapuları kendi mevcud kadrosunu güçlükle koruyabiliyordu, bir dostun delâleti ile Belçikalılar tarafından işletilen İstanbul Tramvay Şirketine kontrolör olarak girdi. Bu arada imtihanının vererek Fen Fakültesinden diplomasını aldı ve ancak Cumhuriyet’in ilk yıllarında, 1924 de Kayseri Muallim Mektebi riyâziye muallimliğine tayin edildi. 1926 da Adana Lisesi riyâziye muallimi, 1938 de de İstanbulda Vefâ Lisesi riyâziye muallimi oldu.
Adanada iken geçirdiği bir iltihab neticesi kulaklarının işitme kudreti yavaş yavaş azalıyordu, fakat dershânelerde bilgi kudreti, kibarlığı, mürebbî şefkati muallimlik otoritesi için çok çok kâfi idi. 1938 - 1951 arasında Vefâ Lisesinde müdürlük yapmış merhum Nimet Dikmen (B.: Dikmen, Halil Nimetullah) ve Rifat Necdet Evrimer (B.: Evrimer, Rifat Necdet) için Muhiddin Erev lisenin medârı iftihârı muallimlerinden biriydi, dersinin hocalık kudretinin yanında, geniş ansiklopedik bilgisi ve sanatkâr şahsiyeti ile bir canlı biblo idi. Şu satırları kendi kaleminden naklediyoruz: “1952 de müdür Himmet Beyin yüzünden çektiğim üzüntü ve ıztıraplarla sağ tarafıma felc geldi, uzun müddet tedâviye ihtiyac gösterdi, 1954 de mâlûl olarak emekliye ayrıldım...”.
Bu satırların yazıldığı sırada, 1967, Muhiddin Erev baston ile yürüyor, dilinde az tutuklukla konuşuyor, ve sol eliyle de yazı yazabiliyordu. Yine zarif, nüktedan, çalışan, okuyan, duyan, seven insandı.
1926 da Niğdeli Mehmed Beyin kızı Mediha Hanımla evlenmişdir, Zühal (doğ. 1930) adında hâlen evli bir kızı ve Özgen (doğ. 1936) adında hâlen jeolog bir oğlu vardır.
Musiki ile meşguliyeti gençlik çağlarında başlamışdı. Daha Mercan İdâdîsinde talebe iken devam ettiği mevlevîhânelerde ney üflemeye başlamıştı. Esaretden döndükden sonra büyük üstad Mesud Cemilden tanbur dersleri aldı, Beşiktaş Musiki Cemiyetinde Neyzen İhsan Beyden muhtelif fasıllar meşketti. Galata mevlevihânesi neyzenbaşısı Emin Dede Efendiden (B.: Cemil, Mesud, Mesud Ekrem, cild 6, sayfa 3446; Ertuğrul, Emin) hayli feyz aldı, ve bu üstâdın en yakın dostları arasında bulundu. Kendi tâbiri ile 13 “saz semâisi denemesi” ve bir iki de nefesi vardır.
“Birinci Dünyâ Savaşında bir Yedek Subayın Hâtıraları” isimli eseri Hayat Tarih Mecmuasında tefrika edilmişdir (1967); malûliyetinde büyük cehd ile yazılmış Türk harb edebiyatının en şirin eserlerinden biridir.
Muhiddin Erev
(Resim: S. Bozcalı)
Muhiddin Erev’in Bir Bestesi
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Kod
IAM091184
Tema
Kişi
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tanım
Cilt 9, sayfalar 5170-5172
Not
Görsel: cilt 9, sayfalar 5170, 5171
Bakınız Notu
B.: Dikmen, Halil Nimetullah; B.: Evrimer, Rifat Necdet; B.: Cemil, Mesud, Mesud Ekrem, cild 6, sayfa 3446; Ertuğrul, Emin
Tema
Kişi
Emeği Geçen
Sabiha Bozcalı
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.