Maddeler
İstanbul Ansiklopedisi'nin A harfinden Z harfine tüm maddelerini bir arada inceleyin.
Ciltler
1944 ile 1973 yılları arasında A harfinden G harfine kadar yayımlanmış olan ciltlere göz atın.
Arşiv
Reşad Ekrem Koçu'nun, G ve Z harfleri arasındaki maddelerle ilgili çalışmalarını keşfedin.
Keşfet
Temalar veya belge türlerine göre arama yapın; ilk kez erişime açılan arşiv belgeleri arasında gezinin.
ERENKÖY İHTİYAT ZÂBİT TÂLİMGÂHI
Yakın zamanlara kadar Kızıltopraktan Kayışdağına giden bugünkü asfalt yol topraktı. Kızıltopraklan Göztepenin arka tarafına gelinceye kadar yolun sağında bahçeler içinde seyrek tahta evler ve aralarında tek tük köşkler görünür, solunda ise, yer yer yeşillikli tarlalar boş tepelere doğru uzanıp giderdi. Göztepe kırlarından Sahrayı Cedidi geçerek Erenköyüne gelince, iki tarafı bakımlı köşklerin yüksek duvarları arasında kalırdı. Bu duvarların arkasında, ağaçlıkların yeşillikleri arasında Sultan II. Abdülhamid Hanın ablası Cemile Sultanın, Ticâret Nâzırı Zihni Paşanın, Kabasakal Mehmed Paşanın beyaz boyalı köşkleriyle Dahiliye Nâzırı Memduh Paşanın köşkünden kalıntı, yüksek ve tek bir kat üzerinde uzanan, vaktiyle aşçı, uşak ve sair hizmetkârların oturduğu ufak bir kışla parçasını andıran kârgir bir müştemilât görünürdü. Bu ufak yapı sonradan el değiştirmiş, büyük havuzlu, yüksek ve sık ağaçlı bağçesiyle Çicekçi Hasan Beye geçmiş, I. Dünya Harbinin ilk yaz aylarında da İhtiyat Zâbiti yetiştiren bir garnizon hâlini almıştı. Kısa bir zaman içinde Erenköyde bu talimgâhların adedi artmış, hat boyunda, bahçesinde alçıdan bir zürafa heykeli bulunmasından “Zürafalı Köşk” diye anılan köşkle, Suadiye Camiinin inşa edildiği yerin karşısındaki büyük tahta bir evde İhtiyat Zâbitleri için birer ...
⇓ Devamını okuyunuz...
Yakın zamanlara kadar Kızıltopraktan Kayışdağına giden bugünkü asfalt yol topraktı. Kızıltopraklan Göztepenin arka tarafına gelinceye kadar yolun sağında bahçeler içinde seyrek tahta evler ve aralarında tek tük köşkler görünür, solunda ise, yer yer yeşillikli tarlalar boş tepelere doğru uzanıp giderdi. Göztepe kırlarından Sahrayı Cedidi geçerek Erenköyüne gelince, iki tarafı bakımlı köşklerin yüksek duvarları arasında kalırdı. Bu duvarların arkasında, ağaçlıkların yeşillikleri arasında Sultan II. Abdülhamid Hanın ablası Cemile Sultanın, Ticâret Nâzırı Zihni Paşanın, Kabasakal Mehmed Paşanın beyaz boyalı köşkleriyle Dahiliye Nâzırı Memduh Paşanın köşkünden kalıntı, yüksek ve tek bir kat üzerinde uzanan, vaktiyle aşçı, uşak ve sair hizmetkârların oturduğu ufak bir kışla parçasını andıran kârgir bir müştemilât görünürdü. Bu ufak yapı sonradan el değiştirmiş, büyük havuzlu, yüksek ve sık ağaçlı bağçesiyle Çicekçi Hasan Beye geçmiş, I. Dünya Harbinin ilk yaz aylarında da İhtiyat Zâbiti yetiştiren bir garnizon hâlini almıştı. Kısa bir zaman içinde Erenköyde bu talimgâhların adedi artmış, hat boyunda, bahçesinde alçıdan bir zürafa heykeli bulunmasından “Zürafalı Köşk” diye anılan köşkle, Suadiye Camiinin inşa edildiği yerin karşısındaki büyük tahta bir evde İhtiyat Zâbitleri için birer garnizon olmuş, civardaki boş tarlalarda birer askerî talim yeri hâlini almıştı. I. Dünya Harbinin en yangınlı, en ateşli yıllarında İstanbul’un bu sâkin sayfiye yerinin tenha sokaklarını, yaz yemişleriyle dolu bağçelerden buram buram tatlı kokuların yayıldığı o sıcak günlerde, Cuma iznini evlerinde geçirmek üzere perşembe günleri öğleden sonraki saatlerde izinli çıkan bir yığın gencin sevinçli seslerinin uğultusu doldururdu. Başlarında güneşten, tozdan rengi solmuş kabalakları, bellerinde kayış kemerleri, bacaklarında havanın ateşli boğucu sıcaklığına rağmen sarılmış çuhadan dolakları, ellerinde küçük hasır sepetleri, meşin çantaları ile İhtiyat Zâbiti namzedleri Erenköy tâlimgâhlarının kapılarından tozlu yollara taşarlar, hızlı adımlarla çiy ışığın, sıcağın kavurduğu Bağdad Caddesinden, Feneryolundan Kızıltopraktan, vaktiyle Ünyonklüp denilen bugünkü Fenerbahçe Stadyomunun önünden, Kuşdilinin o zamanki tahta köprüsünden geçerek Kadıköy vapur iskelesine inerlerdi.
O yıllarda her yerin ağır bir tenhalık ve sessizlik içinde kaldığı günlerde, bu yollar vakit vakit onların tap tâze hayat dolu sesleriyle dolar taşardı:
Bu gök deniz nerede var
Gümüş dere durmaz akar
Güneş ufukdan şimdi doğar
Yürüyelim arkadaşlar!
Nihayet, nasıl geçtiği anlaşılmayan sayılı aylar biter ve bir gün bayrakların al gölgelerinde geçen kısa bir törenden sonra, yeni diktirilmiş hâki renkli elbiselerin omuzlarına takılan ince sırma ihtiyat zâbiti şeritleri kalpaklarının pırıl pırıl üstünü dilimleyen sırmaları ve bellerine kuşanan parlak kılıçlarıyla Osmanlı İmparatorluğunun ateş ve barut içinde yanan uzak sınırlarında çarpışmağa giderlerdi.
Bu münevver gençlerin büyük çoğunluğu gittikleri cebhelerden dönmemişlerdir; Birinci Cihan Harbinin şehidleri olmuşlardır.
Burada, Erenköy İhtiyat Zâbiti talimgâhlarından gelip geçmiş aziz Türk gençlerinin çok mübarek hâtıralarının önünde derin saygılarla eğiliriz.
Saadi Nazım NİRVEN
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.
TÜM KAYIT
Yazar/Üreten
Saadi Nâzım Nirven
Kod
IAM091164
Tema
Yer
Tür
Ansiklopedi sayfası
Biçim
Baskı
Dil
Türkçe
Haklar
Açık erişim
Hak Sahibi
Kadir Has Üniversitesi
Tanım
Cilt 9, sayfa 5163-5164
Tema
Yer
Emeği Geçen
Tür
Ansiklopedi sayfası
Paylaş
X
FB
Bağlantılar
→ Kullanım Şartları
→ Geri Bildirim
İstanbul Ansiklopedisi kayıtlarıyla ilgili önerilerinizi istanbul.ansiklopedisi@saltonline.org adresine gönderebilirsiniz.